Yollar Ve Yoldaşlık

0Shares

Yol insanı bir yerden bir yere götüren ve gözleriyle gördüğü haritadır. Bu yolların bazıları kısa olur, bazıları çetrefili yani inişli çıkışlı, bazıları uzun çok ama çok uzun olur, hiç bitmeyecekmiş gibi. Biz gerillalar ise görünmeyen ve haritalara sığmayan sınırlı devletlerin çizmeye gücünün yetmediği yollara ve yolculuklara gönül verdik ki bizim yollarımız hep sonsuzluğa çıkar. Öyle ki biz günden geceye, geceden güne akar; sevinç, umut, heyecan ve hakikat oluruz. Sınırlı bir zamanımız ve günlerimiz olmadığı için yolculuğumuz andan aylara aylardan günlere ve yıllara taşar. O nedenledir ki gerillada yollar da yoldaşlık da farklı olur. Çünkü bizim yolculuklarımızda yani yollarımızda çağın umuda yol alan anahtarı var paylaşım. Biz yolculuklarımızda, düştüğümüz her yolda devlet gücünün yetmediği ve anlamadığı paylaşımları gerçekleştiririz. Belki de bu kadar inançlı ve güçlü yürüyüşümüzün nedenlerinden bir tanesi de bu yolculuklarda paylaşımlarımızın bizi büyütmesidir.

Devletlerin modern olma adına insanlığımızdan aldığı ne varsa geri alırız. İnsan olarak paylaşımlarımızın arasında açtığı uçurumları kaldırır hakikatin güzelliğinde buluşuruz. Bu yalın buluşmalarda tanırız birbirimizi. Bu yolculuklarda çoğu zaman birbirimizin nereli olduğunu bilmeyiz; ama birbirimizin sevinçlerini, öfkelerini, duygusallığını, düş ve düşüncelerini çok iyi tanırız. Felsefeyle buluşuruz düşlerle düşüncelere dalar büyütürüz yollarımızı ve paylaşımlarımızı. Dayanamaz ilklerimizi anlatırız birbirimize ilkelerde bir araya geliriz. O kimseyle paylaşmaya cesaret edemediğimiz hatta kendimize bile söylemeye çekindiğimiz şeyleri bir bakmışız ki yolda yoldaşımızla paylaşıvermişiz. Sanki üstümüzden gizli ve anlamsız yükleri atarcasına dalarız paylaşımlara hafifledikçe de büyütürüz ideallerimizi. Değişir değiştiririz birbirimizi bu yolculuklarda.

Bu dünya düzeninde herkesin önce ben karnımı duyurayım dediği zamanda biz yoldaşımız aç kalmasın diye biz severek aç kalırız hem de hiç düşünmeden. İnsanın insan olarak yoldaşı için aç kalmanın insan olma erdemiyle buluşturduğunu öğrendiğimizden daha bir güçlenir ve güçlü yürürüz. En önemlisi de kimsenin göremediği emek harcamadığı güzel yanlarımızı keşif eder birlikte sıkıca sarılırız ona. Yolda yürürken birimizin ayakkabısı iyi değilse ve acıtıyorsa ayağını, yoldaşımızın ayağı acımasın diye birlikte çözüm yolları ve ayağını acıtan yanı ortadan kaldırmaya çalışırız. Bir yoldaşımız için hep birlikte çözüm aramanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu o zaman daha iyi anlarız. Bazen ayağı acıyan arkadaşımız yeter artık vallahi artık acımıyor dese de çözüm yolları durmadan beynimizi ve yüreğimizi tırmalar. Bazen o anda bulamadığımız çözüm yolları rüyalarımıza gelir sanki hala yoldaymışız gibi bağırır ve bulduğumuz çözümü haykırırız.

Yol yoldaşımız canımız olur. Bazen insan kendi canına boşver diyebiliyor. Ama canınız yanınızdaki yol arkadaşınız oldu mu, başka olur. Yoldaşımızın yüzüne hüzün çökmesin diye kendi canından geçersin. Yolda iken pusuya düşüp en ağır yarayı almışsan bile yoldaşının yüzüne hüzün dalgası çökmesin de; yoldaşına gülümser bir şeyim yok dersin. İşte o kadar seversin yoldaşını, ki bir çok gerilla yoldaşına gülümserken şehitler kervanına katılmıştır. O yüzdendir ki gerillalar ölüme bile giderken yoldaşlarını mutlu edebilmiş olabilmenin tebessümü vardır. Yoldaşı ona bakarken onun çektiği acıyı görmesin yüzüne hüzün dalgası yayılmasın diye gelen ölüme gülmüştür. Çünkü ölürsek bile biraz da olsa yoldaşımızın yüzündeki hüzün olmak istemeyiz, mutluluk tebessüm olmak isteriz. Çünkü o yolda biz birbirimizin acısı, sevinci, heyecanı, çaresizliği, öfkesi ve her şeyi olmuşuzdur. Başarının sevincinde birbirimize dağlar gibi sarılmış, yoklukta açlığı bölüşmüşüz. Yorgun gecelerimizin bitmeyen yolculuğunda birbirimize gökyüzünü yorgan yapıp örtüşüz ve hiç bir yorganın ısıtamayacağı kadar sıcak uyku uyumuşuzdur. Yerimiz çok rahat olduğundan değil, canımız yoldaşımız yanı başımızda olduğundan en rahat ve deliksiz uykuyu uyumuşuzdur. Uykularımızdan yorgun uyanmadık, dünyaya yeni gelmiş kadar iyi ve güçlü bir şekilde uyanıp yoldaşımıza ağız dolusu bir gülüşle ona rojbaş dedik.

Öyle günler öyle zamanlar birlikte geçirdik ki, yoldaşımız beş dakika yorgunluk molasında uyurken onun çantasına yemeye kıyamadığımız erzakımızı bıraktık hiç pişmanlık duymadan. Bazen yol yorgunluğu sohbetlerimizde gülerek paylaşırız kardeşlerimizin bizim için nelerini feda edebileceğini. Herkesin kardeşi farklı ya feda edeceği şeyler de farklı olurdu ve bunları ağız dolusu gülerek anlatırız birbirimize. Birbirimize bakar bir an bile tereddüt etmeden gerektiği zaman canımızı birbirimiz için vermeye hazır olduğumuzu bilirdik söylemezdik. Ondandır şehit düşen bir çok gerilla yoldaşının üstüne atmıştır kendini. Ölüm olacaksa önce ben karşılamalıyım yoldaşım değil.

Keşif uçaklarından dolayı son zamanlarda çok ateş yakamadık. Ama gerillanın yolculuklarda yoldaşı için yüreğinde yaktığı ateşi yoldaşının dışında kimse görmedi.

Gelen soğuk rüzgarın önüne verir kendini ve sanki hiç üşümüyormuş gibi heval burası tam da kralların yeri vallahi kimseye vermem der. Ya da yoldaşı uyuyana kadar bekler ve kefiyesini üşüyen arkadaşının bedenine örter. Bu sonsuzluğa giden yolculuklarda yoldaşımızı düşündükçe özgürlükle ve kendimizle buluşuyoruz. Paylaştıkça anlamlı zamanları, büyüdü ve büyüyor yoldaşlıklar…

Gulan Hevi

Attachment