REBER APO
Partinin kuruluş yıldönümleri, tarihi yıldönümleri, savaş yıl dönümleri ve başarı yıl dönümleridir. Halk tarihlerinde, parti tarihlerinde bazı yıldönümleri vardır ki öncesi ve sonrası arasında büyük farklar olur. Partinin kuruluşundan, ilanından önce diyebiliriz ki halkımızın tarihinde; bizim için olmayan bir yaşam, bizim için olmayan bir çalışma, sonuna kadar düşman için olan, sonuna kadar düşüş olan, dünya halklarından daha geri, daha kötü bir durum söz konusuydu. Partinin kuruluşunu insan kavrayamazsa hiçbir şey tanıyamaz. Hatta kendisini bile tanıyamaz. PKK’nin kuruluşu; Kürt olsun mu olmasın mı, Kürt yaşasın mı yaşamasın mı, Kürt’e insanca bir yaşam olsun mu olmasın mı soruların cevabıdır…
İşte biz, böylesi bir dönemde, 78’lerde, kendimizi parti olarak değerlendirmeye, yani parti olmaya cesaret etmeliydik. Yani öyle parti olduk değil de, “parti olmaya cesaret etmeliyiz, bir ad gerekiyorsa o adı da vereceğiz, bu Karker adı olur başka bir ad olur önemli değildir” diyorduk. Önemli olan, artık kendimizi parti olarak değerlendireceğimizdi. O adsızlık konusundaki belirsizliği aşmak istedik… Daha sonra ki yıllar hareket yıllarıdır, ok yaydan fırlamıştır. Hedefe doğru hızla giden yıllardır ve gerçekten artık parti biçiminde politik tutumumuzu keskinleştirdikten sonra, bizim için ok yaydan çıkmış oldu. Dolayısıyla artık hedefe doğru isabet etmek ve doğruları yerinde zamanında ifade etmek, bu konuda çok çeşitli ezici, darbeleyici kuvvetlerin etkisi altında yere düşmemek için ne kadar maharet varsa ne kadar çaba varsa yoğunlaştırıp sarf edecektik.
PKK, bu çıkışıyla, kendi gelişimini sürdürmesiyle nelere yol açtı? İşte PKK’de silahlı savaşım, onun geliştirme çabaları sadece TC’nin özel savaş gerçeğiyle bağlantılı değildir. Bin asırlık Kürt gericiliğiyle de, onun düşüncesiz, yüreksiz bırakılmış, uşaklaştırılmış, kimliksiz, sefil, dağınık, sistemsiz ve dobra dobra sizde de etkisini gösteren, her bakımdan silik özelliklerle de çeliştik. TC’ye yönelik çözümleme veya onun politikalarına kendi politikalarımızı dayatma; diğer yandan da yapımızı kargaşadan, sistemsizlikten çıkararak düzenli bir kuvvet haline getirme, siyasal ve askeri kuvvet haline getirme temelinde yaptığımız çalışmalar, bizi PKK’nin bu aşamasına getiriyor… Şimdi ben görüyorum ki, PKK güçlenmiş, PKK nasıl güçlendi diye şu anda herkes şaşırıyor. İşte PKK’nin büyüklüğü söylediğim birkaç söz, söylediğim bir kaç doğrudur. Neden diğer partilerin elinde kötülükten, düşüşten başka bir şey kalmadı? Biz doğrularla birlikteydik. Çürük sözle parti başarıya ulaşamaz. Yalan sözlerle kendimizi doğrulara ulaştıramayız. Bunun için bu partiler, bu duruma düştüler. Onlar düşmanın partileri oldular. Neden? Çünkü doğru sözleri yoktu; ilk çıkışları düşmana dayalıydı. Yine büyüklükleri düşmanındı. Şimdi PKK çok büyüktür. Çünkü büyük doğruları var. PKK önderliği büyüyor, neden? Çünkü doğrular üzerindeydi de ondan…
Siz de PKK ile uğraşıyorsunuz. PKK büyük bir ilimdir, öğrenin. Büyük bir moraldir, büyük bir ahlaktır öğrenin. Büyük bir savaştır, öğrenin. Öğrenmezseniz bu büyük bir ayıp olur. Kimse de kendi ayıbıyla bizi rahatsız edemez. O halde PKK’yi bütünüyle yaşamak demek, bütün bu özellikleriyle yürütülen savaşımını anlamak demektir. Bu savaşımın yürütülüş biçimine, cesaretine, moraline, ahlakına ulaşmak demektir. O halde, kimlik savaşımımız aynı zaman da ahlaki kimliğimizi kazanma savaşımıdır. PKK, kimliksizliğe karşı kimliğe sahip çıkmadır. İnsanı insan yapan özelliklerden alıkoyan her duruma karşı insanlık savunucusudur. Bu anlamda verilen savaş, insanlık onurunu, insanlık namusunu kurtarma savaşımıdır. Yine PKK gerçekliği, halkların gerçekliğidir, PKK gerçekliği şerefli halk gerçekliğidir, PKK gerçekliği insanlık gerçekliğidir. Bunların hepsi de ispatlanmıştır… PKK’de kazandıran, bu anlamda yetkinleştiren insandır. Halk halen soruyor ve birçok öncü gücümüz de anlamaya çalışıyor; kazanmak için bize ne lazım. Bu kanıtlanmıştır çok açıktır ve defalarca belirtilmiştir: Yetkinleşen insanla ancak bu iş olur. Gözünü dışta, şu devlete, şu tekniğe dikme sonuç getirmiyor. En büyük devlet, en büyük teknik sensin. Kendi insanını kazandığın zaman, onu gittikçe yetkinleşen bir silah haline getirdiğin zaman yenemeyeceğin bir dünya gücü yoktur. PKK, insanlık değerleri üzerinden oluşmuştur. Bu anlamda PKK’nin benim için çok önemli olan, yerine getirilmesi gereken bazı değerleri vardır. Şehitlerin vasiyetleri vardır. Partimiz gerçekten büyük şehitlere sahiptir. Her bir şehidi bir abide gibidir. Bu şehitler adına konuşmaya mecburuz. Biz bazı büyük doğrularla olmaya mecburuz. Şimdi zindanda binlerce arkadaşımız var. Biz, onların acısına bağlı kalmaya mecburuz. Dağ başında da binlerce aç-susuz arkadaş var. Biz bunlara karşı dürüst olmaya mecburuz. PKK’nin sözü budur. Diğer taraftan da bizim düşmanımız büyüktür, her gün bizi yok etmek istiyor. Biz düşmanın karşısında durmaya mecburuz. Kendimizi gevşetemeyiz. Buna da hakkımız yok. Bu söylediğim şeyleri herkes anlıyor. PKK bilimi, PKK siyaseti, PKK doğrusu budur. Bu anlamda PKK savaşı, vicdanlı bir savaştır. Dürüstsen vicdanın vardır, değilsen karasın, vicdansızsın demektir.
PKK NEDİR?
PKK denilen olayı bu anlamda herhangi genel bazı doğrulara göre bir siyasal parti, bir ideolojik siyasal çizgi anlamında kendini yürüten bir siyasal kuvvet, bir askeri kuvvet olarak görmek çok yüzeysel bir yaklaşımdır. Belki de bunlar işin biçim kısımları, koruyucu kabuklarıdır. Az çok daha belirleyici oluyor veya öze ulaşmak öncelikli ve gerekli olandır.
PKK nedir, PKK’liler kimdir, Kürdistan halkı kimdir, bunu düşünmüyorlar. Eğer bugün Kürdistan halkı varsa, çok açıktır ki bu halk PKK’nin eseridir. Şimdi Kürt halkı bize yakındır. Milyonlar burada değil, fakat ruhlarımızla birbirimize yakınız. Neden? Onlar bazı doğrulara yakınlaştıkları için. Biz her dönemden daha fazla şimdi birbirimize yakınız. En doğrusu da budur. Ben buradan farklı bir yere adım atmadım, ama şimdi Kürt halkı bütün önderlerden daha fazla, tarihteki tüm bağlılıklarından daha fazla bize yakındır. Neden? Çünkü bu halkı bazı doğrulara ulaştırdık. Bu baştan beri böyledir. Bu yaklaşımı istiyorsan, birlik olursun. Birlik oldun mu hiç kimse seni yenemez. Nasıl şuanda düşman beni yenemiyorsa, birlik olursanız, dünyanın hepsi bir olsa da kimse sizi yenemez. Bu, sizin doğru yaklaşımlarınıza bağlıdır. Şimdi siz ‘PKK nedir?’ diyorsunuz. PKK işte bu doğrulardır. Bizi birlik yapan bu doğrulardır, bu doğrular bizi düşman karşısında birlik yapıyor ve yenilmez kılıyor. PKK bundan başka bir şey değildir.
Bu anlamda PKK uyuyan gerçeğimizi, ihanete uğramış gerçeğimizi açıklığa kavuşturmak, seslendirmek, mümkünse irade sahibi kılmak ve halkın iradesinin oluşumuna bir fırsat sunmaktır. PKK bu anlamda gerekeni yapmıştır. Dar bir öncü topluluğun örgütlü, kararlı hareketi olarak tüm eksikliklerine rağmen halkımızı kendi gerçekliği konusunda dillendirmiştir. Buna dayanarak şimdi diyoruz ki; irade halkındır. Parti iradesi bir dönem gelir halkın iradesi olur, nitekim bu PKK için söylenilebilir. PKK iradesi halkın iradesidir veya bir iradenin yaratılışının gücüdür. Fakat bütün bunlardan her zaman PKK eşittir Kürt veya Kürdistan halkı olacaktır, biçiminde bir sonuç çıkarılamaz. Parti yozlaşabilir, parti bürokratlaşabilir, parti yenilebilir, parti başkalaşıma uğrayabilir, ama halk ve iradesi var olmaya devam edecektir. İşte bizi bu partiden de üstün, sürekli ve güçlü olan halkın iradesine ulaşmayı, onu kurumlaştırmayı partimizin ilkelerine bağlılığın gereği olarak da değerlendiriyoruz. Yani ‘parti halk içindir’ sözüne tam işlerlik kazandırmak istiyoruz.
Bu anlamda, başta siz tüm Partilileri, savaşçıları, tüm çalışanları her alanda ve her görevde, en sıradan görevden tutalım en stratejik hayati görevlere kadar, bu tutumla sonuna kadar güvenle, sonuna kadar yüksek ve keskin azim ve iradeyle yüklenmeye, gereken doğru bakış açısı kadar pratik çabalarını esirgemeksizin, çok ölçülü adımlarla olmak kadar bazen en keskin ve gerekiyorsa gözü kara yüklenimlere kadar, her tür tutuma kendinizi hazır kılarak ve buna göre bir hazırlığın sahibi olarak katılmaya çağırıyorum. Bu mükemmel bir şans. Bu şansa ısrarlıca sarılmak kadar başarı için de mutlaka doğrulara gerçekten bir yaratıcılıkla yüklenmeye, her anını bir doğru çalışma tarzı belleyerek katılmaya, bu şansı bir şans olmaktan çıkarıp bir yaşam, bir kader haline getirmeye çağırıyorum. Artık buna kendinizi layık görmeye, hem de bunun yılmaz bir savunucusu, gönülden olduğu kadar keskin bir disiplinle temsil yeteneğinde olduğunuzu kanıtlamaya çağırıyorum. Bu temelde hepinizi, bütün bu olup bitenleri gerektiğinde sonuna kadar anlayarak, sonuna kadar kendinize gerekli olduğu kadar, sonuçlarını çıkararak, bilincinize ve yüreğinize kazıyarak, düşmana müthiş bir savaşı da dayatmak kadar kaybettiğimiz halkımızı, hatta dostlarımızı daha fazla kazanarak ve en başta Partimizin içini doğru ilkeler ve esaslar temelinde yeniden kurarak, bütün taktik planlarımıza bu ana karar temelinde yaklaşım göstererek, ‘varsa başarı ben varım, yoksa başarı ben yokum’ diyerek, kendinizi mutlaka devrime mal etmeli ve mutlaka kazanmalısınız.
Kahrolsun Her Tür Emperyalizm, Sömürgecilik ve İhanetçilik!
Yaşasın Halkların Özgürlük ve Eşitlik Dayanışması