• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Zamanın Ruhu Olan Kadın

8 February 2014
in DEĞERLENDİRME
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Besê ŞÎMAL

İnsan birbirinden, toplumundan, kültüründen, tarihinden etkilenerek oluşan bir varlıktır. İnsan kendi toplumunun, kültürünün ve tarihinin ürünüdür. Yaşadıkları, okudukları, gördükleri, duydukları, hissettikleri insana biçim verir. İnsan zamanın oluşturucu özelliğinin en harika şeklidir. Zaman oluşturucu özelliğini insanda somutlaştırır. Zamanın özetidir insan, belki de kendisi.

Viyan Soran zamanın ruhunu ve sırrını en güzel ifade eden bir kadındı. O sadece kendi zamanının kadını değildi. Geçmiş ve gelecek zamanları da kendisinde buluşturan bir kadındı. O Halepçe’nin canlı tanığıydı. Halepçe katliamının her yıldönümünde büyük acılar içinde öfkesini ve mücadele iddiasını büyüten bir kadın! O Enfalin canlı tanığıydı. Enfalin her yıldönümünde yüzündeki acıya karışan gözyaşlarıyla onurlu yüreğini besleyen bir kadın!

Viyan Soran kadın tarihinin bir özetiydi. Özgürlüğün yeşerdiği, büyüdüğü toprakların kızıydı. Ana tanrıçanın sadık takipçisiydi. Özgürlük aşığıydı. Hakarete, zulme, baskıya boyun eğmeyen, kölelikten nefret eden, soylu, onurlu zamanların asi, soylu ve onurlu kadınıydı. Bedeni katmerli kölelik zamanlarına tutsak düşse de ruhu her zaman özgür zamanlarda yaşayan bir kadındı. Viyan özgür kadını katleden zamanlara karşı direnen, teslim olmayan, özgür zamanların ruhuyla kendisini oluşturan bilge kadının yeni kuşağıydı.

Viyan’ı anlamak zor değil! Viyan’ı anlamayı zorlaştırmayalım. “Viyan’ı anlıyorum” diyerek kendimizi tutuşturmak Viyan’ı anlamayı zorlaştırıyor. Zorlaştırmakla da kalmıyor, anlaşılmaz kılıyor. Viyan bedenini tutuşturan kadın değildir. Viyan ruhunu, beynini ve yüreğini özgürlükle buluşturan kadındır. Viyan’ın fikrini, ruhunu ve yüreğini anlarsak Viyan’ı anlamış ve ona doğru yoldaşlık yapmış olacağız. Viyan’ın, yaşama, insana, topluma, ülkeye, doğaya, kadına yaklaşımını anlar ve bu anlayışı anlayışımız haline getirirsek Viyan’ı anlamış olacağız. Viyan Önderliğin yoldaşı olmayı başarmış kadındır. Viyan’ın Önderlik aşkını aşkımız yaparsak Viyan’ı anlamış olacağız.

Viyan’ı anlamayı zorlaştırmayalım. Viyan kendisini öldüren, intihar eden kadın değildir. “Viyan’ı anlıyorum” diyerek kendini öldürmek, bedenini ateşe vermek Viyan’ı anlamak, uygulamak değildir. Kendi çaresizliğimizi, acizliğimizi, mücadele zayıflığımızı, iradesel zaafımızı gizlemek için Viyan’ın arkasına saklanmayalım. Viyan bunu hak etmiyor.

Viyan’ı anlamayı zorlaştırmayalım. Viyan bilinci zayıf bir kadın değildi. Viyan okumayı, dinlemeyi, tartışmayı, düşünmeyi, yazmayı, yapmayı seven bir kadındı. Viyan’ı doğru anlayalım, Viyan’ı kendi bilinç körlüğümüze kalkan yapmayalım. Viyan’ıHaftanin’de yükselen bir alev topu olarak görmeyelim. Aynı şeyi yapmaya çalışmayalım. Viyan’ı böyle anladığımızı söyler ve alev topunun içine dalarsak Viyan’ı cehaletimize kılıf yapmış olacağız.

Viyan da bir insandı, bir kadındı ve her insan gibi eksik yanları, yanlış yaptığı şeyleri de vardı. Ama doğruları, güzellikleri eksikliklerinin, yanlışlıklarının çok ilerisindeydi. O, Önderlik çizgisine çok bağlı, özgürlüğe aşık, onuruna düşkün, ilkeli, cesur, sade, mütevazı, zeki, sözü ile pratiği bir olan, mücadele azmi yüksek, yaşam sevinciyle dolu, empati yeteneği yüksek, çekici, girişken, atak, dinamik, harekete geçtiğinde insanları arkasından sürükleyen, örgütleyici, insanın kendisiyle çalışmaktan zevk duyduğu, katılımında hesapsız- çıkarsız, çok güzel bir insandı, bir kadındı. Bu özellikler Viyan’ı Viyan yapan özelliklerdir, Viyan’ı farklı ve güçlü kılan, Viyan’ı öncü kılan özelliklerdir. Ama bir de zayıf bir yanı vardı ki o da özgürlük ve mücadele aşkıyla dolup taşan yüreğini uzun vadeli bir mücadele tarzına dönüştürmeyi başarmayışıydı. Zamanın en keskin anlarında bilinci ile duyguları arasında sağlam bir denge kuramayışıydı. Yüreğindeki büyük özgürlük aşkını zamanın acımasız bir anına teslim edişiydi. Viyan bedenini tutuşturmadan, yüreğindeki o büyük aşkı uzun soluklu bir mücadeleye dönüştürebilseydi keşke!

Viyan yaşamı ve mücadele hayatı boyunca özgürlük tutkusunu yaşama en çarpıcı ve en güçlü yansıtan insan oldu. Fakat 2006 yılının o keskin mücadele dönemecinde bu tutkuyu fiziki de yaşayarak mücadeleye dönüştürmeyi başaramadı. Bu Viyan’ın eksik bir yanı oldu diye düşünürüm.

Arkadaşlar bana Viyan üzerine bir yazı yaz dediklerinde çok zorlandım. Şimdiye kadar tek bir yazı yazmıştım ve o zaman da çok fazla zorlanmıştım. İlk yazdığım yazı sanıyorum şahadetinin birinci yıldönümündeydi.  Ondan sonra nedense bir türlü, bir paragraf da olsa yazamadım. Aradan tam yedi yıl geçti. Şu anda yine yazmaya çalışıyorum ancak çok becerdiğimi söyleyemem. Bu yedi yıl içinde beni çok etkileyen durumlar yaşandı. Yaşamımın her anında ve zamanında Viyan’ı büyük bir özlemle ve sevgiyle sürekli ansam da öfke duyduğum, sitem ettiğim zamanlar da yaşadım. Viyan’ın şahadet yıldönümlerinde kendisini yakan arkadaşları, dostları duydukça kızdım, öfkelendim. “Viyan bunu yapmamalıydı, kendisini böyle anlatmamalıydı” dedim. Biz militanız, devrimciyiz, elimizde silah dağlarda mücadele veriyoruz. Bu dağlar, bu mekânlar ve bu zamanlar bizimdir. Bu kadar muazzam mücadele imkânlarımız varken biz kendimizi yakamayız. Biz Mazlum Doğan gibi, biz Sema Yüce gibi zindanda düşmanın elinde tutsak değiliz. Biz zindanda 12 Eylül gibi bir insanlık vahşetiyle karşı karşıya değiliz. Biz zindanda Can Yüce gibi düşman ajanı bir alçağın yönetimi altında tasfiyeye giden bir direniş alanının tanığı durumunda da değiliz. Biz dağlardayız, biz özgürce mücadele edeceğimiz mekânlardayız.  Biz kendimizi yakmamalıyız, bu yanlıştır. Biz düşmanı yakmalıyız. İnsan kendi özgür dağlarında kendisini yakar mı? Her tarafı mücadele ve direniş alanı haline gelmiş ülkesinde kendisini yakar mı? Olamaz böyle bir şey! Olamaz!

Kızgınım Viyan’a, sitemim var ona, çünkü Viyan’ın kendisini anlamayı zorlaştırdığını düşünüyorum. Viyan çok sade, doğal, melek gibi bir kadındı. Viyan’la yaşamak, Viyan’la çalışmak, yaşamın hakikatine yol almak gibiydi. O bir anlam perisiydi, anlam yaratıcısı ve anlam taşıyıcısıydı. Viyan en sıkıntılı anlarınızda her an sizi kanatlandırıp uçsuz bucaksız maviliklere uçurabilirdi. Viyan uçurumun ucunda uçmayı başaran, uçmaya cesaret edemeyene de cesaret veren ve kanatlandıran kadındı. Bu kadın bedenini ateşe vermemeliydi! Bedenini ateşe vererek kendisini anlamayı zorlaştırmamalıydı!

Bu söylediklerim bazı arkadaşları ya da birçok arkadaşı kızdırabilir. Bilemiyorum ama ben Viyan’ın doğru anlaşıldığını düşünmüyorum. Bedenini ateşe vererek Viyan’ın kendisini anlamayı zorlaştırdığını düşünüyorum. Şahadetinin yıldönümlerinde kendisini tekrar eden benzer olayların beni çok derinden etkilediğini ve kabullenemediğimi dile getirmek istiyorum.

Önderliğe bağlılığımızın tarzı ve yaklaşımı farklı olmak durumundadır. Bağlılığımızın farkı, mücadeleyi ve direnişi yükseltmek olmalıdır. Farkı, düşmana çok büyük zararlar, darbeler vurmak olmalıdır. Farkı Önderlik felsefesinde ve ideolojisinde kendimizi yeniden yaratmak olmalıdır. Önderlik felsefesi kendi küllerimiz olmalı ve biz bu küllerden kendimizi yeniden yaratabilmeliyiz. Önderliğe bağlılığımızı, Önderlik üzerindeki imha konseptini boşa çıkarma tutumumuzu böyle ortaya koymalıyız. Çünkü durum Önderliğin ilk yakalandığı sürece benzemiyor. O sürecin karakteri ve siyasi konjonktürü çok farklıydı. O süreçte  ‘‘Güneşimizi Karartamazsınız’’ kampanyası ekseninde yapılan birçok değişik eylem biçimi çok doğaldı ve meşruydu. Olması gerekendi, olmaması yanlıştı. Bu açıdan onlarca insan kendisini düşmanda patlattı. Taylan ve Beritan,  Önderliğimizi para karşılığında topraklarından atan Rusya’ya karşı ve Rusya’nın merkezinde kendisini yaktı. Rotinda ve Kurde zindanın vahşet koşullarında tüm Kürdistan’ı zindana çevirmeye çalışan komploculara karşı bedenini ateşe verdi. Kürdistan’da onlarca insan Kürdistan’ı cehenneme çevirmeye çalışan komplocu güçlere karşı bedenlerini tutuşturdu. O zamanın ruhu farklıydı. Önderliğimiz alçak bir sistemin kontrolü altında, bin bir türlü planın kuşatması içinde her an ne olacağı, ne yapacakları belli olmayan bir durumu yaşamaktaydı. Önderliğimizin durumuyla bağlantılı özgürlük mücadelemiz ve büyük bedellerle yarattığımız değerlerimiz, halkımızın, kadınların özgür geleceği büyük bir belirsizliğe sürüklenmişti. Bu koşulların mücadele, direniş karakteri kuşkusuz kendi içinde çok farklı ve çeşitlilik gösterecektir. Her zamanın bir eylem tarzı vardır. Her zamanın bir eylem ruhu vardır. Zamanın tarzı ve ruhu neyse o zamanın eylem tarzı ve ruhu da biraz ona uygun biçimleniyor ve kendi zamanı içinde çok büyük bir anlam ve değer ifade ediyor. Tarihin seyrini değiştiriyor. Yeni bir tarih yaratıyor. Tarihte bazı anların eylemleri vardır ki yepyeni bir tarih yaratmıştır. Zamanın akışını tersine çevirmiştir. Çölü vahaya dönüştürmüştür. ‘‘Güneşimizi Karartamazsınız’’ sloganı altında mücadeleye ve direnişe kalkanlar bu tarihi zamanı yarattılar. 15 Şubat karanlığını aydınlığa çevirdiler. Önder APO’nun etrafında kenetlenerek katliamla yüz yüze kalan halkların, kadınların özgürlük değerlerini aydınlığa taşıdılar.

İnsanın hiçbir mücadele seçeneğinin olmadığı zamanlarda ve anlarda bedenini ateşe vermesi ve bir silah olarak kullanması çok büyük bir onur ve özgürlük duruşudur. İnsanın hiçbir direniş, mücadele zeminin kalmadığı bir anda onursuzluğu kabul etmeyerek bedenini tutuşturması tarihte benzeri olmayan çok onurlu ve değerli bir tutumdur. Ama varsa bir mücadele ve direniş zemini- imkânı bunu kullanmayıp bedenini ateşe vermesi olmaması gereken bir yaklaşımdır.

15 Şubat’ın her yıldönümünde Kürdistan’da onlarca gencimiz kendisini yaktı. Dağlarda yoldaşlarımız bedenini ateşe verdi. Bu doğru değildir. Bizler Önderliğimizin büyük ve görkemli direniş çizgisinde mücadele eden, her türlü mücadele zeminini çok rahatlıkla kullanabilen, muazzam mücadele ve direniş imkanlarına sahip olan bir hareketiz ve halkız. Bugün düşmana büyük darbeler vurmak için elimizde her türlü araç vardır. Bundan da öte çok ileri düzeyde bir bilincimiz, irademiz, örgütlülüğümüz, mücadele araçlarımız ve mücadele edeceğimiz zeminler mevcuttur. Bunları çok mükemmel bir biçimde kullanmamız gerekirken her gün, her an düşmana ağır kayıplar vermemiz gerekirken kendimizi yakmak affedilmez bir şeydir. Bilmeliyiz ki özgürlük ve direniş tarihimiz bu yaklaşımımızı asla affetmez ve etmemelidir. Çünkü bu tutumumuz düşmanı sevindirmekten ve düşmanı güçlendirmekten, acımızı ise büyütmekten öteye bir sonuç yaratmamaktadır. Bu açıdan tarih bu tür tutumlarımızı affetmemelidir.

 

Bu tarz tutumlar Önderliğimizi de çok fazlasıyla zorlamaktadır. Önderliğimiz hiçbir zaman bu tarz tavırları ve eylem duruşlarını doğru bulmadı. Hep eleştirisel yaklaştı, acı duydu. Fakat her zaman da ahlaki, vicdani yaklaşarak değer biçti, mücadele yolunu gösterdi. Demem odur ki Viyan’ın kişiliğini, mücadele çizgisini, yaşam anlayışını kendimize örnek alalım, eylem tarzını değil! Viyan’ın yaşam ve mücadele çizgisinin sürdürücüsü olalım, eylem biçiminin değil! Viyan’ın özünü sahiplenelim, koruyalım ve yaşatalım, eylem biçimini değil! Yaşayan Viyanlar olalım, bedenini tutuşturan Viyanlar değil!

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk