• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Uruktan Irak’a Arap Kadınlarının Bu Günü…-II-

30 June 2013
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Newroz Ceren

Anlamın bittiği yerde insan bir hiçtir…

Sayıları 10 milyona yakın ‘sahipsiz’ kadınlar nasıl geçiniyor sorusuna geri dönersek. Kadınlar yaşayabilmek, çocuklarına bakabilmek için bin bir yol buluyorlar. Irak’ta sayıları gittikçe artan fuhuş ve dilencilik eğer yol denebilecekse bir yol seçeneği olarak karşılarına çıkıyor.

Fuhuştan başlarsak konuya değinmek istiyorum ama fuhuş ve dilencilik birçok yerde içiçe geçtiği için ayrıştırmak zor. Yukarıda kaybolan 4 bin kadından söz etmiştim ki; bunların birçoğu 18 yaşın altında. Birçok kadın kurumu bu sayının çok daha fazla olduğunu söylüyor. Gerçek şu ki Irak’tan Ürdün başta olmak üzere Suriye, Suudi Arabistan gibi ülkelere sürekli kadın götürülüyor, kadın ticareti yapılıyor. Son iki yıldır Yaşanan iki yıllık çatışma nedeni ile Suriye’ye giden kadınlar beraberlerindeki başka Arap kadınlarla yine Irak’a dönüyor, yine satılıyor. Güney Kürdistan’ın Hewlêr ve Süleymaniye gibi şehirleri başta olmak üzere birçok yerde kadınlar fuhşa sürükleniyor. Bunların bazılarına ilişkin olaylar daha önce basında yer aldı. Babası tarafından satılanlar, annesi tarafından satılanlar, evlenme vadi ile kandırılanlar veya yolda kaçırılanlar. Hepsi tecavüze uğruyor, fuhuş çetelerinin eline düşüyor. Kaçırılıp tecavüze uğrayıp, fuhuşa itilen ama bir yolunu bulup ülkesine gelenlerde suçlu bulunup cezaevine konuyor.

F.nin Hikayesi…

F. Bağdatlı Arap bir genç kız. 15 yaşında aynı mahalleden birine aşık oluyor. Çocuk 19 yaşında, F. ailesinin evlenmelerine izin vermeyeceğini biliyor. Çocukla kaçıp şimdilerde Irak’ın cenneti olarak kabul edilen Hewlêr’e geliyor. Arapların Hewlêr’e girebilmesi için Kürt birinin kefil olması gerekiyor. Kefil olmayınca şehre girmelerine izin yok. F. geri dönerse öldürüleceğini söylüyor. Bir kadın kurumuna “korunmak” üzere veriliyor. Fakat F. kadın kurumunda ilk günden itibaren bekçi, şu bu erkeklerin tacizine uğruyor. Daha sonra F. Kerkük’teki bir kadın kurumuna gönderiliyor. Beraber geldiği genç F’yi bırakıyor. F. Kerkük’teki kadın kurumu tarafından asayiş sorumlusu birine yine ‘korunmak’ üzere veriliyor. Genç kadın bu kişinin evinde hizmetçi olarak kalıyor. Sürekli tacize uğruyor, mutfakta yatıp kalkıyor. Ama adam oturum belgesine el koyduğu için bir yere gidemiyor. Polise başvuramıyor çünkü adamın kendisi asayiş güçlerinde sorumlu biri. Bir yıl böyle geçtikten sonra evin kadını çocuklarını alıp evden kaçıyor. Artık F’ye evde başka görevler düşüyor. Tecavüze uğruyor. Bir müddet sonra ise F. artık adamın daha üst rütbelilere sunduğu bir hediye haline geliyor. Bu evde 5 yıl kalıyor. 2 kez Kürtaj oluyor. Evden kaçmaya çalıştığı iki kez de yakalanarak aynı adama teslim ediliyor. 7 yıllık bu kötü hayatın ardından F. bir gece evden kaçıyor bir taksi şoförü tarafından bir kadın kurumuna getiriliyor. Tüm hayatı şansızlıkla geçen F.’nin ilk kez şansı yaver gidiyor ve yine satılacağı bir kuruma değil, özgürlükçü çizgideki bir kadın kurumuna getiriliyor. F. burada tüm yaşadıklarının öfkesini çıkarabileceği yeni düşüncülerle tanışıyor. ‘İntikam alabilirim, kendimi yeniden yaratabilirim, hayatla barışabilirim’ diyordu onu gördüğümde. ‘Nasıl yapacaksın tüm bunları’ şeklindeki soruma ise, ‘Mesela bir gerilla olabilirim’ diye cevap verdi. F. Şimdi intikam yolunda. Kendini yeniden yaratma mücadelesi veriyor. “Güveneceğim bir yolum ve arkadaşlarım olursa her şeyi unutur yeniden başlarım” diyor. Yılmamış, küsmemiş hayata, ama herkes F. kadar şanslı değil tabi.

Bu ülkedeki kadın hikâyeleri insanı ürkütüyor. Dilencilik bu ürkünçlüğün bir parçası olarak günlük olarak katlanan bir sayı ile artıyor. Dilenciler için en uygun mekân ise Güney Kürdistan şehirleri. Tüm göçler daha güvenlikli görülen Güney Kürdistan’a yapılıyor ve doğal olarak kendi sosyolojik gerçeğini de beraber getiriyor. Dilenciler bu ülkenin gerçeği gibi. Bu kadınların büyük çoğunluğu gece fuhuşa itiliyor, ya zorla ya da başka yolu olmadığı inancıyla kabullenerek fuhuş içinde gün be gün ölüyorlar. Süleymaniye ve Hewlêr’in gecekondu semtlerinde böyle yerlerin olduğu ileri sürülüyor. Yani kadınlar aileleri tarafından veya kaçırıldıkları kişiler tarafından hem dilendiriliyor, hem de satılıyor yada normal bir aile hayatı olup da dilendirilenlerde var.

Güney Kürdistan’daki TV kanalları araba ev sahibi olup da eşlerini ve çocuklarını dilendiren kişileri işleyen programlar yaptı. Bazı erkekler birden çok kadınla evleniyor ve sonrada hepsini dilendiriyor! Bu programların birinde iki genç Arap kadın dilenirken yakalanıp evlerine getiriliyorlar. Önünde iki araba olan dubleks evin kapısını saçları biryantinli yaşı 35 civarında bir adam açıyor. Adam evde, oturmuş internete bağlı diz üstü bilgisayarıyla, plazma televizyon önünde keyif çatıyor! Adam Kürt. Ama kadınların ikisi de Arap. Üç eşi var. İlk eşi ise Kürt, o dilenmiyor. ‘Ben onları kurtarmak için evlendim Bakuba’da (Irak’ın Arap şehirlerinden) açlıktan öleceklerdi onları kurtardım. Şimdi de onlara bakmam için para gerekiyor’ diyor. Gencecik kadınlar dileniyor, her biri günde en az 100 dolar kazandıklarını söylüyor. Evlendikleri adama kurtarılmış olmanın minnettarlığını böyle sunuyorlar.

Hiçbir kadın bir erkek tarafından kurtarılamaz! Erkeğin kurtardığı kadın imajı ancak erkek eliyle yaratılmış bir mitolojinin günlük kendini yaratan versiyonlarında vardır. Bu Arap iki kız açlıktan, savaştan kaçarken zalim erkekliğe tutulmuşlar. Kadının bedeni üzerindeki sömürü böyle acımasız bir çark içinde ilerliyor.

Irak’ta ve özellikle Güney Kürdistan’da çok eşlilik hızla güncellendi. 1958 yılında General Kasım döneminde çıkan bir kanunla çok kadınla evlenmek yasaklanıyor. En azından yasal zemin kapatılmış. Fakat 2004 yılındaki yasal düzenleme ile bu kanun bozuldu. Irak Anayasasının ikinci maddesinde: “İslam, devletin resmi dinidir ve yasamanın temel kaynağıdır. İslam’ın temel hükümleri ile çelişen bir kanun çıkarılamaz” deniyor. Bu nedenle çok eşlilik yasal bir hale geldi. Fakat çok eşliliğin tek nedeni bu değil,2004 yılında yeni Irak Anayasası tartışmalarında birden çok kadınla evliliği destekleyen kadın örgütü vardı ülkede. En büyük gerekçe ise, kadın erkek nüfusu arasındaki orantısızlık olarak gösterilmiştir. Irak’ta kadınlar resmi verilerle 2005 sayımına göre nüfusun %61’ini oluşturuyor. Bu oranın daha da yükseldiği düşünülüyor. Ve bu da çok eşli evliliğin gerekçesi olarak gösteriliyor! Birçok kadın kurumu kadınların uzun yıllar süren savaş nedeni ile nüfusun fazla olduğunu, bu durumda kadınların evlenemediğini bununda çok fazla psikolojik soruna neden olduğunu söylüyor. Yani Irak’ta kadın için en büyük ‘çare’ evlenmek! Özellikle Arap genç kızlar bir Kürt erkekle evlenip Kürdistan’a yerleşmeyi büyük bir çare olarak görüyor. Bu nedenle ikinci ve üçüncü kadın olarak kuma olmayı kabul ediyorlar. Erkeklerde Arap kadınlarını en masrafsız evlilik yolu olarak gördüğünden tercih ediyor. Yani alanda verende memnun oluyor! Böylelikle çok eşli evlilik toplumun sorunsallaştırıp üzerinde durduğu bir konu değil.

Şii kültüründe var olan Muta nikâhı yeniden canlanan bir evlilik türü. Özellikle Şii bölgelerinde devlet tarafından teşvik var. Öte yandan devlet dul kadınlarla evlenenlere yardım yapılması için çalışma planı hazırlıyor. Yani kadınların yaşadıkları sorunların tek çözümü aile kurumunda görülüyor. Oysa ailenin kendisi ülkesinin yaşadığı gerçeğin bir prototipi. Şiddet, iktidar, aslan erkeklik ve zavallı kadınlığın yaşadığı bir yuva olarak duruyor.

Gelenekle Kapitalizmin Çatışmasında Kaybeden Kadınlar

Irak’taki sorunları salt geleneksel toplum yapıları ile izah etmek yanlış olur. Kadının buradaki konumu çok yönlü kuşatılmışlıkta izah edilebilir. Büyük Ortadoğu projesi aslında sadece siyasal hedefler içermez, geleneksel toplum yapısını değiştirmek de amaçlanmıştır. Bunun için BOP projesinin metninde kadınların siyasete katılımı, okur-yazarlık oranı ve meslek eğitimi almaları bir sorun olarak tespit edilmiş ve G-8 ülkelerinin maddi olarak bu konuda açılacak kampanya, akademi, okul, sivil toplum örgütlerini desteklemesi yönünde kararlar alınmış, planlar yapılmıştır. Bunları uygulamak için büyük uğraş gösterildi Irak’ta. Saddam’ın düştüğü ilk günden itibaren kadın kurumlarının güçlenmesi için bütçe ayrıldı. Onlarca kadın Ürdün, Belçika, Norveç ve ABD’de kurslara alındı.

Paul Bremer ABD’nin Irak’taki sivil toplum yöneticisiydi. Kadın çalışmaları için özel masa kurdu. Bizzat kadınların siyasete girmesi için büyük teşviklerde bulundu. Irak parlamentosunda dörtte bir kadın kotasının anayasaya girmesi için büyük uğraş gösterdi. Fakat uyguladığı siyasetlerin hepsi geri tepti. Kamusal alana hiçbir savunma mekanizması olmadan giren bu kadınların birçoğu tehdit edildi, öldürüldü veya gizli yaşamak zorunda kaldı. Artık kadın sivil toplum örgütleri yok denecek kadar az. Amerikan ordusu ile beraber onlarda gitti.

Siyasetteki kadınların durumu daha vahim! 2009 seçimlerinde 4 bine yakın kadın aday oldu. Bu kadınların büyük bölümü sadece eşleri ve aşiretleri nedeni ile ve sadece kotayı doldurmak amaçlı partileri tarafından aday gösterildi. Seçim döneminde kadınlar İslami hareketlerden tehdit aldıkları için hiçbir seçim kampanyası yapamadılar. Birçoğu mecliste tek bir kez konuşmadığı halde ölüm tehdidi aldı.

2003 müdahalesi ile beraber yaratılmaya çalışılan Batı modelli siyaset ve vizyon planları tutmayınca geleneksel toplum güçleri büyük bir atağa kalktı. Şimdi kadınların siyasetteki varlığına bir yanlışlık gibi bakılıyor. Hükümetin tek kadın politikacısı Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı Kurumudur. Bu kurum da nerdeyse işlemez halde. 2005 yılında Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’na Hoşyar Zebari baktı. Bakanlığın başına getirilen kadınların tümü kısa zamanda görevi bıraktı. Kadınların Irak siyasetindeki yeri belli-belirsizliğini kurumaya devam ediyor. Bunun için devlet siyaseti içinden kadın sorunlarını kökten çözüm değil en küçük hayatı kolaylaştırıcı kararlar almasını beklemek dahi zor.

Batı modelli siyasi model tutmasa da, batı özentili hayat istemi çok

Batı modelli çözüm bu yönleri ile tutmadı. Fakat sosyal yapıyı yeteri kadar tahrip etmeyi başardı. İnsanlara kendi toprakları dışında bir cennet olduğunu kabul ettirdi. Bunun için kendi ülkesinden kaçış insan zihnine işlendi. Özellikle internet dünyası ve TV’ler topluma batı endeksli hayat modelini empoze ediyor. Dışarıdaki tutucu geleneksel hayat dayatması ile beraber evin içinde internetin, pop star müzik kanallarının ‘renklendirdiği’ bir hayat var. Toplumsal yozlaşmanın en büyüğü bu ikiyüzlü hayattan kaynağını alıyor. Arapların zengin kesimleri Güney Kürdistan’ı bir tatil ve hava alma yeri olarak görüyorlar. Güney Kürdistan’ın başkenti Hewlêr’de bir Arap Adası var. Tarihi olarak da hak iddia ediyorlar Kürtçe isim olan Hewlêr yerine Araplar ve Türkler ısrarla Erbil diyor. Erbil yani Arbellah yani dört tanrının kenti. Tanrıların kenti Erbil’de şu anda başka tanrılar var. Erbil veya biz Kürtlerin Hewlêr’i, dünyanın yeni serbest pazarı alanı haline getirilmek isteniyor. Dünyadaki karşılığı ise bana göre Hong Kong. Çok kez el değiştirmiş, el değiştirmeye de müsait bir pazar alanı. Erbil Arap dünyasının, Türkiye’nin ve Batı ülkelerinin yayılma merkezi olarak ekonomik hayallerini süslüyor. ‘Tüm bunların Arap kadını ile ne alakası var?’ diyebiliriz.

Hewlêr, hem Kürtler hem Araplar için bir sosyal hayat örneği. Arap kadınları dilencisinden, fuhuş yapanına, orta sınıfından zenginine değin Hewlêr’de toplanıyor. Batının kullanım tarihi geçmiş tüm yapıları ve yeni dönem kurumları burada bir arada. İnsanlar alışveriş çılgınlığını, alışveriş merkezi kültürünü buradan öğreniyor. Bağdat’ta çarşafsız gezemeyen kadınlar burada dünyanın ve özellikle üzerinde ‘Made in Turkey’ yazan markalar ile coşuyor. Hewlêr’in alışveriş merkezleri Arapların cennetine dönmüş durumda. En ünlü alışveriş merkezi Family Mall’ın logosunun önünde sıra ile resimler çekiliyor. Babil”in Asma bahçelerinin, Nabukadnazar müzesinin, İştar heykellerinin sahibi olan bu halk kendi tarihini unutup bu alışveriş merkezlerini kendine kıble ediniyor.

Kapitalizmin hayat diye dayattığı toplumda karşılığını buluyor. Toplumun bir tarafı buna kapılıyor. Öte yandan ise toplumu kirletmeme adına geleneksel topluma sarılanlar oluyor. İslami partiler gün geçtikçe güçleniyor. Güney Kürdistan’da İslami partiler toplumun erime kaygısına hitap ederek gün geçtikçe taban kazanıyor. Geleneksel toplum ile kapitalizmin çatışmasında yine özgürlük kaybediyor, kadınlar kaybediyor.

Yine de umut bitmiş değil. Ürkek de olsa üçüncü bir gücün başkaldırma istemini görmek mümkün. Üçüncü güç sesi cılız, örgütlenmesi yok denecek kadar az olsa da Kürt özgürlük hareketi ve Abdullah Öcalan’ın çizgisine yakın. Özellikle toplumsal erimeden kaygısı olan ve İslami eğilime mesafeli olanlar ve yine kültürel İslam’ı benimseyen kesimler Önder APO’nun Arapça basılan savunmalarından epey etkileniyor. Bunu bir çözüm olarak görüyor. Ama çözümün çok zor olduğunu, çok zaman alacağını düşünüyorlar. Ve maalesef Arap aydınları bireycilik şerbetinden yeterince içtikleri için öncülük yapacak misyonda değiller.

Irak’ta kadınların durumunu yazmak çok zor oluyor. Bu yazıda yazılanlar gerçeğin hazinliğini ve acımasızlığını çok cüzzi oranda anlatabilmiştir. Daha geniş bir çalışma gerektiren bir konu. Irak’ta Arap kadının yazmak zor ama çözüm üretmek çok daha zor. Kadın sorununun bir cins sorunu olmadığı toplumsal bir sorun olduğunu kabul etmeyenler, Irak örneğini inceleyebilirler. Irak kadınlarının durumunu takip edenler ciddi bir toplumsal harekete ve bir kadın hareketine ihtiyaç olduğunu söylüyor. Kürt kadınlarının özgürlük hareketi Ortadoğu’da kadınları geleneksel toplumun muhafazakârlığı ile kapitalizmin simülasyonu arasındaki sıkışmışlıktan kurtarabilecek, öncülük yapabilecek bir konumda görünüyor.

Nasıl ki Kürdistan’da özgür yaşam, demokratik siyaset projesi Ortadoğu toplumu için ciddi bir öncülük yapacaksa, Kadın Kurtuluş İdeolojisi ve Demokratik, Ekolojik, Cinsiyet ve Özgürlükçü Toplum Paradigması da Ortadoğu kadınlarının özgür yaşam şansının garantisi olacaktır. Kürdistan Özgür Kadın Partisi PAJK sadece Kürdistan’ın değil, tüm Ortadoğu kadınlarının özgürlük sorunlarını çözmeyle yükümlüdür. Çünkü kadın kurtuluş ideolojisi sadece Kürt kadınları için gelişen bir özgürlük ideolojisi değil, tüm kadınları özgürlüğe çağıran bir özgür yaşam perspektifi ve ideolojisidir.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk