• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Dağlara Sevdalı Deniz Kızı

2 May 2020
in ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
A A
Dağlara Sevdalı Deniz Kızı
Share on FacebookShare on Twitter

Dağlara sevdalı yüreğine sığdırdığın yüce sevgileri, bu topraklara ekerek çıkmıştın son yolculuğuna. Bir yıl geçti üzerinden. Ve ben şimdi, sensiz geçen bir yılın acısıyla yazıyorum Amara. En çok baharını yaşamak isterdin bu dağların. Şimdi mevsimi. Sensizlik, eksik bırakıyor bahar tadında yaşamayı. Bu yüzden, bahara anılarınla giriyorum. Gökyüzüne resmettiğim bahar gülüşünle tamamlanıyor baharın güzelliği. Mevsimin tüm güzellikleri senin bahar gülüşünle anlam kazanıyor. Ve senin bahar gülüşünle karşılıyorum baharı, yaşamak istediğin tüm baharlara anılarını taşıma sözüyle…

Zaman kavramını anlamsız bırakan anıların, yüreklerimizde demlendikçe anlam kazanıyor yaşam. Yaşama senin gibi bakmayı öğretiyor. Seni düşündüğüm her an, anıların tüm ayrıntılarıyla gözümde canlanıveriyor. Seni tanımak sadeliğin, doğallığın ve yürekteki güzelliğin insan yüzünde yarattığı ışığın sırrına ermektir. İlk görüştüğümüz anı hatırlıyorum. Yeni bir ortamda olmanın sessizliği ve durgunluğu içerisindeydin. ‘Bana ne kadar uzak iki kelime’ dediğin sessizlik ve durgunluk. Zaten yeni girdiğin bir ortamın, ilk anları olabilir, sessiz ve durgun olduğun anlar. Sessizliğin, seni ilk bakışta tanımamıza engel olmamıştı. Çünkü güzelliklerini yansıtan Ceren bakışlarında tanıdık seni. Birlikte geçirdiğimiz her an yanılmadığımıza şahit Amara. Coşkun akan ırmaklar gibi aktın yüreğimize. Haklısın, sessizlik ve durgunluk sana çok uzak iki kelime. Sessiz olduğun anlarda bile mutlaka söyleyecek bir şeyler düşünürdün. Canlı, coşkulu ve büyük bir heyecanla yapardın tüm işleri. Panik halinin yüzümüzde yarattığı tebessümle, hızına yetişmeye çalışırdık. Aniden kalktığın masadan devirdiğin,  cam bardağın ya da sürahinin kırılması, o kadar da önemli değildi. Gecikmesi halinde, telafisi zor başka işler vardı; halkın umut dolu bakışlarına, anlamlı bir mücadeleyle karşılık vermek. Sen bombalanan, yakılan, boşaltılan köylerin, dünyanın dört bir yanına dağılan insanlarının acısını, mayına basan, yakılan köylerde küle dönen çocukların çığlıklarını duyumsayan koca bir yürektin. Ailenin tek çocuğuydun. Birçok rahat yaşam tercihin olmasına rağmen, bu mücadeleye katılımı tercih etmen bundan değil miydi? Bu bilinç ve inançla mücadelenin kenarında, kıyısında yer almayı değil, orta yerinde olmayı tercih ettin. İnsanlara olan sevgin, doğallığın, sadeliğin, mütevaziliğin yüzündeki güzellik kadar, yüreğindeki güzelliğin, halka ve onun mücadele değerlerine olan bağlılığın ve mücadeleciliğin nedeniyle, tanıyan herkesin yüreğinde, büyük bir yer edindin. Derin bir hissedişti seninki. Dünyada, insanlığın yaşadığı tüm sorunlar, senin de sorunlarındı. Genç yaşın ve genç yüreğinle, büyük hayaller peşinde koştun, sınırsızlığın, bitmeyen enerjin ve artan umudunla…  Halkın seni sevdiği gibi, sen de halkı, halk çalışmalarını çok sevmiştin. Ama gerilla olmadan yapmak istediklerin, bu halk için yapacakların, hep yarım kalacaktı. Günlüğüne yazdığın şu satırlarda, bunu çok açık ifade etmiştin. Tam anlatamıyorum ne hissettiğimi. Ben de bir özgürlük militanıyım. Ben de BAŞKAN APO’nun kızıyım. Ben de artık bir kadroyum. Bunları söylemek çok ağır ve zor. Yani söylemektense hakketmek lazım. Altını doldurmak lazım. Bunu çok iyi biliyorum. Özellikle de Avrupa’yı yavaş yavaş tanıdıkça… Ama gerilla olmadan da kendimi hep buralarda eksik hissedeceğim gibi geliyor.

Coşku ve heyecanın ülke hazırlıklarını yaptığında daha da artmıştı. Coşku ve heyecanı görmeyecek kadar matlaşan gözlere, hissetmeyen yüreklere inat, baharın ortasında, bahar coşkunluğunda, bahar güzelliğinde, sadeliğinde ve doğallığında ulaştın dağlara. Zaman kaybetmeden giydiğin gerilla elbiseleriyle, nasıl da yakışıyordun dağlara. Ve dağlar seninle nasıl da güzelleşmişti. Son çektirdiğin o birkaç karelik fotoğraflarında gördük bunu, gülüşündeki güzellikte anladık. Her şeyiyle dağlara ait olmak istiyordun. Sana ülke için alış veriş yapmaya çıktığımızda yeni bir ayakkabı almamaktaki ısrarını hatırlıyorum. İyi bir dağ ayakkabısı almak istiyorduk sana. Ama sen ısrarla ‘orada herkes mekap ayakkabı giyiyor, ben de mekap ayakkabı giymek istiyorum. Yeni bir ayakkabı alsam da, oraya ulaşır ulaşmaz çıkarırım. Boşuna yenisini almayın, eskilerle giderim’ demiştin. Bu, gerillayla bütünleşme isteminin ifadesiydi. Son fotoğraflarını çektirirken de boydan boya gerilla kıyafetleriyle çekinmek istemişsin. ‘Boydan çekin, mekaplarım da çıksın’ demişsin. Sen her şeyi ayrıntılarına kadar düşünürdün zaten. Bu yüzden çok güzel bir gerilla oldun.

Dağlara sevdalı Deniz Kızı. Yirmi dört yılına ne çok şey sığdırdın. Sırrına ermeye çalışıyoruz. Yirmi dört yıla büyük ve anlamlı bir yaşam sığdıracak kadar zekiydin, canlıydın, coşkuluydun, mütevaziydin, heyecanlıydın, inançlıydın, umutluydun, sevgi dolu, sevecen ve yürekliydin. En önemlisi de Amara’dan doğan Güneş’e sevdalı bir yürektin. İşte aldığın isimde saklı duran sırrın. Yirmi dört yıla sığdırdığın güzelliklerin sırrına ermenin ipucuydu adın. Bir de Ceren bakışların…

O bir kaç karelik fotoğraflarda gördüm son halini. Sana hep söylerdik ‘gerilla elbiseleri sana çok yakışır’ diye. Yanılmadık. Dağlar şahitlik etti güzelliğine. Tanıyan, gören herkes de anlamlı bir iz bırakmışsın, çok sevdiğin dağlar şahit. Ansızın gittin, çok erken gittin. Aceleciydin, biliyoruz. Yine de sinmedi yüreklere, sinmiyor gidişin, seni bağrına basan dağlar şahit. Gidişinle, birçok arkadaş, birkaç cümlelik tanışmanın tadında, ertelenmiş sözcüklere küs. Birçoğumuzda paylaşılan zamanları, ülke tadında yaşama gayretinin gecikmişliğine öfkeli. Hala gittiğin günün sözcüklerini haykırıyor yürekler. ‘Neden bu kadar erken’ diye. Bir yıl geçti. Yine de seni anlatacak sözcükler bulamadım, sensizliğin kanattığı yarayı yazamadım. Ve sensizliğe teselli bulamadım Amara. Çok görmek istediğin dağları, çok görmek istediğin mevsimde gördün. Bu bir teselli. Bir de şehit düştüğünde halk tarafından karşılanmak istiyordun. Sen bu halkın istemlerine cevap oldun. Elbette bu halk da, senin bu isteğine cevap olacaktı. Tam da, istediğin gibi oldu.  Hem de,  ellerinde olmasını istediğin, gerilla fotoğraflarınla karşıladı seni. Yine de, avutmuyor yürekleri. Yüreklerimize tek teselli, tüm hayallerini gerçekleştirmek olacak.

Bahar mevsimi geçip gitmeye hazır. Çok sevdiğin çiçeklerden lale, baharın en güzel rengiydi benim için. Sanki tüm laleler, senin için açılmış gibiydi. Her baktığımda, öyle bir his uyanıyordu içimde. Seni konuştum dağ laleleriyle. Seni anlattım onlara. Her bir laleye dokunuşum, senin içindi. Bir de, bu dağlara ait ters laleler var, bilirsin. Gizil bir yanı var bu lalelerin. Eşsiz bir güzellikleri var, ama hüzünlü. Yapraklarına dokunduğunda, gözyaşı dökerler. Senin için topladığım bu lalelerin güzelliği seni anlatıyor, hüznü ise bizleri. Sensizliğe alışmayan yürekleri anlatıyor. Seni anlatacak sözcükler bulamasam da herkes tanımalı seni, tüm Kürdistan tanımalı. Bu yüzden en güzel sohbetlerimde varsın. En güzel anlarımda ‘O olmalıydı, O olsaydı şöyle derdi’ diyorum çoğu zaman. Yaşama, sana ait sözcüklerle yanıt vermeye çalışıyorum. Yüreğime kazılı sözcüklerinle… Heyecanlı ve panik halin, hala yüzümüzde bir tebessüm; aynı sıcaklığında. Senin gibi bakmaya çalışıyoruz yaşama. Ayrıntılarda yakaladıklarımda seni anıyorum. Her şeyi ayrıntılarıyla incelerken, vardığın sonuçları ve sonrasında yaşadığın o sevimli coşkunluğunu anımsıyorum. Öğrendiğin her yeni bir şey karşısında yaşadığın heyecanı, anılarında yakalamaya çalışıyorum. Ve seni anladıkça, anlatmaya çalışıyorum Amara. Tıpkı senin her şeyi ayrıntılarıyla anlattığın gibi, seni ayrıntılarıyla anlatmaya çalışıyorum. Tanıyanlardan seni dinliyorum, tanımayanlara seni anlatıyorum. Seni anladıkça, anlattıkça teselli buluyorum.

Seni özledik Amara. Gülüşünü özledik. Canlı, coşkulu halini özledik. Heyecanlı, panik halini özledik. Sevgi dolu ceren bakışlarını özledik. Her geçen gün artan özlemle kavrulurken yaşamak istediğin tüm zamanlara ve tüm güzelliklere anılarını taşırmak, seninle, anılarınla yaşamak, verilmiş sözümdür. Amara’dan doğan Güneş’e sevdalı yüreğinden ve ceren bakışlarından öperken, sana ve tüm şehitlere, tekrar söz veriyorum.

ŞEHİT ARJİN GARZAN

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk