Gulan Botan
“ Rojava’da uygulanan Demokratik Özerkliktir. Her şeyden önce şunu söylemek lazım ki demokratik özerklik sistemi bir devlet sistemi değildir. Üç Kanton da devlet değildir. Devletten iktidarı ele geçirme amacıyla oluşturulmadı. Suriye sınırlarında halkın devlet olsun veya olmasın kendi kendini yönetme mekanizmasını geliştirmesi durumudur” diyen
PartiyaAzadiyaJinenKurdistan (PAJK) koordinasyon üyesi Tekoşin Ozan, Rojava’da 3 Kanton biçiminde örgütlenen demokratik özerklik çalışmalarını değerlendirdi. Ozan değerlendirmelerinin devamında, bu sistemin tüm Ortadoğu’ya ilaç gibi geleceğini de ifade ederek, bu sistem içerisinde tüm etnik grupların, dinlerin, inançların temsilini bulduğu ve kendisini özgürce ifade etme ve yönetme hakkına sahip olduğunu ortaya koydu.
Kadının bu sistem içerisindeki öncülüğüne de dikkat çeken Ozan devamla şunları söyledi; “Kanton başkanlarından Afrin kantonunun başkanı kadın. Diğer kantonların yardımcılarını belirlemede de kadın temsiliyetine dikkat edilmiş. Tabii ki yeterli değil. Giderek bu yetersizliği gidermek gerekecektir. Önemli olan kadının kendini yönetme mekanizmasına daha çok katılmasıdır. Bu konuda beli bir duyarlılık da var. Toplumun çelişkileri karşısında, özellikle toplumsal cinsiyetçiliğin aşılması konusunda da kanton rol sahibidir. Özgür bir yaşam için özgür kadını geliştirmek için yine özgür ilişkiler temelinde bu alanlarda yaşayabilmek için kendini rol sahibi olarak göstermiştir.”
Rojava’da Kürt halkı, Arap, Asuri, Türkmen, Çerkez ve diğer etnik halklarla birlikte demokratik sistem çalışmalarını Kantonların ilanıyla birlikte somutlaştırdı. Tam olarak Kanton nedir, nasıl bir sistemdir? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
İsviçre Kantonlarından Farklıdır
Kanton Avrupa’da devlet modellerine göre geliştirilmiştir. Bu model İsviçre’de uygulanan bir modeldir. Bu, devletin kendisini bir konfederasyon gibi örgütlemesidir. Bu konfederasyonlar içinde değişik etnikten halklar var. Alman, Fransız, İtalyan ve Romen halk kesimleri bu devlet sınırları içerisinde yaşıyor. Bu sistemde ayrı etnik halkların hepsi kendini ayrı bir devlet biçiminde örgütlemiş. Mesela Almanya Kantonu; Almanların yaşadıkları yerlerin önderleri ayrı, parlamentoları ayrı, kendi içlerindeki kanunları ayrıdır.Bunların bir üstü olarak İsviçre kanunları var. Yani esasta devlet içinde küçük devletler demek daha yerinde olacak. Halklarınetnik özgünlüklerine göre örgütlenmiş. Bu Kanton sistemi neden Rojava’da uygulandı?Sözünü ettiğimiz Kanton sistemiyle benzeşen yanları var ama aynı olmayan yanları da var. Rojava’da uygulanan Demokratik Özerkliktir. Her şeyden önce şunu söylemek lazım ki demokratik özerklik sistemi bir devlet sistemi değildir. Üç Kanton da devlet değildir. Devletten iktidarı ele geçirme amacıyla oluşturulmadı. Suriye sınırlarında halkın devlet olsun veya olmasın kendi kendini yönetme mekanizmasını geliştirmesi durumudur. Bu anlamda aslında İsviçre Kantonlarından ilkesel anlamda çok farklıdır. Ama benzeşen yanları da var.Rojava’daKürtlerin yoğun olarak yaşadığı üç ayrı alan var ve bunların arasında coğrafik olarak belli bir mesafe var. Alanlar arasında birçok farklılıklar var. Rojava’ da ağırlıkta Kürtler yaşıyor ama bunun yanında Cizre alanında Asuriler, Araplar, Ermeniler var. Afrin ve Kobane’de de farklı etnik kesimler daha az olmak üzere varlar. Farklı kültürlere, farklı özgünlüklere sahip halk kesimlerinden oluşuyorlar. Onun için bütün Rojava alanına tek bir model uygulamak tek bir kanun sistemi oluşturmak yerinde olmayacaktı. Rojava’da her alanın kendi içindeki özgünlükleri koruyarak kendisini örgütlemesi gerekiyordu. Her alan kendi içinde kendi örgütlülüğünü oluşturmalı, Afrin kendi örgütlülüğünü oluşturmalı, Cizre ve Kobane kendi alanlarında kendi örgütlenmelerine kendileri karar vermeli. Kendi içlerinde halk iradesi esasında yönetilmeyi esas almalı. Böyle bir örgütlemeye en yakın sistem Kanton sistemi ve kanton örgütlenmesi oluyordu. Tabii devlet olarak değil, biçim olarak. Özü Demokratik Özerklik. Demokratik özerklik halkın kendi kendini yönetebilme gücüne kavuşmasını sağlar. Devlet içinde ayrı bir devlet gibi değil özgün ve halkın iradesiyle devletle çatışmadan kendi kendini yürütme sistemidir. Ama model olarak üç alan kendilerini ayrı ayrı ilan eder. Üç alanda ilan edilen Kantonlar içerik olarak daha oturmuş bir sistem değildir. Çünkü hala devam eden bir devrim süreci var. Siyasi, askeri ve kültürel gelişim açısından da böyle. Üç alana da çetelerin saldırıları hala devam ediyor. Bundan dolayı devam eden büyük bir direniş de var. Yani Kanton sistemi daha sabit değildir ve oturmamış bir sistemdir. Ama bir örgütleme modeli olarak da ortaya çıkmıştır. Cizre Kantonunda Asuri, Arap ve Kürt halkı bu kantonda birlikte yer alıyorlar. Her halk varlığı kadar kendi yönetimi ve iradesiyle örgütlemede yerini alıyor. Yine her üç halkın dili resmi dil olarak kabul ediliyor.Resmi dili hem Asurice, hem Arapça hem de Kürtçedir. Herkes kendi diliyle kendi okulunu açabilir, resmi alanlarda kendi dilini geliştirebilir ve dilini kullanabilir. Bu Kantonun demokratikleşmesini de beraberinde getirir. Rojava’da sisteme dahil edilen Kanton örgütleme modeli İsviçre’deki gibi tek halkın yönetimiyle oluşan bir Kanton değildir. Mesela Alman Kantonunda sadece Almanca dil resmi dil olarak kullanılır. Rojava’da her Kantonun içinde yer alan halklara göre birkaç resmi dili var. Her Kantonda hangi halk yaşıyorsa kendi Kantonları içerisinde her boyutlu kendilerini örgütleme ve geliştirme iradesine sahiptirler.
Diğer etnik topluluk ve inanç grupları kendisini bu sistem içerisinde nasıl ifade edecek?
35’ten Fazla Örgüt Yer Alıyor
Şüphesiz. Oluşturulan Kantonlar devletin Kantonlarından çok ciddi bir farklılık arz ediyor. Karşılaştırılamayacak kadar demokratiktirRojava Kantonları. Sadece etnik anlamda değil din konusunda da öyle. Hristiyan inançları olanlar var, Müslümanlar var, Aleviler var yine Ezidiler var tüm kantonlarda bu inançlar kendi inanç kimliklerini özgürce ifade ediyor ve bu kimlikleriyle sisteme dahil oluyorlar. Dışlanan, gölgelenenhiçbir inanç yok. Tüm dinler kendilerini resmiyete kavuşturabiliyorlar. Kantonlarda siyasal açıdan da farklılıkları kapsama yönü geniş. Değişik partiler var. 35’ten fazla örgüt yer alıyor. Yani Siyasi anlamda da tek çizgide bir örgütlülükten söz edilemez. Partiler var farklı görüşler var; sağcılardan solculara, liberallerden sade direnişçi insanlara kadar her kesim var. Tam bir halkların zenginliği. Hangi din, örgütlülük, farklılık varsa bu çatı altında yer alıyor. Halkların özgünlüğü neyse Kantonu da ona göre şekil alıyor. Cizre’de 22 bakanlık ilan edildi. Bunların içerisinde kadınlar da var. Kanton başkanlarından Afrin kantonunun başkanı kadın. Diğer kantonların yardımcılarını belirlemede de kadın temsiliyetine dikkat edilmiş. Tabii ki yeterli değil. Giderek bu yetersizliği gidermek gerekecektir. Önemli olan kadının kendini yönetme mekanizmasına daha çok katılmasıdır. Bu konuda beli bir duyarlılık da var. Toplumun çelişkileri karşısında,özellikle toplumsal cinsiyetçiliğin aşılması konusunda da kanton rol sahibidir. Özgür bir yaşam için özgür kadını geliştirmek için yine özgür ilişkiler temelinde bu alanlarda yaşayabilmek için kendini rol sahibi olarak göstermiştir. Şüphesiz şimdi oluşturulan Kantonlar kendi kendine ortaya çıkmadı. Bu kantonlar Kürt halkının özgürlük mücadelesinin eserlerinden biridir. Rojava halkımız da başından beri ulusal direnişin içerisinde çok aktif olarak yer almış, binlerce şehidi olan bir alandır. Bu emekler Rojava halkımızda çok ciddi bir bilinç düzeyi, ciddi bir uyanış, kendine, gerçekliğine, hakikatine sahip çıkma düzeyi açığa çıkarmıştır. Rojava özgürlük mücadele birikimlerimizin toplandığı alanlardan biridir. Bu nedenle çok gelişti. Bu seviye demokratik gerçekliğini ortaya çıkardı. Yani öyle Suriye’de savaş çıktı birden bire halk direnişe geçti ve bunlar gerçekleşti değil. Altyapısı güçlü oluşmuştu.Rojava halkının direnişi, gelişimi, duruşu ideolojiktir. Bilinçli bir yönelimdir. Rojava halkı Önder Apo’nun takipçileridir. Önder Apo’nun Demokratik Özerklik modelini ilk uygulayan alan olacak kadar bağlıdır. ÖnderApo’nun teorik olarak ortaya koyduğu demokratik özerklik modeli böylece pratikleşmiş ve bölgemizde yaşanan sorunlara en uygun çözüm olduğu kanıtlanmış oldu. Bu çok önemlidir. Ortadoğu gibi bir bölgede, bunca kaosun içinde ilaç gibidir.
Kanton demokratik özerklik içinde nasıl yer alacak?
Asıl Olan Demokratik Özerklik
Koşullara göre sistemler oluşuyor. Yaşamın hakikatine göre sistemler oluşturuluyor. Şimdi Rojava’da oluşturulan kantonda asıl olan demokratik özerkliktir ve halkın kendi iradesiyle kendi kendini örgütlemesidir. Halkın iradesini ortaya çıkarmadır. Ama Rojava’da şimdi kanton olarak isimlendirildi ilerde değişik bir biçimde de uygulanabilir. Ne kadar gelişme yaşanırsa o kadar değişimlerin olması doğaldır. Şimdi oluşturulan şekliyle kantonlar demokratik özerklikte nasıl yer alacak? Rojava’daüç ayrı alan olduğu için üç kanton olarak örgütlendi. Biz dışarıdan bakınca Rojava direnişini yekpare gibi görüyoruz ama aralarında mesafeler olan üç alan var. Direniş üç ayrı merkezde yürütülüyor. Rojava’da bir direniş var ama aslında bu üç ayrı alanda yürütülüyor. Baştan sona kadar tek bir çizgi halinde yürümüyor. Yarın Suriye sistemi değişirse mesela Esad giderse farklı bir devlet sistemi oluşturulursa, bu alanların devletle ilişkileri de beli bir düzeyde ayrı ayrı olacaktır. Ama bunlar devletle ilişki içinde olsalar da bu üç kantonun kendi arasında da ilişkileri olacaktır. Halk Cizre’de Kobane’de ve Afrin’de aynı demokratik anlayış üzerinden örgütlendi. Her üç kantonun temel amaçlarında; halklarla savaşmamak, sorunları barış temelinde çözmeyi esas almak, yine her alanda halkın kendini örgütleme hakkına sahip olması,dıştan gelen saldırılara karşı öz gücüne dayalı direniş sergileme gibi ilkeler var. Belki Suriye’de daha farklı bağımsız yerler de olabilir. Suriye’nin başka alanlarında da farklı kültürel yapılanmalar var. Bunlar da farklı örgütlenebilirler. Ancak Demokratik özerkliğin kantonları olarak örgütlenmesi farklı bir şey tabii.
Demokratik özerklik Ortadoğu’da ilk defa uygulanıyor. Bu sistem toplumda ne gibi değişiklikleri beraberinde getirecek?
Ortadoğu Halkları İçin Emsaldir
Demokratik örgütleme modeli bölgemizde çok şey değiştirecek. Şimdi Ortadoğu’ya baktığımız zaman her yerde kadına karşı şiddet, insanlara karşı şiddet, her yerde devletin toplum üzerindeki şiddeti, devletin muazzam despot yaklaşımları Ortadoğu’nun hemen her yerinde var. Öyle bir devlet yönetim biçimi var ki her şeyi tek elde topluyor. Ortadoğu’da genel olarak böyle. Demokrasiye açık olan devlet aslında yoktur. Batı ülkelerindeki Kapitalist devletler kendi çıkarlarına göre biçim vermişler. Demokrasiye açık kapı bırakan devletler olmuştur ama bu onların demokratik olduğu anlamına gelmez. Zaten devletin demokratik olması imkansız. Gerçekliği buna açık değil. Devletin hakikati buna müsait değildir. Ama tekelci güçlerini biraz geride tutan yanları olabilir. Demokratik güçler biraz daha direnebilir ve devleti biraz geriye itebilirler. Ortadoğu’da bu hakikat yoktur, böyle bir gerçeklik yok. Ortadoğu karanlıklar, yakıcı bir savaş, katliam tabloları, baskı, şiddet durumunun cinnet halini yaşıyor gibidir. Bu tabloda Rojava’da gelişen demokratik özerlik sistemi bir mucize gibidir.Devletsiz, hükümdarsız, halkların birliğini esas alan barışçıl ve direnişçidir. Kendini, ekonomik, sosyal, siyasi, ahlaki, savunma her alanda kendi kendisini yönetmesidir. Bu gerçekten yeni bir bakış, yeni bir pratik, yeni bir varolmadurumudur. Bu gelişmeler, Ortadoğu’da mevcut gerçekliklerin çok sorgulanmasına yol açar. Mesela devletin çok zorba, baskıcı oluşu, her şeyin çok küçük bir zümrenin elinde toplanıyor olması, yani her konuda tekelci oluşu sanki toplum başka türlü yönetilemezmiş gibi bir zihniyetin hakim kılınması sorgulanacaktır. Demek ki farklı bir şekilde de olur, demek ki halk kendi kendini yönetebilir, örgütleyebilir denilecektir, deniliyor artık. Toplum demokrasinin uygulanabilir bir hakikat olduğunu görecektir. Ortadoğu’nun tüm güçlerinin içinde olduğu Suriye iç savaşında bu gelişmeler sağlanabiliyorsa her yerde olur inancını geliştirecektir. En zor yerde ateşin ortasında gelişti Rojava devrimi. Halk hem kendini koruyabildiğini hem de demokratik sistemini inşa edebildiğini gösterdi. Rojava devrimi Ortadoğu halkı için emsal oluşturuyor. Bu, pratik örnek alınacak bir örgütlenme tarzını ortaya çıkarmıştır. Umut yaratmıştır.Şimdi Suriye’de muhalefet adına hareket eden ama aslında radikal İslami çeteler olarak yıkımdan başka bir şey yaratmayan güçler var. Alternatif olarak ne vaad ediyorlar? Aslında mevcut pratiklerinden belli. Korkunç karanlık, kadın karşıtı insanlık düşmanı ve bitmeyen bir savaşı dayatıyorlar. Nitekim bir toplantıda bu çetelerin komutanlarından biri bunu itiraf etmiş;“bu savaşta sadece Kürtlerin yaşadığı alanlarda toplumsal yaşam sürdürülebildi. Biz yıktık, Kürtler inşa ediyor.” Çeteler bile savaşın ortasında bu gerçeği görüp kabul ettiler. Şehirler yıkıldı, ruhsal yıkım çok büyük, siyasi çöküş zaten açık. Yani her anlamda bir yıkım yaşanıyor. Kadın katliamları var, insan ahlakına ve vicdanına sığmayan katliamlar var. Ama Kürtlerin örgütlü olduğu alanlarda bunlar yapılamıyor. Yani çeteler bile rejim bile etraftaki güçler bile bunu görebiliyorlar. Şüphesiz aynı güçler halklar, basın, bu gerçekleri görmesin, bilmesinler diye çok çabalıyorlar. Ortadoğu’da böyle bir mucizenin oluşması bölge basınına hemen hemen hiç yansımıyor yada çarpıtılarak yansıtılmaya çalışılıyor. Hiçbir devlet kendi bünyesinde böyle bir demokratik duyarlılığın gelişmesine fırsat vermek istemiyor. Mevcut bölge devletleri Rojava’daki demokratik özerklik gelişmelerinden korkuyorlar.
Ortadoğu’daki mevcut devlet yapılanmalarının demokratik özerkliğin gelişiminden korktuklarını ifade ettiniz. Neden böyle bir korku? Yine neden demokratik özerkliği kendileri açısından bir tehdit olarak görüyorlar?
Gelişmeler Halk Direnişine Yol Açacak
Çünkü kendi iktidarları için bir tehdit olarak görüyorlar. Kendi devlet gerçekliklerine, oluşumlarına karşı bir tehdit olarak görüyorlar. Düşünün ki eğer bu sistem diğer alanlara da yansırsa bundan sonra tek kişinin hükmü geçerli olmayacak. Halk iradesi esas olacak.Yani çok şey değişir. Kantonda bakanlıklar ve başkanlar var. Ama sistem bunlardan ibaret değil. Her şehirde, her köyde, her mahallede halk meclisleri var, halk komünleri var. Halkın toplanıp karar aldığı mekanizmalar var. Buradan ulaşılan sonuçlar Kanton yönetimlerinin esas alması gereken sonuçlar. Kararlar halkın içinden geliyor, oluşturulan meclislerden geliyor. Her karar; savaş kararı, barış kararı toplumsal sorunların çözüm yolları, ekonomik sorunların çözümü bu meclislerde ortaya çıkıyor. Tabii devlet bu gelişmelerden korkuyor. Böyle demokratik bir şey oluşturulursa halk bu konuda uyanırsa mesela Araplar arasında böyle bir uyanış yaşanırsa diye korkuyorlar.Gelişmeler mevcut düzene karşı halk direnişine yol açacaktır. Amerika ve diğer ilgili batılı devletlerde Rojava’daki gelişmeleri kendi çıkarlarına karşı görüyorlar. Ortadoğu halkları parça parça olsunlar, sürekli bir birlerine karşı olsunlar ki onları daha rahat yönetebilelim hesabındalar. Bunlar Ortadoğu’nun petrolünü ve yerüstü, yeraltı zenginliklerini sömürme derdindeler.
Mesela neden Cenevre’ye Rojava halkının iradesi alınmadı?Muhatap olan herkesin bir şekilde orada yerini alması gerekiyorken Rojava’dan hiç kimse kabul edilmedi, davet edilmedi?
Kürtleri ve Demokratik Özerkliği Görmezden Geliyorlar
ABD’nin, Türkiye’nin, Fransa ya da Suudi’nin amacı kesinlikle Suriye’de daha demokratik bir sisteme zemin hazırlanması değil. Hepsi leş kargaları gibi ne koparabilirsek kardır anlayışıyla yüklenmiş durumda. Yerel güçler de dış güçler de bunu istiyor, Irak’ın durumu, Libya’nın, Afganistan’ın durumu buna örnek. Rojava’da oluşturulan demokratik özerklik ne yerel devletlerin hükmünü kabul eder ne de dışarıdan gelen sömürge yönetimlerini. Demokratik yapılanmalar bu amaçlara izin vermeyecektir. Direneceklerdir. Kürtleri ve demokratik özerkliği görmezden gelemeye çalışıyorlar. Gelişmelerin dışında bırakmaya çalışıyorlar. Siyasal arenanın dışında tutmaya çalışıyorlar. Alternatifleri susturmak isteyecekler. Ama bunlar sonuç almayacak. Bu saatten sonra bu halkın geriye adım atması mümkün değildir.Eğer gerçekten bir bahardan söz edeceksek Rojava’da Kürt halkının öncülüğündegerçek bir halk baharı çiçekleniyor.
Belirtiğiniz sistemde Ortadoğu kadınlarına nasıl bir rol düşmektedir?
Kadınlar Demokrasinin Öncü Gücüdür
Kadın Rojava devriminde başından günümüze kadar öncülük düzeyinde rol aldı. Hem rejime karşı yürütülen mücadelede hem de çeteci güçlere karşı verilen savaşta sadece YPG-YJP güçleri içerisinde çok aktif ve etkin bir role sahip oldu. Kadın güçlerinin iradesi YPJ savaşta komutadan fedai-savaşçılığa kadar büyük direnişler sergiledi, sergilemeye devam ediyor. Bunlar zaten açığa çıktı. Hem çeteler bunu çok açık bir biçimde gördüler hem de çevredeki diğer güçler. Yine dünya basınında da yer aldı. Hatta birçok yerde şöyle söylendi;Rojava daha çok kadınlar tarafından savunuluyor. Yine toplumun yeniden örgütlenmesinde, demokratik özerkliğin inşa edilmesinde, meclis oluşumlarında öncülük düzeyinde yer aldılar. Hem mecliste yer alıyorlar hem detüm yönetim çalışmalarında.Ayrıca ekonomik çalışmalara da katılıyorlar. Yeni bir ekonomik sistem oluşturmaya çalışıyorlar. Siyasi diplomasi çalışmalarında çok aktif yer aldılar. Rojava’daki gibi diplomaside kadınların aktif olduğu kadar başka hiçbir örgüt yada devlet yoktur. Kadınlar Rojava’dabu devrimin diplomasisini de yürüttüler. Yani her anlamda kadının emeği, mücadelesi en üst düzeyde oldu. Demokratik özerklikte kadın rengi çok belirgindir. Zaten kadınlar bu düzeyde rol almamış olsaydı bu devrime demokratik bir devrim dememiz yerinde olmayacaktı. Demokratik karakteri daha çok kadın rengiyle oluşuyor. Farlılıklara açık olması, farklılıkları kucaklayabilmesi kadın renginin yansımasıyla gerçekleşti. Toplumun en alt katmanından gelip öne çıkmak, çok büyük bir esneklik yarattı. Ne kadar çok kadın katılımı o kadar çok demokrasi, o kadar çok çeşitlilik, o kadar çok farklılık. Çokça “Rojava devrimi kadın devrimidir” deniliyor ya, işte bunun için bir hakikatin ifadesi. Rojava devrimi kadın devrimidir. Kadın öncülüğünde gelişen bir devrimdir. Belki yansımaları yeterli olmuyor, temelleri sağlam atılmış ve inşası da sağlam gelişecektir. Bu toplumun özgürlük düzeyinin yansıması olacaktır. Demokrasi kadının omuzlarında gelişiyor.