• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Uta DAĞRÜZGARI

19 July 2014
in DEĞERLENDİRME
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Umutları Güneşle Doğan Doğu Kadınları

Bir gezi miydi benimkisi, yoksa tarihe yol almamıydı? Yüreğimde tomurcuk yeşeriyordu. Yürüyerek büyüsün diyordum. Seçme olanaklarımın geldiği vakitti. Dervişlerin ahengi ile köy köy dolaştım. Göremediğim ülkemin topraklarında gezindim.

Ciğerlerimi arınırcasına havasını soldum.

Güzel kokulu bahçelerde akşamlardan geçtim.

Birer gizem gibiydik. Gündüz gezmenin yasaklandığı kendi topraklarımızda zifiri karanlıklarda kervancıydık.

 Her sabahın dördü ile beşinde, çoban yıldızı ile beraber kuş cıvıltıları ile uyanırdım. Yaz aylarında soğuk çeşmelerde su içerdim. Avuç avuç doymak bilmeyen tüm özlemlerimi su ile yeşertirdim. Ceviz ağaçlarının gölgelerinde uyuklardım.

Hayalini, halkla kurduğumuz özgür yarınlarda, neleri yapabileceğimi düşlerdim.

Somabradost’lardan başlardım. Mahabat’a, Hevramanla, Loristanın heybetli kadınlarının yanına kadar mutluluk ile coşardım.

Duygularım, o an Doğu toprakları içerisinde!

Bir yanım oraya ait Kürt ulusundan, bir yandan da yabancı biriydim. Ne dillerini bilir, ne de geleneklerini. Aynı ulustan birbirimizi tanımayanlardandık.

Tanıdıkça bir halkın değil, birçok halkların selamını alırdık.

Kimi zaman hayran, kimi zaman onlar için çaresiz kalırdım trajediler, bombardımanların altında…

Yaşamayı güneşle seven Doğuluca halklaydım.

Güneşin ilkin kendini yansıttığı toprağın sahipleriydiler.

Asi, uzun saçlı, iri gözler

Bana bakan, sıcacık dokunan gülüşleri

Tarihin tekerrür ettiği topraklarda, her çağın başlangıcında, ezenlerin direniş ateşi ile ısınıyordum.

En dokunmaya çalıştığım ise kadın atmosferleri

Gördüğüm yedi yaşındaki kız, yarım metreden daha az, bir eşarbın altında,

Yeşil, siyah gözler konuşmaktan utanırcasına, gözlerim karamsı gözlere takılı kalmıştı.

Öteki gözleri gittiğim her evde arardım. Alışmıştım, kendi elleri ile elbiselerini diken,

Allı pullu, diğer ismi ile PulakelerleBergle(Parıl) edalaşır, yani aydınlaşır.

Yediden on beşine, yirmilere kadar,

Anaların Mezopotamya kokan nasırlı ellerinin güzelliğinde içim içim ayran içerdim.

Anlıyorum ki, olacak yarınların özgürlük müjdecileri, onların dağlı sesleriydi.

Yol aldığım çakılı taşların üzerinde giden tek benim yalın ayaklarım değildi.

Benim gibi bilen, konuşan, çığlıkları ile kayalıkları titreten Rojhılatlı kadınlar…

Kıvır kıvır saçlarla, yeşil vadilerde dolaşanlar vardı. Kuzuların, koyunların başında, şapkası sıcaktan korumasını sağlayan tek gölgeliğiydi.

Nasıldır bilinir. Yalnız çoban denildiğinde erkek çocukları ya da erkekleri hatırlarız.

Oysaki Doğu’nun topraklarında, çoban olan genç kızlar da vardı. Çobanların en soyluları, kendisinden emin bir hava ile dağlardan, vadilerden otlatır sürüsünü, uzun havaları ile türkü söyler.

Bunlar, evet bunlardı. Gördüğüm ilk kadın manzaraları, hafızamda hiç yitiremeyeceğim ebedi-trajik izlenimler, kendisinde emin olan kadın, dimdik keskin bakarken, ellerinin altındaki silaha da merak eylerdim.

Anladım ki, yılların kanlı savaşçılığından usanmış ve suskunluğa kendini bırakmış. Konuşmamanın yeminindeydi.

Hele ninelerin kirpiklerinde dökülen yaş, anlatımlarında ise özgürlüğü onlardan çalanlara, çatlayan dudaklarında bir ağıt, bin bir lanet dökülürdü.

Çocuklarına, kızlarına bir zamanlar devrimin içinde olmanın gururu ile savaşlarını, mitolojileştirir gibi öğütlerle dile getirirlerdi

Yaşadıkları muazzamdı. Bir nehir gibi, aynen Afrika’nın ilk insanın oluştuğu mekanındaki  uzaklık gibi ulaşmayacağını düşünürdü. Irak ırak gözlerle o günleri hasretle bekleyenler de vardı. Sonradan birden irkilen, “olmaz artık olmaz” diyen ve ayağa kalkan da vardı.

Mezopotamya’sına bakan kimlerin elindeydi? Öfkelenir, ah eyler, yeni doğan güneşin etrafında dolanır, bir umut ile kenetlenirdi.

Bazen de kimilerinde, “Umut, umut” var mı der. Genç kadın devrimcilere sorduğu soruların en ilgileri olanıydı.

Sonradan öyle bir sarıldı ki, kaybetmiş yıllarına kavuşurcasına coşardı. Devrimcilerin ekmeğini, yolluğunu hazırlardı.

Umutluydu. Artık onlar umutla bakanlardı.

Umutlarını bilgeden alan ışınlarla, bilgenin savaşçılarına yüreklerini bırakmaktaydılar.

Her bir evin köşesinde bir ışını bekleyen, genç kızların göz bebeklerindeki ışığın tanığıyım.

Ne kadar hazinle, hüzünle kafeslere kapatılmışsa, asi, hırçın boranın kendisi olduğunu biliyor musunuz?

Kadının en ufak bir özgürlük ışını gördüğünde, aynen bir kelebek gibi etrafına dolanır. Hele güneşin memleketinden olan kadın, her sabah güneşe ulaşabilmek için gözlerini açar ve her sabah güneşle yol almaya hayal eder.

Hayalini diri tutup, umudunu yarınlara taşır. İşte, bu Doğu kadının bitmek bilmeyen hayalleri, umudu, güneşle bulur.

Yarınlarda güneşle olma umudu ile yaşamaktasın.

Ey Doğu’nun hiç bitmeyen sevda kadınları sizinleyiz.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk