• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Anlamlı Yaşamın Adı Olan Kahraman Şehitlerimiz

12 May 2014
in DEĞERLENDİRME
A A
Share on FacebookShare on Twitter

PAJK Koordinasyonu

Neden yaşadığını bilmek ve nasıl yaşamak istediğine karar vermek, zamana anlam yüklemesini bilen insanların erdemidir. Zaman, o kadar asi bir kavram ki, sen nasıl yaşarsan yaşa o her zaman akmasını bilmektedir. Onun için ister zamanı uyuyarak, ister uyanık, ister boyun eğerek ister direnerek, mücadele ederek yaşa zamanın akışını değiştiremezsin. Çünkü zaman hiç durmaksızın akıp geçmektedir. İnsanlığın yapacağı tek şey zamana anlam biçerek, zamanda oluşumu sağlayabilmektir. Yaşanan canlı AN’lara oluşumu sığdırabilmektir. Zamanı dolu, dolu yaşamasını bilen insan evlatları bu dünyada zamana inat zamandan daha hızlı yaşamasını bilmiş ve hiç bitmeyecek bir zaman dilimine isimlerini yazdırmayı başarabilmişlerdir.

 

Şuan içinde bulunduğumuz günler açısından da tarihin, zaman dilimine önemli anlar nakşedilmektedir. Bu anların mimarı olanlar elbette yaşarken tarih yazmasını bilen kahraman şehitlerimiz olmuştur. Şehitler her halkın kendini sürekli canlı tutabilmesinin gücü, yaşam kaynağı ve anlam ifadesidir. Kürt Özgürlük Hareketi olan PKK de bugünlere gelebilmeyi, gücünü kahraman şehitlerine ve yaşam felsefesine borçludur. Onun için PKK aynı zamanda bir şehitler partisidir.

Mayıs ayına giriyoruz. Oldukça anlamlı günleri belleğinde taşıyan Mayıs ayı, hem Ortadoğu’da hem de Kürdistan’da anlam dolu bir aydır. Her bir gününe farklı anlam biçilen Mayıs ayı, özgür yarınlar için daha fazla mücadele edebilmemiz için bir kez daha güçlü bir gerekçe olmaktadır. Bu vesileyle Mayıs ayında yaşama ve tarihe anlam katan, gelecek nesillere özgür yaşam için mücadeleyi öğreten devasa bir mirasın sahibi olan, adeta halklar mozaiği olan tüm şehitlerimizi saygı ve hürmetle anıyoruz. Bizlere bu günleri yaşattıkları için, yaşamlarıyla tarih sayfalarına anlamlı mısralar yazdırdıkları için kendilerine minnet duygularımızı sunuyor ve şehitlerimiz huzurunda tarihe karşı borçlu olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Borcumuzu özgür yarınları yaratarak ödeyebileceğimizin bilinciyle Kürt Özgürlük Hareketi olarak Mayıs ayını şehitler ayı olarak ele almaktayız. Ve bu vesileyle tüm aylara Mayıs ayının ağırlığıyla yüklenmekte ve halklar için demokratik özgür, eşit yaşamı yaratmanın emek ve çabası içerisinde olacağımızı belirtmek istiyoruz.

Tarihte toplum hafızası diye bir gerçek bulunmaktadır. Tarihteki tüm zaman dilimleri bu gün yaşadığımız biçimde iktidar ve devlet eksenli zulüm, baskı, şiddet ve terörle geçmemiştir. Bunların tam tersi bir yaşam yani ana tanrıçalık kültü etrafında gelişen herkesin eşit, haklarını ve özgürlüğünün olduğu, emeğe ve saygıya dayalı bir yaşam yaşanıldığı bilinmektedir. Bahsedilen o yaşamın hayal olmadığı, günümüze mitolojik dil ve anlatımlarla gelmiştir. İşte onun içindir ki, toplumu ikiye bölen kadın-erkek, köle-efendi, patron-işçi kavramaları tarihin ters yüz edilişinden bugüne dek, hep savaş, çatışma, kan, şiddet, adaletsizce bir yaşam ve mücadele gerçeği olmuştur. Bu kavgaya insanlık ve zaman, yine tarih şahitlik etmiştir. Toplum refahı eşitsizliğe evirildikçe, toplumda demokrasi azalmış ve azalan demokrasi işsizliğe, yoksulluğa, adaletsizliğe, eşitsizliğe ve savaşlara vesile olmuştur. Binyıllık savaş ve bunun karşısında direnen halklar gerçeği en amansız dönemini Kapitalist Modernite çağında yaşamıştır. Devlet-iktidar ve eril akıl üzerinde gelişen savaşlar karşısında halklar bazen yenilerek, bazen kendi hakkı olan yaşam standartlarını çok fazla bedel ödeyerek elde etmiş olsa dahi, bu savaşlar sonlanmadan günümüze dek gelmesini başarmıştır.

 İşte bu gerçeklik diğer birçok direniş tarihi gibi yeni tarihler ve milatlar yaratmıştır. İşte o tarihlerden biride 19. yüzyılda başlayan eşit yaşam ve emek hakkı olarak da bilinen 1 Mayıs işçi ve emekçinin direniş bayramı olmuştur. Dünyanın her yerinde 1 Mayıs gerçeğini yaratan hakikat, son derece üst düzeyde yaşanan emek sömürüsü ve kapital sermayenin büyüme hırsına karşı yoksul halkların direniş gücüdür. Her yerde olduğu gibi emek sömürüsüne ve adaletsizliğe başkaldıran işçi sınıfının maruz kaldığı baskı ve sömürü yine idamlarla sonuçlanmış ve bu yeni bir tarihi mücadeleye vesile olmuştur. Bu temelde Chicago’da 1889 yılında toplanan 2. Enternasyonal kongresinde 1890 yılında başlamak üzere 1 Mayıs, uluslararası düzeyde birlik, mücadele ve direniş günü kabul edilmiştir. 1 Mayıs işçi ve emekçilerin günü olarak, dünyanın her yerinde güçlü mücadelelere vesile olmuştur. Aynı zamanda, emeğe ve değere anlam biçen birçok özgürlük tutkunu insanın da canını feda ettiği gün olmuştur. Bu nedenle sol gelenekten gelen bütün örgütler bu günü güçlü sahiplenmiş ve her bir hareket, bu güne kendi mücadele tarihinde yer vererek, yeni anlamlar yüklemiştir.

Türkiye cephesi açısından da tarihin “kanlı 1 Mayıs”ı olarak 1977 Taksim meydanında yüz binlerin katılımıyla gerçekleşen mitinge, devlet güçlerinin çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden vahşice saldırması sonucu 36 can öldürülmüş ve yüze yakın kişi tutuklanarak yargılanmıştır. Bu baskıya rağmen ‘78 de tekrar sol güçler kanlı meydan diye anılan Taksim meydanında 1 Mayısı kutlamış ve sömürgeci faşist güçlere, devrimcilerin yılmayacağının ve özgürlük mücadelesinin ilelebet devam edeceğinin mesajını vermişlerdir. Uzun yıllar boyunca Taksim’i halkların kutlama ve anmalarına kapatan devlet güçleri geçen yıl Taksim meydanını işçi, emekçi ve özgürlükçü halka açmak zorunda kalmıştır. Bu da özgürlük için verilen mücadelenin hiç bir zaman boşa gitmediğinin bir kanıtıdır. Onun için yapılan tüm engeller ne öncesinde etkili olabilmiştir ne de sonrasında caydırıcı bir rol oynamıştır. Tam tersine, özgürlük mücadelesi vermiş tüm kesimler açısından her yeni baskı aynı zamanda yeniden güçlü mücadelenin gerekçesi olmuştur. 

Türkiye cephesinde 1 Mayıs kutlamaları aslında ‘78’ler öncesi 1900’lerin başlarında Osmanlı imparatorluğu döneminde de çokça kutlanılmıştır. Fakat daha sonra Cumhuriyet döneminde çıkan Takrir-i sükûn yasasıyla yasaklanmıştır. Bu durumun tekrardan canlanması aslında ‘68 kuşağı dediğimiz devrimci sol güçlerin, Deniz Gezmişlerin öncülüğünde başlayan yeni sol dalganın emekleri ve öncülüğüyle kıvılcım kazanmıştır. Bu kıvılcım hem Türkiye içinde yeniden solun yeşermesine vesile olmuş hem de yüzyıllarca dilinden, kültüründen ve kimliğinden zorla uzaklaştırılan Kürtlerin büyük ilham kaynağı olmuştur. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs’ta idam edilmesi Türkiye solu için büyük bir kayıptır. Ancak bu özgürlük tutkunu devrimci insanların emeklerinin Türkiye solu tarafından güçlü sürdürülememesi de ayrıca eksik kalan yan olmuştur. Türkiye solu başta 18 Mayıs’ta komployla yitirdiği gerçek anlamda bir devrimci önder olan İbrahim Kaypakaya yoldaşı ve daha sonra dar ağacında yitirdiği Denizlerin mirasına sahip çıkamamış tamamen egemen güçlerin esiri olmuş ve sistem içi, marjinal bir pozisyona girmiştir. İbrahim, Deniz ve Mahir yoldaşların mirasını devralan ve sol geleneğin bu yoldaşlar şahsında canlı kalmasına vesile olan Kürt Halk Önderimiz Rêber APO olmuştur. Deniz Gezmiş daha 24 yaşındayken idam sehpasına yürürken büyük bir dirayet ve güçle cellâdının gözüne bakarak “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği”demiştir. Deniz Gezmiş’in bu sloganı bu gün bile kulaklarımızda çınlamaktadır. Önderliğimiz, Denizlerin neden Kürt ve Türk kardeşliği dediğini çok iyi anlamış ve bunu yaşam felsefesi yapmıştır. Bunu bu yıl Newroz mesajında ise şöyle formüle etmiştir. “Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler için Dicle ve Fırat, Sakarya ve Meriç nehirlerinin kardeşidir. Ağrı ve Cudi dağı, Kaçkar ve Erciyes dağlarının dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybekle hısım ve akraba olur. Bu büyük medeniyet, bu kardeş topluluklar siyasi baskılarla harici müdahalelerle grupsal çıkarlarla birbirine düşürülmeye çalışılmış, hakkı hukuku eşitliği ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmeye çalışılmıştır.”

Kapitalist modernitenin zirveye çıktığı süreç olarak da tanımlanan 1960 -70’li yıllar aynı zamanda düşüşü de olmuştur. 68 gençlik hareketi tüm dünyada sistemi en çok zorlayan hareketlerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Bunlardan biri de Türkiye devrim tarihine damgasını vuran Türkiye sol hareketidir. Denizlerin idam sehpasındaki sözlerine sahip çıkarak, halkların özgürlük umutlarına cevap olmak için PKK hareketinin doğuşuna gidilmiştir.

Önderliğimizin Denizlerin yoldaşıyım ve onların yarım bıraktıklarını tamamlayacağım ideasını hazmedemeyen Türk devleti, Tansu Çiller döneminde 6 Mayıs 1996’da Şam’da Önderliğimize karşı bir bombalı saldırı düzenlemiştir. Dönemin iktidarı Tansu Çiller’in tasfiyeci ekip tarafından bilinçli seçildiği anlaşılmaktadır. Halkların kardeşliğine karşı çok yoğun saldırılarda bulunan bu yönetimin taktiği kardeşlik, barış, onurlu yaşam adına tek bir şey bırakmamacasına yok etmektir. Ama bu gün olduğu gibi o gün de Önderliğimizin sağduyulu yaklaşımıyla birlikte halklar aleyhine gerçekleştirilen komplo özgürlük lehine boşa çıkarılmıştır.

Daha başından kapsayıcı olan PKK’nin öncü kadrosu yaşama katılım ve örgüt kurma ruhuyla, aynı zamanda halkların kurtuluşunu esas alan ideolojik perspektifiyle aslında tüm gözleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Grup aşamasındayken bile gösterilen performansa karşı özgürlük düşmanı olan kesimler harekete geçmiş ve enternasyonal kimliğiyle o dönemin öncü kadrolarından olan Haki Karer yoldaşa haince kurulmuş, pusu sonucu Haki yoldaş, 18 Mayıs 1977‘de şehit düşmüştür. Haki yoldaş kişiliği ve duruşuyla gerçek bir yoldaş ve güçlü bir ideolog olmuş, gurubun tümü üzerinde etki sahibi ve Önderliğimizin çok yakın yol arkadaşı olarak bilinmiştir. Haki yoldaşın bu duruşu düşman cephesini korkutmuş ve önüne geçmek için işbirlikçi güçleri devreye sokmuştur. Haki yoldaşın zamansız kaybı elbette büyük bir acı ve eksiklik yaratsa dahi, Haki yoldaşı yaşatmanın adı olan PKK örgütünü kurmak olmuştur. O günden sonra partileşmenin temel ruhu, Haki yoldaş tarzında katılım ve örgütleme olmuştur. 18 Mayıs günü Haki yoldaşın şahadet tarihi olmakla birlikte binlerce yoldaşımızın şahadetini anma amaçlı, Mayıs ayı şehitler ayı olarak PKK tarihinde geçmektedir. Elbette PKK gerçeği içerisinde şehit düşen her bir arkadaş, kendi duruş ve katılımıyla destanlara konu olacak bir yaşam hikayesine sahiptir. Bu destansı yaşam tarzı, gelecek nesillere ve zamanlara güçlü anılarla aktarıldı, aktarılmaya devam ediyor.

Mayıs ayının diğer kahramanları ise 2 Mayısta katledilen Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin yoldaşlardır. Kürt halkının demokratik birliği için Güney Kürdistan’daki Kürt örgütleri arasında uzlaşma ve birlik çalışması yürütürlerken katledilen Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin yoldaşlar mücadele tarihimizin onurlu sayfalarında yer almış militan öncülükleriyle hareketimizi büyütmüşlerdir. Anıları, kişiliklerinde, eylemlerinde pratikleşen, mücadele yaşamları her an için yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir. O gün olduğu gibi, bu gün açısından da PKK olarak ulusal birliğin Kürt halkının tek kurtuluş ve güç kaynağı olduğuna inanıyoruz ve bunun için sürekli bir mücadelenin sahibiyiz. Bu yaklaşımlarımız ulusal kadın konferansı, gençlik konferansı gibi pratiklerde de çok net bir biçimde sergilenmiştir. Ama bu yaklaşımlarımıza karşı olumlu bir karşılık almaktan çok genelde dış güçlerin etkisi altına giren diğer Kürt örgütlerin yaklaşımları hep ertelemeci olmuştur. Yine tarihten beri Kürt’ü Kürt’e kırdırtma politikalarının sahibi olan emperyal güçler birçok kez bu politikayı izleyerek dışarıdan seyirci olmayı sevmiş ve bu oyunu defalarca oynamıştır. PKK olarak bu emperyalist güçlere karşı tavrımız net olmuş ve diğer Kürt örgütlerini de böylesi bir tavır takınmaya hep davet etmişizdir. Yine sömürgeci Türk devleti maalesef 1997 yılında KDP’yi bize karşı kışkırtmış ve Hewler’de bize ait olan hastanedeki hasta ve yaralı arkadaşlarımıza karşı 16 Mayısta bir katliam girişiminde bulunulmuş ve elliye yakın yoldaşımız katledilmiştir. Böylesine geri dönüşü ve telafisi zor olan, egemen güçleri sevindiren biz Kürt hareketleri ve Kürt halkı açısından ise kapanması zor bir iz bıraktırmıştır. Fakat bütün bunlara rağmen Özgürlük Hareketi olarak ulusal birlikten vazgeçilmemiş tam tersine bunun daha fazla güçlenmesi gerektiğine inanarak, Kürt ve Kürdistan’ın özgürlüğü için her gün yeni bir perspektifle özgürlük mücadelemize devam edilmiştir.

Mayıs ayının kahramanlığına ve görkemliliğine bir görkem de aydınlığı kendi bedenlerini yakarak gösteren dört can, dört yürek, dört Kürdistan evladır. Mazlum Doğan yoldaşın üç kibrit çöpüyle “Yaşamak direnmektir” şiarını ilke belleyip, el ele tutuşarak bedenlerini ateşe veren dörtler; Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin, Eşref Anyık mücadele ruhumuzun birer idolü olmuştur. Dörtlerin gecesi kitabı, özgürlük arayışı olan herkesin, devrimciliğe adım atmak isteyen insanın ilk okuduğu kitap olmuştur.  Ve diller lal olmuş, gözler Dicle nehri gibi akmış, yürekler özgürlüğe âşık olmuştur. Dehakın zulmüne taş çıkaran, insan iradesi ve onurunu yerle bir eden ve halen birçok insanın kemiklerinin saklı olduğu Amed zindanlarında PKK’li tutsakların sergilediği direniş, 12 Eylül faşist darbesini parçalamıştır. Zindan direnişi, PKK militanının kendi bedeniyle sergilediği direnişle zulmün alt etmesinin adıdır.

Diyarbakır zindan geleneği kültürleşmiş ve günümüze kadar gelmiştir.Bu günde zindanda bulunan binlerce PKK’li ve PAJK’lı yoldaşımız Mazlumların, Ferhatların ardılları olmayı başarmış, direnişleriyle Önder APO’yu muhatap kıldırtmayı başarmışlardır. Onun için zindan gerçekliği PKK ve Kürt halk gerçekliğinde çok tarihi direnişlere vesile olmuştur.

Mayıs ayında adından çokça bahsettirmeyi başarmış Kürt kadınlarının da tarihsel direnişleri vardır. Leyla Qasım’la başlayıp, sanatçı ve komutan Mizgin yoldaşla devam edip, Şirin Elemhuyi arkadaşın dört arkadaşıyla birlikte idamına kadar giden direnişleri özgürlük duruşu anlamında tarihin tekerrürü olmuştur. Güney Kürdistan tarihinin acı yanı Kürt halkının defalarca başkaldırışının her seferinde gerici BAAS rejimi tarafından kimyasal silahlarla bastırılmış olmasıdır. Bu acı gerçeklik günümüzde her yıl Enfal yerlerinde toplu mezarlardan cenazelerin çıkarılmasıyla, acıların yeniden ama yeniden tazelenmesiyle anılır. Kürt kadınının Bese’lerden önce isimsiz binlerce kahramanla başlayan Semalarla, Çiçeklerle, Arjinlerle devam eden direniş geleneği çok canlıdır ve giderek daha da gelişiyor. Bu canlı tarihi anarken Leyla Qasım gibi kahraman bir Kürt kadının gerici BAAS rejimi karşısındaki cesaretli duruşunu anlatmadan ya da anlamadan geçmek mümkün olmayacaktır. Leyla bir Kürt kızı olarak ülkesinde Kürtlük adına verilen mücadelelere tanık olmuş, katliamları ensesinde hep hissetmiştir. Okuduğu üniversitede bir grup arkadaşıyla halkının çektiği acıları kabullenmeyerek, gençlik örgütlenmesi içerisine girer. 1974 yılında 4 arkadaşıyla birlikte yakalanır. Leyla genç olmasına rağmen oldukça cesur ve etrafına güç veren bir öncü duruşun sahibidir. Leyla Qasım Kürt kadınının cesaret örneğidir.  Cesareti celladını dahi utandırır. Leyla Qasım asla pişman olmaz ve “Tek pişman olduğum husus ve halkımdan beni affetmesini isteyeceğim şey yeterince hizmet edemeden yakalanmam olacaktır” der. Canından parça parça etler koparılmasına rağmen yoldaşları ile birlikte direnişlerinden taviz vermemişlerdir. 12 Mayıs gecesini 13 Mayıs’a bağlayan gecenin karanlığında idam sehpasına götürülmüşlerdir. İdam sehpasına giden Leyla Qasım“BijîKûrd û Kûrdistan” diyerek adını tarihe kahraman Leyla, asi Kürt kızı olarak yazdırmıştır. Leyla Qasım’ın şahadetinden 36 yıl sonra İran’da yine Mayıs ayında bir Kürt kızı ve dört arkadaşı darağacına götürüldü. Şirin Elemhuyi de halkının özgürlüğü ve İran’da yoğun baskı altında olan kadınlara bir umut ışığı olabilmek için PJAK örgütüne katılmış ve bir kaç yıl içerisinde fedai tarzda eylem yapmak için İran’a gitmiştir. Yaptığı eylem oldukça başarılı olmuş fakat eylem sonrası yakalanarak İran İslam Cumhuriyetinin eline geçmiştir. Her türlü işkence karşısında dirayetli ve direnişçi ruhunu kaybetmeyen Şirin Elemhuyi yoldaş, artık düşmanını bıktırmış ve düşman Şirin arkadaş karşısındaki zayıflığını, onu idam ederek örtbas etmeye çalışmıştır. Şirin yoldaş, dört arkadaşıyla birlikte darağacına ‘Ey raqîp’ marşını okuyarak ilerlerken, arkasında büyük bir özgürlük mirası bırakmanın rahatlığı ve huzuruyla şehitler kervanına katılmışlardır. İşte ölüme böyle güçlü yol almanın tek ifadesi özgürlük aşkı ve tutkusudur. Ölümün üzerine özgür topluma yaptıkları katkının bilinciyle ve huzuruyla yürümüşlerdir. Bu tutku PKK militanlarında gerçek yaşamın adıdır.

Kendi kültürüne ve diline düşkün Mizgin yoldaş genç yaşına rağmen duygu ve düşüncesini söylediği parçalarda hissetmiş ve hissettirmiştir. PKK’liğin aynı zamanda zenginlik olduğunu kendi kişiliğinde oturtmuş ve bunun sembolü olmuştur. Mizgin yoldaş hem bir sanatçı ama aynı zamanda güçlü bir halk öncüsü olmuş ve partiye katıldıktan sonra da çok çabuk ülkesinin özgürlük kokan dağlarında öncü bir komutan olabilmiştir. Çok erken bir zaman dilimi içerisinde mütevazi ve girişken karakteriyle yoldaşlarının gönlünde taht kurmuş, halkın dilinden düşmeyen sanatçı ve komutan Mizgin olmuştur. O ardıllarına PKK’nin güçlü bir sanat ve zengin bir kültür olduğunu yaşamıyla ispatlamıştır.

 

Yukarıda da değindiğimiz gibi PKK bir şehitler partisidir. Mayıs ayının gerçekliğinde olduğu gibi neredeyse yılın 365 günü, şehitlerin yaratmış olduğu destansı an ve yaşam gerçeklikleriyle doludur.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk