Ruken Garzan
Mizgin yoldaşla Garzan eyaletinde 1991-92 yılında birlikte kaldım. Bu yıllarda Mizgin yoldaşı tanıma şansına kavuştum. Mizgin yoldaşı ne kadar anlatıp yazsak da anlatımlarımız ve yazımlarımız onu tanımlamaya ve ifade etmeye yeterli olamayacaktır.
Aslında Mizgin arkadaşı en güzel ifade eden Mizgin arkadaşın kendisidir. Onun yaşam hakikatidir. Özgürlük mücadelesinin yolculuğunda ona Mizgin kişiliğini, kimliğini kazandıran da onun kendi öz mücadelesi ve yarattıklarıdır. Çünkü Mizgin yoldaş mücadelesiyle, devrimci kişiliğiyle bir tarih yazdı. Verdiği mücadelesinin adını kendisi koydu. Mücadeledeki rolü ile adını hem halkın yüreğine hem de tarihe yazdırdı. Ve mücadelesiyle birlikte binlerce yurtsever genç kadını ve erkeği devrim yoluna çekti. Dolayısıyla bizden istenen onun yolunda yürümek, onun yarattığı tarihi mirasa ve değerlere layıkıyla sahip çıkmak ve onu her zaman yaşatarak anmaktır.
Mizgin arkadaş 1980 yılında özgürlük mücadelesine katılmış, Önderlik öğretisini almış, mücadelemizin birçok alanında görev yapmış, Avrupa ve Mardin alanlarında önemli görevler alarak çeşitli çalışmaları geliştirmiş, 4. Kongreden sonra bir kadın komutan olarak Garzan eyaletine yönetim düzeyinde geçmiştir. Dönemin koşullarında (23 yıl önce) Garzan eyaletine gerilla mücadelesi yeni yeni girmeye başlamıştı. Eyalete giriş amaçlı daha önce ki dönemlerde de kimi girişimler olmuştur. Ancak eyalette uygulanan düşman saldırılarından dolayı bu girişimler sonuç alamamıştı. Alanda onlarca köy koruculaştırılmış, ajan ve JİTEM faaliyetleri yaygınlaştırılmış, halk üzerinde yoğun baskı ve yönelimler artırılmıştır. Düşman Garzan eyaletinde özgürlük mücadelemizin girişimlerini ve gelişimini engellemek için bütün gücünü seferber etmişti. İşte Mizgin, Hayri ve Mervan arkadaşlar böylesi bir anda tüm koşulların sıkıntılı olduğu bir dönemde Garzan eyaletine girmeyi başarmışlardı. Önderlik sahasından ve gerillamızın ana yuvası olan Botan eyaletimizden kadınlı erkekli öncü kadrolardan oluşan, başında Mizgin, Mervan ve Hayri arkadaşların bulunduğu, doksan kişilik büyük bir gurup Garzan eyaletine geçmişti.
1991 yılının yaz aylarında Amed eyaletinden küçük bir grup olarak Mutki bölgesine geçmiş gelecek olan grubun hazırlıklarını yapmaya başlamıştık. Hazırlıklarımız tamamlanmış, büyük bir heyecan ve coşkuyla gelecek olan gurubu bekliyorduk. Gelecek olan gurubun içinde Ş. Mizgin, Ş. Hayri, Ş. Mervan, Ş. Resul, Ş. Kemal ve Ş. Roza gibi büyük komutanların olduğunu duymuştuk. Sevincimiz ve neşemiz doruktaydı. Gurup kayıpsız ve büyük bir başarıyla eyalete girmiş, eyaletin bütün bölgelerine dağılmışlardı. Eyalet yürütmesinde bulunan Mizgin, Mervan ve Hayri arkadaşlar birlikte Mutki bölgesine geçmişlerdi. Her üç arkadaşı da bu dönemde tanıdım. Onların kişilikleri, yaşamları, mücadele tutkuları beni adeta büyülemişti. Onların alanda gösterdikleri başarılar kısa bir sürede fark edildi. Halkta büyük bir güven ve moral yarattı. Elde edilen başarılar, düşmana vurulan darbeler düşmanı paniğe koymuştu. Eyalette daha bir yılını doldurmayan Mervan ve Hayri arkadaşların şahadetlerinin ard arda yaşanması bütün örgütü ve eyalet yapısını derinden etkilemişti. Bu şahadetler ardından eyalet yönetiminde yer alan Mizgin arkadaş, Önderlik tarafından eyaletin birinci derecede sorumlusu olarak görevlendirildi.
Mizgin arkadaş, alanda yaşanan şahadetlerin oluşturduğu boşluğun farkında olarak şahadetlerden kısa bir süre sonra kendi yönetim ekibinde yer alan Hayri ve Mervan arkadaşların yerine geçebilecek arkadaşları tespit ederek hızla bu boşluğu doldurmaya çalıştı. Ş. Kemal ve Ş. Resul arkadaşlarla birlikte eyaletin yeni yönetim ekibini kurdu. Bu temelde çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Eyaletin yeni ve ilk kadın komutanı olarak gittiği her bölgede yeni planlar ve çalışma hedeflerini belirleyerek çalışmalara başladı. Yaptığı her işi büyük bir zevk ve hayranlıkla yapardı. Bu yüzden giriştiği her bir çalışmasını başarıyla sonuçlandırırdı. Bu dönemler, 1991-92 yılları Mizgin arkadaş açısından adeta yeni başlangıçlar dönemi olmuştu. Hiçbir altyapısının olmadığı bir alanda Mizgin arkadaş, bir taraftan gerillanın taktik ve eylemlerini belirliyor, bir taraftan milis örgütlenmesini kurmuş ve örgütlü bir mekanizmaya kavuşturuyor, bir taraftan da cephe çalışmalarının köy ve şehir komitelerini kuruyordu. Mizgin arkadaş alanda gittiği her yerde büyük bir ilgi ve hayranlıkla izlenir ve kabul görülürdü. Yaptıklarıyla alan halkına büyük moral, güç ve güven vermişti. Yönetim ve komuta tarzında yaratıcılık, zenginlik ve yenilik vardı. Yönetim anlayışında eril zihniyete, tekleşen ve tekleştiren anlayış ve yaklaşımlara karşı radikal mücadele ederek, eşit, kominal ve kolektif bir duruşu ve çalışma tarzını esas alırdı. Onun için yöneticilik erkinin anlamı, daha çok hizmet verme, daha çok emek harcama olarak bilinirdi. Bu prensip çerçevesinde kişiliğinde ve tarzında doğal bir otorite anlayışı ve duruşu oluşmuştu. Onun bu duruşu bütün arkadaşlar ve alan halkı üzerinde pozitif bir etki yaratmıştı. Her yerde ‘devrimci Mizgin, komutan Mizgin’ kişiliği ve kimliği büyük bir sevgiyle anlatılırdı.
Mizgin yoldaş büyük bir örgütleme gücüne sahipti. İnsanları etkileme özelliği güçlüydü. İnsanlarla paylaşımları sade ve sevgi doluydu. Herkesi anlamaya çalışan ve anlamak için saatlerini veren bir yürüyüşü vardı. Sadece bir yetkili gibi değil, bir örgüt militanı ve kadrosu bilinciyle yaşama ve çalışmalara katılırdı. Yaşamdaki duruşunda mütevazılık ve emekçilik yönleriyle tanınırdı. Bu katılım biçimiyle çevresini doğal olarak etkiliyordu. Sözleri, ilişkileri ile kadının özünü, kadının doğal duruşunu ifade ederdi. Toplumsal yönü oldukça güçlüydü. Herkes ile arkadaş olabilecek bir paylaşımı esas alırdı. O dönemde eyalette yeni arkadaşların sayısı oldukça fazlaydı. Mizgin arkadaş bu arkadaşlarla bir bir ilgilenir, büyük bir sabırla, adeta ana kadının sevgisini ve şefkatini yansıtan bir tarzda insanlarla ilgilenir ve var olan sorunlara çözüm gücü olurdu. Bu özellikleriyle kaldığı alanlarda eğitici ve öğretici yönü doğal olarak açığa çıkmaktaydı.
Mizgin arkadaşta doğa sevgisi ve hayranlığı tarif edilemeyecek büyüklükteydi. Öyle ki adım adım dolaştığı her bir toprak parçasının hissini, kokusunu kalbine alır, doğaya, toprağa olan sevgisini türkülerinde işlerdi. Mizgin arkadaş duygu düşünce dünyasında doğa sevgisini, insan sevgisini bir bütün olarak var kılmıştı. Ondaki bu hakikat hiçbir biçimde parçalanmazdı. Örneğin; bir insana karşı gösterdiği sevgi ve ilgi düzeyini, bir ağaç veya herhangi bir canlı varlık karşısında da gösterirdi. Bu anlamıyla varlık ve hissiyat bilinci ile duygu ve düşüncelerinde canlılık ruhunu taze tutarak, yaşamında hep yenilik ve renklilik yaratırdı. Bir akan suyun kenarında, bir vadide, bir ağacın dibinde, bir dağın zirvesinde, bir sokakta, bir eylemde, bir mevzide, bir ateşin başında, karanlıkta- aydınlıkta, kışta ve yazda nerede olursa olsun, ne yaparsa yapsın, yaşamın bir bütün olduğuna dair olan düşüncesi ve duygusu değişmezdi. Bu bakış açısı ile evrenin sonsuz gizemini güzelliklerini, enerjisini ve ruhunu hisseder gibi doğal bir oluşuma ve yaratıma sahipti. Bu anlamda derin bir duygu dünyası vardı. En anlamlısı da duygu ve düşünceleri soyut değil, mücadelesinin ve yaşamının hakikatinde somut olarak yaşanırdı. Tüm çalışmalara bu felsefik bilinç ve tecrübe düzeyi ile cevap olurdu. Yürüyüşünde, yaşamında karşılaştığı engelleyici etkenlere rağmen, her şart altında yaşama, doğaya ve insana olan sevgisi asla tükenmez, tersine daha anlam ve derinlik kazanırdı. Bu iradi ve dirençli gücünü kişilik duruşuna ve çevresine yansıtırdı. Bu anlamıyla duygu ve düşünceleri adeta amacının taşıyıcısı rolünü oynardı. Mizgin yoldaşın, sömürgeciliğe, zorbacılığa ve her türlü köleleştirici zihniyete karşı öfkesi de büyüktü. Bu öfkesi, tıpkı toplumsal doğada öncülük rolünde olan ana kadının egemen zihniyete karşı göstermiş olduğu öfkeyi andırırdı. Bu iddialı duruşunda tavizsiz ve cesur bir kişilik oluşturmuştu.
Mizgin yoldaş, aynı zamanda gerçek bir halk ozanıdır. Sanatına ve şarkılarına Kürt kadınının yaşadığı acıyı, ülkesi Kürdistan’ı derinden işleyen bir şair, bir ozandır. Sanatına Dicle- Fırat’ı, Munzur- Ararat’ı, Sipan- Herekol’u, Gabar- Cudi’yi ilmik ilmik nakşedendir. Halkının sevincini, neşesini, umudunu, acısını, aşkını ve tutkusunu yürekten okuyandır. Türkülerinde halkının yüreğini yüreğine taşıyan, yüreğinde gerçek bir sevgi deryasını yaratan ozan Mizgin, okudukça yeni yeni diyarları keşfeden, Kürt’ün eskimeyen Devreşe Avde’nin, Meme ü Zin’in, Siyabend û Xece’nin efsanelerindeki gizemi mücadelesine en güzel şekilde yansıtan bir devrimci, bir sanatçı ve komutandır. Bu anlamıyla Mizgin yoldaş, Meryem Xanların, Ayşe Şanların ve nice halk sanatçısının sesini ve sanatını günümüze taşıyandır.
Mizgin arkadaşın bu duygu yüklü sanat mücadelesini, Agitlerin Botan-Garbar’da yarattığı direniş kalesindeki yiğitliğini, aşkını türküleştirmesinde ve yazdıklarını en içten duygularla, topluma anlatarak onları aydınlatmaktan vazgeçmemekte görmekteyiz. Yine Mazlumların, zindanlarda ölüme, zulme, işkenceye ve her türlü vahşete karşı sergilediği direnişi, bu direnişleriyle yaratıkları yeni yaşamın ve yeni tarihin direnişçi ve mücadeleci kişiliğini kendi mücadelesinde göstermektedir.
Mizgin yoldaşın kişiliği ve mücadele anlayışı bir modeldir. Mizgin yoldaş sanatıyla, komuta tarzıyla, yaşam iddiasıyla mücadele kararlılığıyla kişiliğinde özgür kadın modelini yaratmıştır. Sanat çizgisinde bireyselliği, popülizmi, kapitalist moderniteyi ret eden halkların kültürlerindeki toplumsal ve kültürel özü koruyan ve geliştiren bir sanat çizgisine sahip olmuştur. Mücadele ve savaş tarzında erkek egemen kültürünün yarattığı yalancı ve zorba zihniyete karşı güçlü bir mücadele vermiş, devrimci, kolektif ve toplumsal tarzı esas alarak, Önderliğimizin özgürlük çizgisinde yürüyen kadın militanlaşması öncülüğünü de önemli rol oynamıştır. Kapitalist modernist anlayışın parçalı kılmak istediği yaşama karşı, özgür doğal ve toplum hakikatini yaşamsallaştırma anlayışını koruyarak mücadelesinde ısrar etmiş ve buna dayalı bir kimlik ve tarz yaratmıştır. Yaşamı sanatına, sanatı yaşamına ve mücadelesine yansıtmış ve bunun özgün kimliğini oluşturmuştur. Dolayısıyla Kendi kişiliğinde güzel doğru eşit bir toplumun ve vatanın sanatçılığını, militanlığını ve komutanlığını yapmıştır. Bu anlamıyla yaratıklarıyla tarihe özgür ve komünal bir kadın kişiliğinin kimliğini yazdırmıştır. Yaşamın tüm alanlarında her şeyin kendi doğal özgünlüğü ile bütünü oluşturduğunu kavramış, bu düşüncenin felsefik, ideolojik anlayışını kişiliğinde pekiştirmişti. Kendi çalışmasında küçük büyük iş demeden, her işe aşk ve tutku düzeyinde sarılır ve anlam verirdi. Onun düşüncesinde anlamın değeri ve önemi büyüktü. Önderliğe olan sevgisini ve bağlılığını Önderliği anlama ve uygulama düzeyi ile değerlendirirdi. Dolayısıyla Önderliğe olan bağlılığı derin duygu ve sevgi taşıdığı kadar felsefik ve ideolojik anlamda da güçlüydü. Bu yüzden tüm zorlu şartlar altında bu bağlılığı sarsılmazdı. Özgürlük bilincine ve mücadelesine ait deniz derinliğinde ve sadeliğinde, çelik sağlamlığında bir yürek yaratmıştı. Bu yüreğini sadece ve sadece Önderlik hakikatine ve özgürlük mücadelemizin çizgisine açık bırakmıştı. Dolayısıyla yıkılmaz ve sarsılmaz bir düşünce ve duygu dünyasına sahipti. Bu dünyada herkese yer ayırmıştı. Mücadelesi boyunca bu bilinç ve inançla yürüdü. Ve ardıllarına Mizgince yürüyüşün farkını koyarak tanımını yaptı. Bu anlamıyla özgür kadın mücadelesinde, özgür kadın kimliğinin büyük öğretisi ve öncüsüdür. Onun bu kimliği onu hep yaşattı ve yaşatacaktır. Şahadetinden sonra bütün Garzan halkı, bütün Kürdistan halkı onu son yolculuğuna uğurlayarak Mizginleri asla unutamayacaklarını ve onun kutsal davasının takipçisi olacaklarının sözünü verdiler. Şahadetinin 23 yılında Özgürlük hareketi olarak yeni bir mücadele sürecine girmiş bulunmaktayız. ‘Demokratik Kurtuluş ve Özgür yaşamın inşası’ temelinde gelişen yeni mücadele sürecinde Mizginler yine büyük anılarak, Garzan’da, Amed’de, Botan’da, Süleymaniye’de, Urmiye’de, Kamışlo’da ve Kürdistan’ın her bölgesinde halkımızın bulunduğu tüm alanlarda her zamankinden daha güçlü bir şekilde sahiplenilerek selamlanıyor.