• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesinin Dünya Kadınlarına Taşırılması Açısından Önemli Bir Yıl

10 January 2014
in DEĞERLENDİRME
A A
Share on FacebookShare on Twitter

PAJK Koordinasyonu

20. yüzyıl savaşların yoğun olarak yaşandığı bir yüzyıl olmuş, doğa ve insanlık bu savaşlarda büyük zararlar görmüş. 1. ve 2. Dünya savaşlarının yarattığı tahribatları Binsanlık halen gidermiş değil. Bu yüzyılda yaşanan sorunların, kayıpların ve acıların tekrarlanmaması için 21. Yüzyıla barış yüzyılı olması istemiyle girilmiştir. Barış istemiyle girilen bir yüzyıl olsa da buna denk bir çaba sarf edilmemiş, geçen yüzyıllarda yaşanan büyük çaplı savaşların yerini yaygın olarak yürütülen küçük çaplı savaşlar almış ve insanlığın yaşadığı acılar barış adına daha da çoğalmıştır.

Savaş ve sömürü üzerine kurulan bir sistemin savaşları ortadan kaldırması kendi sonunu getirmesi demektir. Açık ya da gizli bir biçimde sistemini devam ettirmesi için halkların birbirinden koparılması ve halklar arası düşmanlıkların geliştirilmesi gereklidir. Bundan kaynaklı 21. yüzyılda açıktan olmasa da dünyanın her yerinde adı konulmamış savaşlar yaşanmaktadır. 3. Dünya savaşı olarak nitelendirdiğimiz bu savaşı bitirecek olan merkezi uygarlık sistemi değil, demokratik modernime güçlerinin örgütlülüğü olacaktır. İktidar güçlerinin dayatmalarını kabul etmeyen demokratik modernime güçleri tepkilerini isyan ve başkaldırılar ile gösterse de bu parçalı mücadeleleri insanlık adına sorunlara çözüm gücü olmada yetersiz kalmaktadır. Günümüzde insanlığın yaşadığı kaos ve kriz her geçen gün daha da derinleşerek devam etmekte, bu kaoslu ve krizli durumun yaşanmasına neden olan kapitalist sistem kendisini örgütleyerek ömrünü uzatma çabasıdır.

Dünyanın birçok yerinde sıcak savaşların kaynağı olan kapitalist sistem, bir yandan bu savaşlar üzerinde kendini örgütlerken, diğer taraftan kendisini sorunlara çözüm arayan tek güç olarak yansıtmasıyla insanların alternatif yaşam arayışlarına girmesinin önünü almaya çalışmaktadır. Sadece savaş bölgesindeki insanların ihtiyacının karşılamak değil, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan insanların temel ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktan kaynaklı sorunlar her geçen gün daha da artmakta ve insanlık değerlerinden de aşınmalar yaşanmaktadır. Aslında kapitalist sistem kendini, insan yaşamının yozlaştırılması ve toplumların dağıtılarak bireysel yaşamın geliştirilmesi üzerinde kurumlaştırırken, bunun dışında bir yaşamın olamayacağını da insanlığa kabul ettirmenin çabası içindedir. Her ne kadar bu düşünce üzerinde kendi ömrünü uzatmaya çalışsa da bilinçlenen insanlığa karşı uzun süre dayanamayacağının da farkındadır. O yüzden ömrünü uzatmanın yol, yöntem ve alanlar aramaktadır. Bu konuda emperyalist güçlerin en çok üzerinde durduğu, toplumsal yaşamı parçalayarak kendi sistemlerini kalıcılaştırmak istedikleri alanların başında da Ortadoğu gelmektedir. Ortadoğu’nun tarihsel zenginlikleri yanında ekonomik kaynaklarına da sahip olma uygulamalarını her geçen gün daha da derinleştirerek devam ettirme yöntemlerini geliştirmektedir. Uzun vadede Ortadoğu’yu denetim altına almanın askeri müdahale ile olamayacağını ABD ve İngiltere; Irak, Afganistan, Pakistan ve Libya’ya müdahaleleri sonucunda anlamış, bu yönlü müdahalelerin yerine, muhalif güçleri sistemin içinde eriterek, kendilerini devam ettirmenin daha kalıcı yöntemlerini uygulamaya çalışmaktadır.

Ortadoğu gerçekliğinde yaşananları tarihsel olarak değerlendirerek sorunlara çözüm alternatifini Önderlik İmralı sürecinde geliştirdiği savunmalarla kapitalist moderniteye karşı demokratik moderniteyi halkların özgür yaşam sistemi olarak geliştirmiştir. Ortadoğu’nun en kadim halkı olan Kürtler şahsında yaşanan özgürlük sorununu bir bütünen bölge halklarının özgürleşme sorunu olarak değerlendirirken, geliştirilecek çözümde de Kürdistan’ın ve Kürtlerin önemini açıkça ortaya koymuştur. Özelde Kürdistan’da genelde Ortadoğu’da yaşanan sorunların savaşla değil, barışla çözülmesi yönünde tarihi adım atan Önderliğimizin Newroz mesajı dünyada ve Ortadoğu’da ilgiyle karşılansa da; kapitalist moderniteye alternatif bir sistemi geliştirmesi de sistem güçlerini rahatsız etmiştir. Her ne kadar Kürt sorununun savaş dışı yöntemlerle çözülmesinin gerektiğini söyleseler de sorunun çözümüne hiçbir katkı sunmadıkları gibi Önderlik üzerine uygulanan tecridin kaldırılması yönünde de hiçbir çabaları olmamıştır. Sistemleri gereği de bu böyle olmak zorundadır. Ortadoğu’da Kürdistan’ın statü kazanması, Ortadoğu’nun demokratik değerlerini yeniden canlandırarak kadın eksenli yaşamın örgütlendirilmesi beş bin yıllık erkek egemenlikli sistemlerinin sonu demektir. Kendi elleriyle bu sistemi yıkmayacakları da aşikârdır.

Tüm bu gelişmelerin yanında 2013 yılı Kürdistan özgürlük hareketi için yoğun bir mücadele yılı olmuştur. 2012 yılında gerillanın başlatmış olduğu devrimci halk savaşı hamlesinde sergilediği kahramanca duruşun yanında, zindanların tarihine yakışır direnişi ve Önderliğimizin ideolojik mücadelesi önemli bir aşamaya gelmiş, yaşanan gelişmeler sonucu bir çıkmazı yaşayan AKP hükümeti inkâr ve imha yöntemlerinin sonuç almayacağını görmüş, sorunun çözümü için Önderlikle diyalog yapmak zorunda kalmıştır. Önderlik bu diyalog sürecinde kalıcı barışın ve çözümün gelişmesi için somut projeler ortaya koymuş, daha fazla kanın dökülmesini engellemek için ateşkes ilan ederek Kuzey Kürdistan dağlarında mücadele yürüten gerillaların bu alanların dışına çekilmesi belirtmiştir. Önderliğin bu kararını örgüt en kısa sürede uygulamaya koyarak, gerillaların büyük bir kısmı Kuzeyden farklı alanlara geçmiştir. Kürt sorunun çözümünde tarihi bir adım olan bu kararın uygulanması, bu yıla damgasını vuran en önemli bir adım olmuştur. Silahların susması fikir, ideoloji ve demokratik siyasetin daha etkili olarak yürütülmesi, halklar arasında düşmanlıkların değil, barışın, kardeşliğin geliştirilmesi açısında önemli olan bu çağrıyı Amed meydanında milyonların sevinç ve umut gözyaşlarıyla onaylamaları insanların savaş değil, barış özlemlerini açıkça ortaya koymuştur. Önderliğin Newroz çağrısı sadece Kürtler ve Kürdistan için değil, tüm Ortadoğu’da barışın ve demokrasinin geliştirilmesi açısından hayati önemde bir çağrı olmuştur. Kürdistan’da gelişecek bir çözüm Ortadoğu’yu bir bütünen etkileyeceği gibi emperyalist sistemin bölge üzerindeki oyunlarını da bozacaktır.

Önderliğin barış çağrısına AKP hükümetinin cevabı daha sonraki süreçlerde netleşmiş, barış ve çözüm sürecini adeta savaşa hazırlanma süreçleri olarak değerlendirmiştir. Önderliğin barış için birinci aşamanın tamamlandığı belirlemesine karşın, ikinci aşamaya geçmek için AKP’nin hiçbir anayasal ve hukuksal adım atmaması süreç karşısındaki samimiyetsizliğini açıkça göstermektedir. Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için tarihi önemde olan sürecin görüşmelerle sınırlı kalması soruna çözüm getirmeyeceği gibi yasallığı da olmayacaktır. Önderliğin sürecin farklı formatlarla yürütülmesi çağrısı yerinde ve zorunludur. Özgürlük hareketi açısından daha önceki süreçlerde de ateşkes çağrıları, geri çekilme ve çatışmasızlık süreçleri yaşansa da çözümde ısrar ve dayatma karşı tarafı bu kadar zorlamamıştır.

Hükümetin çözüm için somut projesinin olmaması eski yöntemlerinde ısrarı getirmektedir. Önderliğin yaşam koşullarında hiçbir değişikliğin yapılmaması, Kürdistan’da karakol ve kalekol yapımlarının artması, koruculuğun geliştirilmesi, gerillanın geri çekildiği alanlarda toplumsal sorunları en gerisinden geliştirme çabaları süreci geriye çeken çözüm gücü olma yerine çözümsüzlükte ısrarın dayatmaları olmaktadır.

Tarihi önemde olan bir sürecin kısa vadeli iktidar hırsına kurban edilmesi aslında halkların barış ve kardeşlik özlemlerine, büyük umutlarına vurulan bir darbe olmaktadır. Savaşlar en çok da kadınları etkilemekte bin bir emekle yarattığı değerler bir an da savaşlar sonucu yok olmaktadır. Kadının özüne ters olan savaşların durması ve her yerde barışın olması sadece kendileri için değil, tüm insanlık için savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için en çok kadınlar çaba sarf etmektedir. Bundan dolayı önderliğin başlatmış olduğu demokratikleşme sürecine en çok kadınlar sahip çıkmıştır. 9 Ocak Paris katliamı ile başlayıp, 8 Martta kitleselleşen ve Önderliğin Newroz çağrısıyla zirveye ulaşan barış eylemlilikleri her yerde yıl boyunca devam etmiş, kadınlar eylemselliklerin öncü gücü olmuştur. Gerillanın Kuzeyden geri çekilmesi sırasında analar geçiş hatlarına çadır kurup nöbet tutmuş, Önderliğin “Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum” sözüne kadınlar sahip çıkmışlardır.

Demokratik hamle döneminin daha örgütlü yürütülmesi amacıyla yeni süreci değerlendiren Kürdistan kadın özgürlük partisi (PAJK) “Önderliğin özgürlüğü, sağlığı ve güvenliği barışın teminatıdır” şiarı temelinde, kendisini barıştan sorumlu gören tüm kadınların örgütlü bir biçimde bu sürece sahip çıkma ve eylemlilikler geliştirme çağrısında bulunmuştur. Bu çağrı kadınların Önderliği ve süreci sahiplenmesinde önemli bir etki yaratmıştır.  

2013 yılı siyasette ve toplumsal hareketlilikte gelişme ve değişimlerin çok hızlı olarak yaşandığı bir yıl olmuştur. Toplumsal alanda yaşanan sorunlar derinleştikçe sistem kadınlara daha çok saldırmıştır. Dünyanın hemen hemen her yerinde kadınlara yönelik şiddet artarak devam etmiş, kadın katliamları yanında taciz ve tecavüzlerin de yaygınlaştığı bir yıl olmuştur. En sıradan bir sorun katliam nedeni olurken, katliamcılardan hiçbir şekilde hesap sorulmamıştır. Örneğin AKP hükümeti döneminde artan kadına yönelik şiddet bu yılda zirve yapmıştır. Kadın katliamlarının yaşanmadığı gün olmamakla birlikte, kadın iradesinin hiçe sayılması, bunun üzerinden AKP’nin iktidarını sağlamlaştırmaya çalışması net olarak görülmüştür. Din adına, namus adına kadınların kullanılması da iktidarın bir başka yöntemi olmuştur. Her dönemde aynı sorunlar yaşanmış olsa da AKP hükümetinin kadına yönelimleri, kadın katliamları, çok planlı ve sistemli olmuştur. Kadın adeta yaşamın dışında bırakıldığı gibi kendisi hakkında hiçbir şekilde söz hakkına sahip olamaz konumuna getirilmiştir. Tüm bu yönelimler karşısında kadınların buna karşı tavırlarında örgütlü olarak tepki göstermemeleri iktidarcı-egemen güçleri cesaretlendirirken şiddete, tacize, tecavüze maruz kalan kadınları da umutsuzluğa itmiştir, yaşananları adeta bir kader olarak görmeye devam etmişlerdir. Kadın bedeni üzerinde iktidarlarını güçlendirmek isteyen kapitalist modernite güçleri her geçen gün yöntemlerini değiştirseler de zihniyette değişimin olmaması, kadın şahsında insanlık değerlerinden uzaklaştırılarak toplumların ahlaksızlaştırılması üzerine sistemini devam ettirmeye çalışmaktadır. İnsanların hiçbir şeyden tatmin olmaması, amaçsız yaşam, gelecek umutları olmayan, toplumsal sorunlar karşısında refleksiz bir duruş kapitalizmin yarattığı insan gerçekliği olmaktadır. Bunun tüm acılarını ve zorlukların çekenlerde kadınlar olmaktadır. Sistem kadının düşürülmesi üzerinde kendisini inşa ettiğine göre, sistemin yıkılması da kadın değerlerinin tekrardan kazanılması, kadın eksenli yaşamın örgütlenmesiyle olacaktır. Bu da Demokratik- ekolojik-kadın özgürlükçü paradigmanın yaşamsallaştırılmasıyla olacaktır. Sistem güçlerinin en çok korktukları engellemeye çalıştıkları bir gerçeklikte bu olmaktadır. Önderliğin geliştirdiği ve her geçen gün daha da derinleştirdiği, kadın özgürlük çizgisinden korktukları için harekete yönelimde kadınlar üzerinde gerçekleşmektedir. 

Kadın özgürlük hareketi açısından 2013 yılının başında yaşanan Paris katliamı aslında hareketimize yönelimlerin daha da yoğunlaşacağının göstergesi olmuştur. Önder APO’ nun yarattığı özgür kadından, özgürleşen kadından korkan vahşi iktidar güçleri, barış ve halkların kardeşliği için elinde gelen her şeyi yapan üç özgür kadını, kendini özgürlüğü adayan kadınları katletmekle amaçlarına ulaşacaklarını sanmışlardır. Onların verdikleri mücadele ile özgürlük tohumlarını tüm dünyaya ektiklerin görememiş, onları fiziki olarak ortadan kaldırarak mücadeleye darbe vuracaklarını sanmışlardır. Üç yoldaşımızın katledilmesini kabullenmekte zorlansak da, onlarsız mücadele yürütmenin yürek acısı olsa da, Sara arkadaştan aldığımız mücadele gücü, direnişi ve azmiyle özgürlük arayışlarımızı güçlendirme kararlılığı daha da pekiştirmiştir. Sara arkadaş PKK’nin ideolojik oluşum aşamasından, parti ilanına, zindan direnişinden kadın partileşmesi süreçlerine kadar mücadeleye aktif katılan bulunduğu her ortamda örgütleme ve mücadele tarzı ile tanınan, her koşulda barış mücadelesi veren barışa inancı ve umudu güçlü, insan sevgisi ile dolu bir yoldaştı. İnsanlara verdiği değeri onu uğurlamaya gelenlerin, onu sahiplenenlerin şahsında daha somut gördük. Dünya da hiçbir devrimci kadın ya da kadınlar onlar gibi uğurlanmadı, onlar gibi sahiplenilmedi. Özgürlük mücadelesini bir an bile tereddüt yaşamadan büyük bir aşkla yürüten Sara arkadaşın şahadetinden hemen sonra FARC kadın gerillalarının Kürdistan kadın gerillalarıyla bağlantı kurmaya çalışmaları Sara yoldaşın mücadelesinin genelleşmesidir. Yine dünyanın birçok yerinde kadınların dağlarımıza gelerek, özgürlük alanlarımızı ve mücadelemizi yakından tanıma istemleri de Sara, Rojbin ve Leyla arkadaşların emeklerinin sonucudur. Herkesle ve her kesimle çok rahat ilişki kurmasını bilen ve herkese karşı ilgili olan sara arkadaşın katledilmesi aslında barışa vurulan bir darbe olsa da, özgürlük mücadelesinde verdiği emeklerin karşılığı olarak dünya kadınlarının ortak duyguları paylaşarak bir araya gelmelerini sağlamıştır.

Barış sürecinin gelişmesini istemeyen ve Kürt halkının kazanımların hazmedemeyen sömürgeci güçler her fırsatta harekete darbe vurma planlarını da yapmaktadırlar. Bu katliamla da bir nevi bu hedeflenmiş, önderliğimiz geliştirdiği süreç karşısında tahammülsüzlük yanında, özgür kadın hareketi de hedeflenmiştir. Özgürlük mücadelemiz büyüdükçe, kadınlar olarak örgütlenmelerimiz geliştikçe saldırı ve yönelimlerin daha da artacağını Paris katliamı açıkça göstermiştir. Bu katliamı Önderliğin Sara arkadaş şahsında “ikinci Dersim katliamı” olarak değerlendirmesi halkımız açısından yaşanan tehlikenin aşılmadığını da göstermektedir.

Kürdistan kadın özgürlük mücadelesinin dünya kadınlarına taşırılması, kendi halkları için özgürlük mücadelesi yürüten kadınlarla ortak zeminlerde buluşulması açısından 2013 önemli bir yıl olmuştur. 2. Ulusal kadın konferansıyla kadın özgürlük mücadelesinde gelinen aşama her parçadaki kadınların ulusal bilincin geliştirilmesi ve mücadele birlikteliği açısından önemli kararlaşmalara gidilmiştir. Mayıs ayında Kürdistan’da- Amed’ de- gerçekleştirilen Birinci Ortadoğu Kadın Konferansı da mücadelemizin genelleşmesi açısından önemli olmuş, Ortadoğu kadınlarının bir araya gelerek yaşadıkları zorlukları paylaşmaları, gelecek için ortak tutum belirlemeleri, kadınların ortak mücadele yürütmesi açısından belirleyici olmuş ve Kürt kadın özgürlük hareketini kadın mücadelelerinde model ve öncü olarak almaları mücadelemiz açısından önemli kazanımlar elde etmiştir.

Hareketimiz açısından bu yıl yaşanan önemli bir gelişmede Rojava devrimi olmuştur. Önderliğin paradigmasının yaşamsallaşması açısından önemli olan Rojava devriminin gerçekleştirilmesinden, demokratik özerkliğin inşasına kadar kadınların yoğun emekleri olmuştur. Kadın özgürlük hareketi öncülüğünde kadınların devrime büyük bir cesaret ve fedakârlıkla katılmaları, kadının kendi öz değerlerine ve ülkesine sahiplenmesinin de göstergesi olmuştur. Özünde kadın devrim olan Rojava devrimine karşı saldırıların yoğunlaşması, özgür kadına ve onun hareketine karşı geliştirilen saldırılar olmuştur. Rojava’da yürütülen savaş sadece çeteler ve Suriye’ye karşı değil, bunlar şahsında Kürt özgürlük hareketinin yaratmış olduğu gelişmeleri kabullenemeyen ve istemeyen tüm kesimlere karşıdır.  Bunun bilincinde olan kadınların her türlü saldırı karşısında ülkesini korumak için yediden yetmişe aktif olarak savaşın içinde olması, kadın ordusunu geliştirmesi Rojava devriminin kadın devrimi olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Bu kazanımların güçlü örgütlenmelerle kalıcılaştırılması Suriye’de halkların devrimi haline getirmek, Rojava’da kadınların öncelikli görevi olmaktadır.

Kadın özgürlük hareketinin kendisini güçlü örgütleyerek demokratik konfederalizmin inşasına öncülük etmesi,  anın görevlerini yerine getirmesi hayati önemdedir. Anın görevlerini ve zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine atılırlar. Bizde kendi mücadelemizle kendi tarihimizi kendimiz yaratmalıyız. Kadın özgürlük mücadelesini yürütürken yaşadığımız sorunları aşma gibi bir görev de kendisine tarihi misyon biçen tüm kadınların önünde durmaktadır. Kapitalist modernitenin erkek egemenlikli zihniyetiyle yaşamak yerine, demokratik modernitenin kadın özgürlükçü zihniyetiyle kadın eksenli yaşamın geliştirilmesi, güçlü ideolojik mücadelelerle gerçekleştirilir. İdeolojik mücadelenin yürütülmesinde kendini davaya adayan kadroların mücadeleyi güçlü sahiplenerek, kendilerini eğitmeleri, önderlik paradigmasında derinleşmeleri gereklidir.  Kadın özgürlük hareketi olarak kadrolaşmada yaşanan sorunları aşarak özgür toplumun inşasında aktif görev üslenecek kadrolar hazırlamak için özgür alanlarda akademi ve eğitim çalışmaları örgütlenmiştir. Yıl içerisinde üç devre olarak örgütlenen eğitimlerde kadrolaşmada ve partileşmede yaşadığımız zorlanmalar, cins mücadelesinin yürütülmesine engel olan yönler bireyler şahsında çözümlenerek kendi sistemimizi inşa edecek kadroların yaratılması esas alınmıştır. Kadın özgürlük hareketi olarak bin bir emekle yaratılan değerlere güçlü sahiplenerek bu değerleri geliştirmek öncelikli görevimiz olmaktadır.

Özgürlük mücadelesiyle yaratılan değerler üzerinde gelişen ve kurumsallaşma aşamasında olan jineoloji (kadın bilimi) çalışmalarının örgütlendirilerek güçlü bir sisteme kavuşturulması da önemli olmuştur. Jineoloji çalışmasının kapsamlı projelerle daha geniş kitlelere taşırarak kendisini örgütleme önümüzdeki dönem çalışmalarının temelini oluşturmaktadır. Toplumlar için geliştirilecek kadın bilimi demokratik- ekolojik ve kadın özgürlükçü paradıgmanın yaşamsallaştırılmasında öncü rol oynayacaktır. Aynı zamanda kadını sistemi dışında tutan bilimcilik anlayışına karşı en büyük darbe olacaktır.

Kapitalist sistem geniş halk kitlelerin medya aracılığı ile ulaşırken, bu yolla toplumları da istediği gibi şekillendirmekte, ideolojik mücadele yürütmektedir. İdeolojik mücadelenin en güçlü yansıtıldığı diğer bir alanda basın çalışmaları olmaktadır. Kadın hareketi çalışmalarını basın ve ajitasyon yoluyla daha geniş kitlelere ulaştırmak yanında kadınların kendilerini en iyi ifadelendirecekleri alan olarak, her kesime hitap etmesi, özgür basıncılığı geliştirerek kendi rengini medyaya taşırması anlamlı olmaktadır. Kadının basın alanında yetkinleşmesi ve çalışmaların ortaklaşması açısında eylül ayında yapılan 2. Basın Konferansında önümüzdeki dönem çalışmaları için önemli kararlar almıştır.

İdeolojik, örgütsel ve toplumsal çalışmalarımızı dönemin ruhuna uygun bir şekilde yeniden ele alarak, yaşadığımız zorlanmaları aşmamız gerektiğini yıl boyunca ortaya çıkan pratiklerimizde açıkça gördük. Önderliğin Newroz’da ilan ettiği ve barışın gelişmesi için önümüze koyduğu çalışmaları zamanında ve anlayarak yapmış olsaydık, önderliğin esaret durumu bu kadar uzun sürmeyecekti. Önderliğimiz en zor koşullarda dahi kadınla yoldaşlık yapmanın gerekliliklerini yerine getirmiş, biz kadınlara hitaben yazdığı mektubunda “ asıl olan tüm toplumsal alanlarda doğurma, yaratma gücü olabilmektir” belirlemesiyle kadınların yaratıcılığı ile tüm toplumsal alanların örgütlenmesinden tutalım, yaşanan sorunları aşmada da öncülük rolünü, dönem görevlerini belirlemiştir. Önderliğin yoldaşı olmak da her an, her yerde önderliği yaşamak ve yaşatmakla, en zor koşullarda önderliğine sahip çıkmakla mümkün olacaktır.

Bu yılda yapamadıklarımızın özeleştirisini önümüzdeki yıla daha kapsamlı hazırlanarak gerçekleştirmek mücadele aşkı ve azmi olanlar için hiçte zor ve imkânsız değildir. Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa etme çalışmalarının çok kapsamlı olarak yapılması açısından önemli bir döneme girmekteyiz. Hareketimiz, Önderlik ve kadın üzerinde tehlikeler devam etmektedir. Bu tehlikelerin ortadan kalkması işin ekmek ve sudan önce demokratik siyasetin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu kadar mücadelenin her alanında kendi kurumlaşmalarımızı geliştirme ihtiyacı vardır. Dışarıdan bekleyen değil de bizzat örgütleyip, inşa eden olmalıyız. Devletten, erkekten onun sisteminden özgürlük istemek yaşanılacak en büyük kölelik olacaktır. Önderliğimiz gelinen aşamada süreç için birinci aşamanın tamamlandığını ikinci aşama için devletin adım atması gerektiği belirlemesine denk bir hazırlık ve eylemsellikle devleti ikinci aşamaya geçmesi için zorlamak sırat köpründe olan sürece yön vermek açısından önemli olmaktadır.      

Önderliğin özgürlüğünün hedeflenmesine rağmen bunun gerçekleştirilememesi bizim açımızda görevlerin başarılmaması demektir. Önderliğin özgürlüğünü esas alarak, sürece öncülük edecek kadroların genel görevleri yanında burada temel görevin kadına, kadın örgütlenmelerine ve kadın eksenli yaşamı tüm toplum kesimlerine anlatacak, bilinçli, eğitimli ve kendinde Önderlik hakikatini somutlaştırma iddiasında olan, aşkla çalışacak ve hizmet ruhuyla kendi zamanını örgütleyecek kişilere ihtiyaç vardır. Kadın özgürlük partisi olarak bu öncü kadroların ideolojik ve örgütsel donanımı sağlayarak çalışmalara katılımını sağlama da önemli olacaktır.

 

 

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk