RAJİN Merkezinin KCK Eş Başkanı Bese Hozat’la eş başkanlık üzerine yapılan röportajı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.
1-Eşbaşkanlık sistemi nedir ve ne zaman gündeminize girdi?
Eşbaşkanlık sistemi cinslerin eşit ve özgür temsiliyetine dayanan demokratik yönetim modelidir. Bu yönetim biçiminde eşit temsiliyet esastır. Eşitlik derken biçimsel bir eşitlikten bahsetmiyoruz. Örgütlü kadın iradesinin yönetim erklerinde en güçlü bir biçimde kendini ifade ediş tarzından bahsediyoruz. Burada söz konusu olan örgütlü kadın iradesidir. Eşbaşkanlık sistemi, kadının kendi öz iradesine dayanarak tüm yönetim ve karar mekanizmalarında erkek ile eşit bir biçimde yer alması, ortak ve kolektif anlayışa dayanarak yaşamın her alanında söz, karar ve uygulama gücü haline gelmesidir. Bu anlamda eşbaşkanlık sistemi iki cinsin eşitliğine ve özgürlüğüne dayanan son derece kadın özgürlükçü ve demokratik bir sistemdir.
Bu sistemi Önderliğimiz 2008 yılında gündemimize koydu. Hatırlıyorum ilk gündeme girdiğinde bazı önemli tartışmalarımız ve değerlendirmelerimiz olmuştu. Fakat hazırlıklarımız yetersiz olduğu için hemen uygulamaya geçiremedik. Hazırlıklarımızın yetersiz olmasının önemli bir nedeni gündemimize girdiği süreçte kapsamlı bir savaş içindeydik. Savaşa göre bir konumlanma ve mevzilenme durumumuz söz konusuydu. Bir dönem daha yoğunlaşma, ortak tartışma, değerlendirme ve hazırlanma ihtiyacı hissediyorduk. Bu ve benzer nedenlerden kaynaklı süreç uzadı. İşte biliyorsunuz en son yeniden yapılanma perspektifiyle 30 Haziran 2013 tarihinde toplanan 9. Kongre Gel Genel Kurulu’nda Eşbaşkanlık sistemine geçiş yaptık.
2-Birçok çalışma alanınızda bu sistem esas alınıyor bunun nedeni nedir?
Hareket olarak özgürlük ideolojimiz ve yaşam felsefemiz her iki cinsin özgürlüğüne ve eşitliğine dayanıyor. Cinsler arasında özgür iradeye dayalı eşitlik sağlanmadan toplumun özgürleşeceğine inanmıyoruz. Bize göre özgür toplum, egemen erkek lehine olan bu bozuk, baskıcı, sömürgeci, kırımcı zihniyetin ve düzenin ortadan kalkmasıyla ve iki cinsin özgürlüğüne dayalı eşit, özgür ve demokratik bir yaşamın ve toplumsal bir sistemin inşa edilmesiyle gelişir. Bu hakikatin Kürdistan ve Kürt toplumu açısından çok büyük oranda yaşam bulduğunu düşünüyoruz. Kürtler bugün her yerde demokratik ve özgür bir yaşam istiyor. Demokratik toplumsal sistem için mücadele ediyor, kendi sistemlerini kuruyor. Özgürleşen kadına büyük bir ilgi duyuyor, etkileniyor ve özgür kadın öncülüğünde özgürlüğe yürüyor. Bunlar çok muazzam gelişmelerdir. Eşbaşkanlık sistemi bu gelişmelerin ürünüdür, sonucudur.
Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin mücadele tarihi PKK mücadelesiyle paralel bir seyir izliyor ve yaklaşık kırk yıllık bir tarihe dayanıyor. Bu yıllar içinde Kürt kadını özgürlük için çok büyük direnişler ve kahramanlıklar sergiledi. Çok büyük bedeller verdi. Kürt kadınının özgürlük mücadelesi muazzam gelişmelere yol açtı ve Kürt kadınında güçlü bir özgürlük arayışını ortaya çıkardı. Bu mücadele Kürt kadınını bilinçlendirdi, örgütledi, irade ve kimlik sahibi kıldı. Kürt kadınını özgürlük mücadelesinin temel öncü ve dinamik gücü haline getirdi. Kürt erkeğinin zihniyetini değiştirdi ve Kürt toplumunun sosyal dokusunu değiştirerek toplumu demokratikleştirdi. Kürt toplumunun demokratikleşmesi, kadın özgürlük mücadelesinin sonucu olduğu gibi en büyük kazanımıdır da. İşte eşbaşkanlık sistemi demokratikleşen bu toplumsal zihniyet ve yapı üzerinden gelişiyor. Kendiliğinden öyle ortaya çıkan bir sistem değildir. Bu sistemin dayandığı çok güçlü bir toplumsal ve sosyal zemin söz konusudur. Eşbaşkanlık sistemi bu toplumsal zemine dayanarak pratikleşiyor. Bu zemin de biraz önce ifade ettiğim gibi kadının büyük bir direnişi ve mücadelesiyle oluştu. Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz diye düşünüyorum; bugün Kürt kadını kadının ve halkların özgürce yaşayabileceği bir dünyanın kapılarını ardına kadar açmıştır.
Eşbaşkanlık sistemi, özgür yaşamı ve demokratik sistemi esas alanların sistemidir. Eşbaşkanlık sistemi, radikal demokrasi anlayışına dayanan çok ileri düzeyde demokratik bir sistemdir. Bizim demokrasi anlayışımız da kadın-erkek eşitliğini ve özgürlüğünü esas alıyor. Bize göre demokrasiyi, demokrasi yapan temel kriter, kadın erkek eşitliği ve özgürlüğüdür. Bizim özgürlük felsefemizde, iki cinsin özgürlüğü ve eşitliği, özgür ve demokratik toplum anlamına geliyor ve bu da gerçek demokrasinin kendisi oluyor.
3-Eşbaşkanlık sisteminin kadın açısından nasıl bir önemi vardır, siyasal ve toplumsal alana yansıması nasıl oluyor?
Eşbaşkanlık sisteminin kadın açısından önemi çok büyüktür. Bir; öncelikle bu sistemle Kadın, büyük bir emek ve direnişle yürüttüğü özgürlük mücadelesinin başarısını görüyor. Bundan büyük bir cesaret, moral ve güç alıyor. Bu durum kadına mücadele yaşamında güçlü bir motivasyon sağlıyor. İki; bu sistemle Kadın, beş bin yıldır hiç hak etmediği baskıları, zulümleri, sömürgeci uygulamaları yerle bir ediyor, köleliğin ve ikinci cins yapılmanın her türlü kalıntısını ortadan kaldırıyor. Yaşamda, çalışmada erkekle özgür ve eşit bir düzey yakalıyor. Üç; eşbaşkanlık sistemiyle kadın rengini doğrudan siyasete yansıtıyor, iradesel bir katılım sağlıyor, doğrudan toplumsal sorunlarla ve toplumla muhatap oluyor ve çözüm gücünü ortaya koyuyor, siyaseti demokratikleştiriyor. Demokratik siyaset, toplumun sorunlarını çözen, toplumun ihtiyaçlarına cevap veren siyasettir. Toplumu doğrudan yönetime katan ve toplumun öz yönetimine dayanan bir siyaset tarzıdır. Demokratik siyaset toplumsal olduğu için kadın doğasına da yakındır. Dolayısıyla bu siyaseti en iyi yapacak olan kadındır. Eşit temsiliyetle Kadın, demokratik komünal doğasıyla hem egemen erkek zihniyetini değiştiriyor hem de toplumu siyasete doğrudan katarak siyaseti toplumsallaştırıyor ve demokratikleştiriyor.
Bu durum beraberinde çok büyük sonuçlar ortaya çıkarıyor. Mesela her şeyden önce erkeğin kadın hakkında karar alma, kadın üzerinde baskı kurma, tasarrufta bulunma durumuna kesin son veriyor. Erkekteki hâkimiyet zihniyetine ve uygulamalarına karşı en güçlü karşı duruşu oluşturuyor. Erkeğe kadınla özgür ve eşit bir biçimde çalışmasını ve yaşamasını öğretiyor ve erkeği özgürlük çizgisine çekerek dönüştürüyor ve demokratikleştiriyor. Diğer yandan toplumun demokratik dönüşümü üzerinde çok büyük bir etkide bulunuyor. Kadının doğası toplumsal olduğu için toplumun acılarını, sorunlarını ve ihtiyaçlarını hissetme, anlama ve kavrama düzeyi daha yüksektir. Kadının analitik zekâsı yanında duygusal zekâsı ve vicdani özelliği toplumla daha güçlü iletişime geçmesine yol açıyor. Bu anlamda kadın doğası daha sosyal ve topluma dönüktür. Kadının tüm bu özellikleri toplumsal sorunlara çözüm gücü olmada ve toplumsal siyaseti yürütmede çok büyük bir avantaj oluşturuyor. Toplumsal cinsiyetçiliğin aşılmasını sağlıyor. Toplum, özgürleşen kadının gücünü gördükçe kadına güveni ve inancı gelişiyor, cinsiyetçi bakış açısını aşıyor. Toplumda gelişen bu demokratik zihniyet ve anlayış yeni bir demokratik özgürlükçü kültür ve ahlak oluşturuyor.
Eşbaşkanlık sisteminin siyasete yansımaları da güçlü oluyor. Çünkü şimdiye kadar siyaset hep erkek işi olarak görüldü. Toplumsal algı böyle şekillendi. Böyle bir algının gelişmesinde temel neden egemen siyasetin egemen erkek icadı olmasıydı. Egemen erkek bu baş belası icadı da kadın ve toplum köleliğini meşrulaştırmak ve sömürüsünü sürdürmek için geliştirdi. Egemen erkek zihniyetinin ürettiği siyaset, sürekli olarak baskıyı, köleliği ve sömürüyü meşrulaştırdı. Anti kadın ve anti toplum karakteri kazandı. Mevcut siyasetin, egemenin, sömürgeci sistemin çıkarını korumaktan ve bundan dolayı toplumu aldatmaktan öte bir değeri yoktur. Kadın da benzeştiği oranda bu siyasetin içinde yer alabiliyor. Dolayısıyla siyaset erkek işi olmuş oluyor ve bu siyasetin içinde yer alan kadın ise toplum deyimiyle ‘erkek gibi kadın’ oluyor. Zaten bu egemen siyaset baştan beri tamamen kadın ve toplum karşıtı bir siyasettir. Siyaset değil, demagojidir.
Kürdistan’da, bölgede ve dünyada verilen kadın özgürlük mücadelesi demokratik siyaseti geliştirmede ve örgütlemede çok büyük bir düzey ortaya çıkarmıştır. Özellikle Kürt kadınının demokratik siyasette ortaya koyduğu performans ve verdiği mücadele toplumu çok etkilemiş ve toplumda cinsiyetçi bakış açısının kırılmasında, toplumun gerçek siyasetle tanışmasında büyük bir rol oynamıştır. Eşbaşkanlık sistemi, bir nevi demokratik siyasetin somutlaşmış halidir. Bunun doğru ve güçlü bir biçimde uygulamaya geçmesi toplumsal sorunları çözecektir. Toplumsal sorunlara ve ihtiyaçlara çözüm gücü olacaktır. Toplumsal özgürleşmede çok büyük bir rol oynayacaktır.
4-Neden Önder APO ısrarla bu sistemin uygulanmasını ve gündeme konulmasını istiyor?
Çünkü bu sistem demokratik karakteri gereği toplumsal sorunlara ve toplumun ihtiyaçlarına cevap oluşturan bir sistemdir. Toplumsal sorunların temel nedenlerinden biri kadın köleliği ve bunun üzerinden ortaya çıkan toplumsal köleliktir. Önderliğimizin yaşam felsefesi kadın özgürlükçü bir felsefedir. Önderliğimiz toplumsal özgürleşmenin yolunu kadın özgürleşmesinde görüyor. Demokratik bir sistem kurulacaksa bunun da kadın özgürleşmeden mümkün olmayacağını düşünüyor. Bundan kaynaklı kadın ve erkeğin eşitliğine ve özgürlüğüne dayalı bir sistem modelini çok önemsiyor. Bu modelin uygulanmasındaki ısrarı ve çabası bu anlayıştan kaynaklıdır. Önderliğimizin ortaya koyduğu sistem modeli toplumsal özgürleşmeyi hedefliyor. Mevcut durumda bölge halkının kaderi bölgenin demokratikleşmesine ve demokratik sistemin kurulmasına bağlıdır. Bu sistem de eşit temsiliyet üzerinden kurumlaşıyor…