• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Kadının Haykırışı Her Şart Altında Bir Özgürlük İsyanıdır

26 April 2014
in DEĞERLENDİRME
A A
Share on FacebookShare on Twitter

JiyanXerzî

Yaşadığımız yeni bir hayattır, oluşturduğumuz yeni bir kadın kişiliğidir ve hiçbir şey ne bir hayal ne de bir hülyadır. Hakikatin kalbindeyiz ve hayat bize her gün hakikatin bilgisini fısıldamaktadır. Örgütlenme, eylem ve dönüşümler fısıldamanın haykırışı ve çığlığıdır. Kadının haykırışı her şart altında bir özgürlük isyanıdır. Biz özgürlük isyancıları artık kendi hayatımızı kuruyoruz, çünkü kaderimizi biz belirliyoruz.

Hiç mi sorun yok? Tabii ki de var, hem de devasa ama kendi yolumuzu bulduk ve ‘DOĞRU YOLDAYIZ’.

Aynılaşma ve teklik doğanın kabul etmeyip reddettiği bozulma biçimlerinin ilkleridir ve doğa bu konuda çok nettir. Kuralının ilkini aynılaşmayı kabullenmeme üzerine kurmuştur. Lakin aynılaşma-benzeşme-teklik doğanın inkârıdır, ölümüdür. Doğa yaşamdır, yaşam doğadır ve yaşam farklı olanın birliği, ilgisi ve çekim diyalektiği demektir. Farklısı oluşmayan veya farklı olanı ile ilişkisi kurulmayan her doğa ve toplumsal doğa olayı yozlaşma ve sapmayı ifade eder. Karanlık ve aydınlık, soğuk ve sıcak, dişil ve eril vb. ikilemler sürekli birbirini üretme ve var etme ikilemleridir. İkilemlerden birinin inkârı varoluşun donması ve ölümcül duraksamasıdır.

Bahar, Mart ayı, ya da Kürtçenin en güzel kelimelerinden biri ‘MehaAdaré’ ikilemlerin, yani farklı olanın farklısı olan ile kurduğu birliğin, yeniden doğuşunu muhteşem güzellikte gerçekleştirdiği zamanı ifade eder. Her farklı olanın birlik içinde kendi varoluşunu yaşama özgürlüğü ve bu özgürlüğü diğerinin yaşama süresini kendisinin varoluşunun gereği bilmesi, hayatın diriliş özelliğidir.Toplumlar ilk bilgilerini bu ikilemlere dayalı diyalektiğin yaşamın ta kendisi olduğunu sezerek edinmiş ve inanışlarını bu anlamlara göre inşa etmişlerdir. Yeniden diriliş ritüelleri, yaşamın doğurganlığının kutlanması ve tanrısallığının ifadeleri olarak tüm toplumlarda esastır ve ilk inanç, ilk bilim, ilk sanat, ilk kültürel üretim modellerinin düşünüşüdür.

Halklar bu yeniden diriliş sürecinin inançlarını, bilimini direkt yaşamlarının anlamı kılmış ve sorunlarını bu anlamlar ile yorumlamışlardır. ‘Karanlık’ var ise ‘Aydınlık’ olduğu için, ‘Kötülük’ var ise ‘İyilik’ esasta olduğu için, ‘Ölüm’ var ise ‘Yaşam’ yeniden geleceği içindir. Özgürlük problemlerini çözme mantığında bu yeniden doğuş ilkesi vardır. Köleliğe karşı özgürce yeniden diriliş ve direniş felsefesi Kürt halkının yaşam bilimi olmuştur. NEWROZ karanlığa, kötülüğe, köleliğe, inkâra ve ölüme karşı Kürt halkının baharın yeniden uyanış zamanında, isyan ateşinin bilimi ile ayaklanmasıdır. Tohumun kabuğundan fışkırması, filizin ısıya yükselişi, çiçeğin ışığa açılması, güneşin dönüşü nasıl olmakta ise Newroz’da Kürt halkının, kadınların isyana, yeniden doğuşa geçmesi aynı şeydir.

Kürt kadınlarının ilk ideolojik bilinci olan tanrıça inancı Newrozu, yani yeniden doğuş felsefesini oluşturmuştur. Kadın bedeninde doğanın döngüsünün takvimlendiği, yorumlandığı bilinç tanrıça bilincidir. Mart ayı bu anlamı ile kadın bedenindeki döngünün toprağın döngüsü ile ilişkisinin kurulduğu, anlamlandığı, döngüselliğin kutlandığı ve yeni bir yeniden doğuşun tohumlarının atıldığı süreçtir. Kürt kadınlarının 8 Mart kadınlar gününe bir Newroz felsefesi ile yaklaşması, bir direniş sürecine dönüştürmesi ve bir kadın uyanışı olarak ayaklanma haline çevirmesi, kadın özgürlük tarihi akışında olağanüstü bir durumu ifade etmektedir. Kendi orjini ile kadın tarihini gerçekleştirmedir. Her Mart ayı Kürdistan’da, kadın aydınlanmasının felsefik anlamının siyasi karakterini belirginleştirdiği ve açımladığı bir zaman dilimidir. Kültürel toplumsal tarihin oluşturucu öznelerinden olan kadını sömürgeci tarihin ilk sömürge ulusu düzeyine düşüren egemen erkek paradigması artık yıkılmaktadır. Farklılığa dayalı birliği, doğal ikilemleri egemen erkek iktidarı için mülkleştirmeye, tekliğe, inkâra ve asimilasyona uğratan, çatışmacı ve ret yöntemler ile düşmanlaştırıcı, ötekileştirici, yabancılaştırıcı, parçalayıcı hale getiren erkek zihniyeti sahiden kendi tarihinin sonundadır. Kürdistan’da Kürt kadın hareketinin farklılıkların birliğine dayalı yaşamı ve ikilemleri özgürlüğün varoluş özü olarak inşa etmesi, paradigmasal bir kuruluşu ifade etmektedir. Her farklı olanın özgürlük hukuku ile varolması, kendini yönetme-kendi kaderini belirleme hakkına sahip olmasına dayalı, oluşan yeni yaşam inşası özerk ve demokratik birlik formundadır. Burada ne hiçbir cins, ulus ve sınıfın mülk olma ne de mülk edilme durumu vardır. Yani sömürgecilik değil, özgürlük varolmaktadır. İlk sömürge ulus olan kadının farklılıkların özgür birliğini kendi cins özgürlük bilinci ile geliştirmesi tüm sömürgecilik biçimlerine müdahaledir. Sömürgecilik zihniyeti ideolojisini, kadın ve halklar karşısında akıl, cins, zekâ olarak üstün yaratımları temsil eden cins ve sınıf olduğuna inandırarak örmüştür. Bu ideoloji uygar erkek ve uygar sömürgecinin kadını ve halkları mülkleştirme-yönetme iktidarlaşma felsefesidir.

Kadın köleliğin her biçimine savaş açmıştır

Bu anlamda Kadın Özgürlük mücadelesi ve tüm siyasi özelliği esasta büyük felsefik mücadele süreçlerine dayanır. Kölelik ve özgürlük felsefesi Kürdistan’da, Kürt kadınlarının şahsında büyük bir mücadele içindedir. Önderlik paradigmasal oluşumu “Kadın özgürlüğünü geliştirmeyen devrim, devrim değildir” ilkesi ile açıklamaktadır. Kürdistan’da özgürlük mücadelesi ile erkeğin ve devletin olmaktan kendini kurtaran kadın, köleliğin her biçimine savaş açmıştır. Erkek egemen sistemin başta ekonomi ve politika olmak üzere, toplumsal bütün alanlardan kopardığı kadın, kendini yeniden yaratmıştır. Kendi olma ve kendi kalma mücadelesinde epey yol almıştır. Meşru savunma başta olmak üzere, siyasal ve toplumsal alanda ahlaki ve politik bir kimlik kazanmıştır. Bu kimlik etrafında öz güç, irade ve özyönetiminden uzaklaşan toplum yeniden örgütlenmiştir. Kadın özgürleştikçe, özgürlük toplumsal bir kimliğe dönüşmektedir. Bu kimlikleşme Kürt toplumunda devrimsel gelişmeler yarattı. Yediden yetmişe özgürlük ve toplumsallık etrafında tüm toplumsal kesimler kendini tanımlama, tarihi ve toplumsal gerçeğiyle buluşarak örgütleme sürecini geliştirdi. Kadın kazandıkça toplum kazandı. Dağda, zindanda, kırda, sokakta direnen ve yaşamı özgürleştiren kadın ve toplum kimliği açığa çıktı.

2014 8 Mart kutlamalarını bu bağlamda ele aldığımızda egemen erkek iktidarının farklı olanı yok eden, ikilemi düşmanlaştıran tekçiliğine ve iktidar olanakları ile aynılaştıran-yozlaştıran inkârcılığına karşı Newroz uyanışı ile kadınlar felsefe ve siyaset ikilisini başararak inşa etmektedir. ‘Özgür Kadın İle Demokratik Ulusa’ kampanya şiarı ile startı verilen 8 Mart eylemleri on binlerce kadının katılımı ile gerçekleşmiştir. Egemen erkek paradigmasının cinsi, ulusu ve sınıfı tekleştiren ulus devlet soykırımına karşı kadının, halkların, kültürlerin ve tüm sosyal grupların rengini, kişiliğini ve yaşamının çoğulculuğunu, farklılığını ortaya koyan kampanya ve 8 Mart eylemleri demokratik siyasetin devrimsel temelde hayata geçişini ifade etmektedir. Faşizme karşı ÖZGÜRLÜK gerçek manada yaşanmaktadır. Çünkü faşizm önce kadın erkek ilişkisinde inşa edilmiş, daha sonra ulus ve devlet karakteri kılınmıştır. Kadının kültürel tarihi, farklı olanların ahlaki ilkeye dayanarak demokratik birlikler temelinde toplumsal kuruluşu sürekli sağlamaya dayanır. Politik katılımcılık ile yaşamı sürekli düzenleme özgür kadın ve özgür toplum zamanının bilgisidir. İşte Kürdistan’da Kürt kadınlarının mücadelesinde yeniden doğmakta olan tüm farklı olanların kimliğini ve yaşamını yeniden tanımlama, belirleme ve ortak formlar ile özgürleştirmektir. Kadınlar bu baharı, geçmiş ve geleceğin anda özgürce evrenin ve doğanın dilinden özgürlüğe tomurcuklanmış yüreklerin renga renk çiçeklenmesi ruhuyla karşıladı.  

Tüm kültürleri, inançları, kimlikleri ve yaşamları kadın özgürlüğü ilkesine dayanarak, demokratik bir ulus kuruluşunun öznel varlıkları olarak demokratik sisteme kavuşturmak, sömürgeciliği aşmaktır. Yükselttiğimiz mücadele siyasi olarak demokratik ulus kuruluşunu başararak, sömürgeci sistemi işlevsiz kılmak, aşmaktır.

Eşbaşkanlık devrimci değişimdir

2014 30 Mart yerel seçimlerini bu paradigma ile kadınlar karşılamıştır. 8 Mart eylemleri bu anlamda ikili bir karakter ile süreci şekillendirmiştir. Birincisi, ‘Özgür Kadın ile Demokratik Ulusa’ kampanyası ile tekleştirici ulus devlet faşizmine karşı demokratik ulusun farklılıklarının özgür birliğini siyasi mücadele konusu yapmıştır. İkincisi, egemen erkek karakterli tekçi siyasete Önderliğin müdahalesi ile seçimleri eş başkanlık sistemi karşılamıştır. Erkek tekelciliğine karşı kadının farklılığını özgürlük ilkesi ile toplumsal doğaya uygun ortaya çıkarmasıdır.

Eş başkanlık sistemi demokratik siyaset alanında anlam olarak devrimci değişimi ifade etmektedir. Kadının erkek karşısında içinde bulunduğu eşitsiz şartların getirdiği dezavantajlı duruma karşı, uzun yıllardır uyguladığımız kota sistemi önemli değişimlere yol açmış, ancak gelinen düzeyi karşılamaya yetmemekteydi. Hem kadınların yakaladığı gelişim düzeyi hem de kadının demokratik siyasette açığa çıkardığı dönüştürme yeteneği ve kadın özgürlüğünün geldiği nokta, erkek iktidarcı anlayış tarafından bir sınıra çekilmek istenmesi, kotanın aşılma ihtiyacını ortaya koymuştu. Kadın özgürlüğü açısından dünyada bir ilki ve inanılmazı ifade eden eş başkanlık sistemi, dünya tarihi açısından çağın kadın aydınlanmasının, devriminin ve toplumsal değişiminin önemli olaylarından biridir. “Bütün bunlar ütopik bir iddia mı, yoksa bir rüya mı?” diye soranlar olabilir. Ne ütopyadan ne özgürlük rüyasından kopuktur. Ütopya ve rüyayı özgürlük mücadelesine dönüştüren, bu mücadele içinde kimlik ve kişilik kazanan kadın ve toplum gerçeğinin kurumsal kimlik kazanmasıdır. Belki bundan kırk elli yıl önce hayal edilemeyecek bir özgürleşme, toplumsallaşma ve demokratikleşme düzeyinin ulaştığı örgütlenme aşamasıdır. Kadın ve erkeğin eşit temsiliyetine dayanan bir sistemi öngörmek ve uygulamaya geçirmek, her bir adımı nefes nefese, en değerli evlatlarını bugünün yaratılması için iyilik, güzellik ve doğruluk yolunda ölümsüzleştiren efsanevi bir mücadelenin ürünüdür. Bu mücadelenin her aşamasını ‘anda oluşmak ve özgürleşmek’ olarak tanımlayan, erkek egemen sistemi kendinde sorgulayarak ‘erkeği öldürmekle’ devlet ve iktidarın kirli tarihini deşifre eden ve kendini yeniden yaratmayı başaran bir Önderlik gerçeğiyle mümkün olmuştur. Eş başkanlık, demokratik toplumsal örgütlenmenin her alanı ve aşamasında esas alınması ve geliştirilmesi gereken bir sistemdir. Bütün kurumsal örgütlenmelerde demokratik özgürlükçü toplumu geliştirmenin güvencesi olarak ele alınmalıdır.

Yerel yönetimde eş başkanlık kadın ve erkeğin seçilme sisteminde tam bir eşitliktir. Seçilme, yani siyasi temsiliyet alanındaki bu eşitlik, kadın özgürlüğünde dev bir adımdır. 2014 yerel seçimleri bu anlamı ile bir kadın devrimi temelinde Kürdistan’da karşılanmış, ataerkillik, toplumsal cinsiyetçilik, erkek iktidarı önemli oranda bu konuda aşılmıştır. Kadın devrimi dememizin nedeni, siyasetin tekçi, cinsiyetçi erkek faşizmine karşılık, kadın ve erkek farklılığının özgür demokratik birliğinin kuruluşu sağlanmıştır. Çünkü eş başkanlık modeli belediyecilikte veya genel siyasette erkek sisteminde, erkek egemen ideolojide aynı haklara sahip olmak değildir. Kadın kurtuluş paradigmasına uygun biçimde iktidarcılığı, devleti ve egemen erkeği sönümlemeyi amaçlamaktadır ve toplumsal özgürlük, eşitlik ve adalet sağlayıcı rol üstlenmektedir.

Belediye seçimlerinde eş başkanlık sistemi aynı zamanda demokratik ulus inşasının kadın boyutu olmuştur. Mardin eş başkanın Süryani kimliği, başta Erciş olmak üzere inancı nedeni ile kamusal yaşamdan atılan örtülü kadınların çok sayıda olması, farklı etnik kimliklerden kadınların seçimine önem verilmiş olması, genç kadın temsiliyetinin büyük oranda olması, kadın hareketinin demokratik ulus inşasını, kadın ulusunun demokratik inşasını başarılı kıldıkça geliştirebileceğini göstermiştir.

Kaderimizi biz belirliyoruz

Önderlik Kürdistan’da Kürtlerin çoğunluğunu kazanma ve tek’in çoğunluğunun sistemini kurmuyor. Önderlik tüm farklı olanların birliği olan Kürdistan Demokratik Ulusunu kuruyor. Kadın, halklar, emek hareketleri, inanç grupları, gençlik ve kültür hareketleri, demokratik yapılanmalar vb. tüm demokratik modernite öznelerinin özgür yaşamıdır bu. Bu çağın NEWROZ ve 8 Mart’ı budur. Ezilenlerin isyanlarını alternatif tarih, zihniyet ve sistem oluşumlarını sağlayarak başarması ve hegemonik sistemi bu temelde aşması bu zamanın devrimciliğidir. Kadın özgürlük mücadelesi bu devrimciliğin temel ilkesi olarak siyasi değişimlere damgasını vurmaktadır.

AKP devletinin bu anlamda, Kürdistan’da BDP’nin başarı ile çıktığı 2014 yerel yönetim seçimlerinin sonuçlarına darbeci ve gaspçı temelde müdahalede bulunmasını sadece çoğunluk sağlamamıza müdahale olarak bakmamamız lazım. Ceylanpınar belediyesine bir askeri darbe biçiminde el konulması, halkların kardeşliğini bozma ve düşmanlaştırma amaçlıdır. El Nusra çeteleri ile Kürt, Arap ve Türk düşmanlığını amaçlayan AKP devleti, belediyeyi bu düşmanlaştırma merkezi kılmak istemektedir. Ağrı üzerinde oynanan oyunun amacı halklar ile geniş sınır olan bu ili mutlaka sömürge hukuku için elde tutmaktır. Norşin inanç merkezi rolünü oynamaktadır ve egemenler için bu merkezi kaybetmek dinsel sömürü olanaklarından mahrum kalmaktır. Demek ki hazmedilmeyen sadece Kürt halkının Kürdistan’da çoğunluğu sağlaması değil, demokratik ulus paradigmasının yakaladığı başarıdır.

AKP devletinin seçim sonuçlarına saldırısı bu anlamda kadına dayalı alternatif sistem saldırısı olmakta ve direkt kadın değerlerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Kadının 8 Mart ayaklanması ve yeniden uyanışı olan Newroz ruhu bu süreçten başarılı çıkmıştır ve bu başarıya düşmanlık bir karşı devrim atağı olarak devreye girmiştir. Kadın özgürlük mücadelemiz bu anlamda, felsefik, kültürel, siyasal ve sosyal aydınlanmasını, sistem inşasını derinleştirdiği oranda karşı devrimci saldırıları boşa çıkarabilir.

Yaşadığımız yeni bir hayattır, oluşturduğumuz yeni bir kadın kişiliğidir ve hiçbir şey ne bir hayal ne de bir hülyadır. Hakikatin kalbindeyiz ve hayat bize her gün hakikatin bilgisini fısıldamaktadır. Örgütlenme, eylem ve dönüşümler fısıldamanın haykırışı ve çığlığıdır. Kadının haykırışı her şart altında bir özgürlük isyanıdır. Biz özgürlük isyancıları artık kendi hayatımızı kuruyoruz, çünkü kaderimizi biz belirliyoruz. Hiç mi sorun yok? Tabii ki de var, hem de devasa ama kendi yolumuzu bulduk ve ‘DOĞRU YOLDAYIZ’

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk