B.Y: Rojava’da demokratik özerk sistem geliştiriliyor. Kurultay bu oluşumu nasıl değerlendirdi? Bu oluşuma kadının katılımı nasıl
olacak?
B.H: Ortadoğu’da beş bin yıl sonra bir ilk gerçekleşiyor. Ortadoğu’da Kürtler gerçek bir halk devrimi yapıyor. Demokratik özerk sistemlerini kuruyor. Bu bölgenin en büyük ve tek gerçek devrimidir. Bölgede ilk defa devlet dışı bir demokratik toplumsal sistem hayat buluyor. Demokratik halk sistemi ete-kemiğe bürünerek somutlaşıyor. Bu muhteşem bir gelişme ve muazzam bir kazanımdır. Kürtlerin Rojava’da kurduğu demokratik özerk sistem, elitlerin-burjuvaların devlet-iktidar sistemine göre bir sistem yapılanması değildir. Tümden halk iradesine ve halkın doğrudan katılımına dayanıyor. Köyden ve mahalleden başlayarak halk komünleri ve meclisleri olarak örgütleniyor. Her köyün ve her mahallenin, ilçenin, ilin ihtiyaca uygun komün ve meclisleri var. Bu komün ve meclisler halktan oluşuyor, halk kendi kendisini yönetiyor. Örneğin bir köyün bütün sorunlarını bu köyün komünü tartışıyor, çözüm geliştiriyor. Kendisini aşan sorunları bağlı bulunduğu kasabanın halk meclislerine temsilcileri aracılığıyla taşırıyor, orada çözmeye çalışıyor. Köyden şehre kadar bu sistem örümcek ağı gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayacak tarzda gelişerek yaşam buluyor. Demokratik siyaset en güçlü bir biçimde burada can buluyor ve yaşamsallık kazanıyor.
Demokratik özerk sistem bir meclisler sistemidir. Halk bütün sorunlarını ve ihtiyaçlarını bu meclislerde ele alıyor ve çözüm geliştiriyor. Meclisler de ihtiyaca göre oluşturulan komisyonlar esasına göre çalışıyor. Örneğin aileler arasında sorunlar mı var, ilgili komisyon bu sorunları çözmeye çalışıyor. Yoksulluk, haksızlık sorunu mu var, ilgili komisyonlar bu sorunları geliştirdikleri projelerle çözmeye çalışıyor. Meclisler sadece Kürtlerden oluşmuyor. Orada yaşayan tüm farklı etnik ve kültürel kimlikleri içine alıyor. Rojava’da demokratik özerk sistemin komün ve meclis ayakları önemli oranda oturmuş ve bu konuda ciddi bir mesafe alınmış durumdadır.
Demokratik sistemin diğer önemli bir ayağı da aydınlanma, eğitim ve kadro çalışmasını yürüten akademilerdir. Bu konuda da belli bir gelişmeden söz etmek mümkündür. Birçok yerde akademiler kurulmuş ve yoğun eğitim çalışmaları yapılıyor. Yine sistemin temel ayaklarından biri olan kooperatif örgütlenmeleri belli alanlarda hayata geçirilmiş durumdadır. İçini doldurma ve yetkince örgütleme ve işletme konusunda bazı sıkıntılar olsa da bu konuda önemli bir mesafe de alınmış durumdadır.
Ayrıca Demokratik özerk sistemin halk savunma gücü demokratik sistemin ruhuna uygun biçimde kendisini örgütlemiş ve gerçek bir halk savunma gücü haline gelmiştir. Kadının nitel ve nicel olarak çok güçlü yer aldığı YPG savunma ordusu içinde kadın, YPJ olarak özgün ve özerk bir örgütlülüğe kavuşmuştur. Kurultayda demokratik özerk sistemin niteliği, Rojava örneğinden yola çıkılarak derinlikli tartışma konusu oldu. Demokratik özerk sistemin bir kadın sistemi olduğu ifade edildi. Bu sistemin ancak kadının güçlü ve öz iradesine dayalı nitelikli katılımı ile gerçek karakterine ve kimliğine kavuşacağı dile getirildi.
Rojava’da demokratik özerk sistemin kuruluşunda kadın gerçekten çok güçlü bir katılım sağladı ve büyük bir rol oynadı. İlk günden başlayarak Derik’te, Qamişlo’da, Amude’de, Serêkani’de, Afrin’de, Kobani’de ve Kürtlerin yaşadığı her yerde, köylere kadar inerek yaygın kadın komünleri ve meclisleri kurdu. Ayrıca halk meclisleri içinde yoğun ve etkili bir katılım sağladı. Burada demokratik sistemin yapı taşını ve temelini kadın oluşturdu demek abartılı olmaz. Kadın gerçekten de Rojava’da demokratik siyasetin ve demokratik özerk sistemin inşasında büyük bir çabanın ve mücadelenin sahibidir. Bu sistemin esas inşa gücüdür.
Rojava’da demokratik halk sistemi son beş-altı aydır büyük bir saldırı altındadır. İşbirlikçi- gerici Kürt örgütleri ile bölgenin ve uluslararası gerici güçlerin saldırıları halk devrimini boğmayı, demokratik sistemi ortadan kaldırmayı hedefliyor. Tüm gericilik birleşmiş, özgür kadın ve özgür Kürt iradesine karşı saldırıyor. Rojava’ya saldıranların büyük çoğunluğu Körfez ülkelerinden, Yemen’den, Tunus’tan, Afganistan’dan, Pakistan’dan, Irak’tan, Türkiye’den, Ürdün’den, Çeçenistan’dan vb. çok sayıda ülkeden getirilen çete gruplardır. Bu ülkeler zindanlarında tuttukları suçluları da para ve canlarını bağışlama karşılığında Rojava’da Kürtlere karşı savaştırmak için gönderiyor. Bütün bu grupların geçiş hattı ise Türkiye’dir. Eğitim aldıkları yerler de Türkiye’dir. Türkiye çetelerin hem lojistik kaynağı ve hem de askeri karargâh yeridir. Türkiye bu çeteleri getiriyor, yediriyor, giydiriyor, eğitiyor, savaştırıyor, yaralısını tedavi ediyor. Ülkede devşirdiği gençleri ise beynini yıkayarak buraya, Kürtlerin üzerine sürüyor. Kurultayımız Türkiye’nin bu Kürt düşmanlığına karşı Kürdistan’ın dört bir yanında Kürt kadınlarının Serhildanla karşılık vermesi üzerinde önemle durdu.
B.Y: Kadınların yaşadığı toplumsal sorunlara KJB nasıl müdahil olacak?
B.H: Toplumsal sorunlar gün geçtikçe ağırlaşıyor. Toplum büyük bir dağılmayı yaşıyor. Sömürgeci iktidar sistemi toplumun ahlaki yapısını çürüterek çözüyor. Toplumsal şiddetin temel nedenlerinden biribudur. Aile içi şiddet, taciz, tecavüz, katliam, intihar, bunalım, uyuşturucu, fuhuş toplumsal dağılmayı gün geçtikçe daha fazla hızlandırıyor. Devlet şiddeti erkek şiddeti olarak varlık buluyor ve kadın kırımına yol açıyor. Şiddet, tecavüz kültürü olarak derinleşiyor ve sistemsel bir hale geliyor. Kadın aşağılandıkça, küçük ve zayıf düşürüldükçe toplumsal düşüş bir o kadar derinleşiyor. Köleliği derinleşen kadın, toplumsal köleliği büyütüyor. Yoksulluk aynı biçimde sınır tanımıyor. Ekonomik kırım, toplumu, devletin kulu-kölesi haline getiriyor, dilencileştiriyor. Devletin topluma uyguladığı siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal kırım toplumsal dokuyu tahrip ediyor, dağılmayı getiriyor.
Kurultayımız toplumsal sorunları derinlikli tartışarak önemli kararlaşmalara ulaştı. Toplumsal sorunların çözümünde esas olanın toplumun devletten beklemeden kendi öz iradesine dayanarak demokratik sistemini kurması gerektiği ifade edildi. Örgütlenen toplumun en büyük çözüm gücü olduğuna dikkat çekildi. Toplum kendi öz değerleri üzerinde örgütlenirse kendi kendine yeter bir düzey ortaya çıkaracaktır. Toplumun öz değerleri olan dayanışma, yardımlaşma, kolektif komünal yaşam kültürü, birbirine saygı, çevresine dost bir yaşam ve örgütlenme anlayışı toplumda özgürlük ahlakına dayalı demokratik yaşam kültürünü ortaya çıkaracaktır. Gücünü bu değerlerden alan bir toplum en güçlü toplumdur ve her türlü sorunu çözme kabiliyetine de sahiptir.
KJB Kurultayı, toplumun ve kadının sorunlarını çözmede örgütlenme sorunlarını çok büyük bir önemle ele alıp tartıştı ve güçlü planlamalara gitti. Örgütlenme ile bire bir bağlantılı olan ve örgütlenmenin de esasını oluşturan eğitim sorunu da özenle üzerinde durulması gereken bir sorun olarak ele alındı. Okulların, akademilerin, kadın ve halk eğitimlerinin yaygın bir şekilde geliştirilmesinin önemi üzerinde duruldu. Özellikle her yerin birer eğitim alanına dönüştürülmesi gerektiği ifade edildi.
Kooperatifleşme çalışmaları, üzerinde önemle durulan diğer bir nokta oldu. Devletin-egemen sistemin topluma bu kadar şiddetli saldırmasının ve sonuç almasının temel nedeni toplumun örgütsüz ve savunmasız bir durumda olmasındandır. Örgütlenen ve savunma gücünü geliştiren bir toplum asla çürütülemez ve dağıtılamaz. Örgütsüzlük toplumu savunmasız bırakıyor ve zayıf düşürüyor. Bu durum her türlü sorunun yaşanmasına yol açıyor, sosyal ve ahlaki dağılmaya neden oluyor ve toplumu tüketiyor. Kurultayımızda demokratik toplumsal sistemin örgütlenmesini güçlendirme, toplumun öz savunmasını geliştirme, ekonomik alanını komünal anlayışa uygun tarzda hızla örgütleme temelinde önemli planlamalara gidildi. Yanı sıra kadının ve toplumun sürekli bir mücadele ve Serhıldan halinde olmasının en güçlü savunma tarzı olduğu ifade edildi. Kadın hareketi olarak toplumsal sorunlara müdahil olma tarzımız ancak bu biçimde gelişebilecektir.
B.Y: KJB’nin diğer kadın hareketleriyle ilişkisi nasıl olacak? İttifak politikanızı nasıl değerlendirdiniz?
B.H: Kadın özgürlük mücadelesi evrensel bir mücadeledir. Çünkü kadının özgürlük sorunu evrensel bir sorundur. Kadın, tüm dünyada sömürülen bir cinstir. Kadın bu gerçeğiyle ezilen ve sömürülen bir cins olmanın ötesinde sömürülen milyarlarca toplum anlamına geliyor. Kadın sadece bir cins değildir, kadın toplumun kendisidir. Dolayısıyla bu kapsamlı sömürü ve baskıya ancak ortak kadın dayanışması, birlikteliği ve örgütlü mücadele gücüyle karşılık verilirse kadının başarılı olma şansı doğar.
Özellikle bölgenin içinde bulunduğu savaş ve şiddet durumu kadın açısından çok büyük tehlikeler ortaya çıkarmıştır. Kadın karşıtlığı ve düşmanlığı milliyetçi, köktendinci ideolojiler yoluyla derinleştirilmiştir. İktidar çıkarlarını gizlemek için dini maske edinen bu şiddet aygıtları, bir karabasan gibi bölge kadınının ve toplumunun başına çökmüştür. Kadınların ortaklaşarak mücadele gücünü birleştirmeleri ve bir çatı altında toplanarak örgütlü irade gücü haline gelmeleri ivedilikle yapılması gereken bir çalışmadır.
Erkek egemenlikli devlet-iktidar sistemine karşı tüm kadın kesimleriyle bir çatı altında buluşmak, ortak mücadele ve örgütleme cephesi oluşturmak en büyük özlemimiz ve amacımızdır. Bu yönlü çalışmalarımızı ve çabamızı yoğunlaştırma kararlılığına bir kez daha ulaştık. Demokratik, sol-sosyalist, feminist, ekolojik, anarşist, anti kapitalist Müslüman kadınlar ve kısacası kadın hakları ve özgürlükleri için devrimci mücadele yürüten her kesimden ve çevreden kadın örgütleri ile egemen sisteme karşı ortak mücadele yürütme kararlılığımız tamdır. Bu temelde ilişkilerimizi ve ittifaklarımızı büyütme amacındayız.
Ortadoğu Kadın Konferansı bu temelde çok önemli bir zemin oluşturdu. Bu zemini kalıcı örgütlenmelere ve ortak mücadele cephesine dönüştürmek çok önemlidir. Bizler bölgede güçlü bir kadın dayanışmasını ve birlikteliğini sağlamak için büyük bir azimle çalışacağız ve mücadele edeceğiz. Kurultayımız bunun perspektifini ve mücadele kararlılığını çok güçlü bir biçimde ortaya koydu. Biz şuna içtenlikle inanıyoruz ki, Ortadoğu kadını gücünü birleştirir ve örgütlü iradesini çok güçlü bir biçimde ortaya koyarsa her türlü engeli aşacaktır ve bölgenin demokratikleşmesinde temel özne haline gelecektir.
B.Y: Ne tür kararlar aldınız? Bazılarını paylaşabilir misiniz?
B.H: Kurultayımızda en başta Önderliğimizin içinde tutulduğu özel İmralı sistemine ilişkin yine siyasi, toplumsal, ideolojik, askeri birçok çalışma ve mücadele alanına ilişkin kapsamlı kararlar aldık ve planlamalar yaptık. Kadın hareketi olarak Önder APO’nun özgürlüğü, sağlığı ve güvenliğini sağlamak amacıyla her yerde ve her koşul altında mücadele etmeyi ve tüm çalışmalarımızı Önder APO’nun fiziksel özgürlüğünün gerçekleştirilmesi temelinde yürütmeyi kararlaştırdık.
Kadın hareketi olarak, İmralı sisteminin ortadan kaldırılmasını mücadelemizin esası haline getireceğiz. AKP hükümetinin Önderliğimize araçsal yaklaşımını boşa çıkararak, Önderliğimizin stratejik konumunun önünün açılması ve şimdiye kadar süren diyalogların müzakereye evirilmesi için çok yönlü güçlü bir mücadele vermeyi esas alacağız.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi ve kadın hareketinin mimarı olan Önder APO’nun, dünya kadınlarına daha iyi tanıtılmasına dönük bir çalışma planı oluşturduk.
Önderlik savunmalarının başta kadınlar olmak üzere, Ortadoğu halklarına taşırılması amacıyla farklı dillerde yaygın dağıtılmasını, Önderliğin özgürlüğünü uluslararası kamuoyunda gündemleştirmek amacıyla çeşitli ve farklı içerikte çalışmaların yürütülmesini somut bir planlamaya dönüştürdük.
Ayrıca Önderliğimizin özgürlüğüne ilişkin yeni bir kampanya ve hamle kararı aldık. Önder APO’nun fiziksel özgürlüğünün gerçekleşmesi için ‘‘KADINLAR ÖCALAN VE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN EYLEMDE’’ hamlesinin örgütlendirilmesi vebu kampanyanın başarıyı hedefleyerek her alanda zengin yöntemlerle güçlü bir biçimde yürütülmesini kararlaştırdık.
Bunun yanı sıra tüm mücadele ve çalışma alanlarına ilişkin de önemli kararlaşmalara gittik. Önderliğimiz ile geliştirilen diyalog sürecinin müzakere sürecine evirilmemesi durumunda tüm mücadele alanlarında çok yönlü mücadele perspektifi temelinde her türlü mücadeleyi ve direnişi geliştirme kararlılığına ulaştık.
– Paris Katliamının aydınlatılması ve sorumlularından hesap sorulması temelinde başta Avrupa olmak üzere, ulusal ve uluslararası alanda ortak mücadelenin geliştirilmesi temelinde yoğun bir çalışma içinde olacağız.
– Demokratik Ulusprojesinin ittifak anlayışı temelinde sol-sosyalist, feminist ve birçok farklı inanç grubu, etnik, kültürel vb kadın çevreleri ile ilişkilerin geliştirilmesi, ortak mücadele zeminlerinin oluşturulması için aktif çalışma ve mücadele içinde olacağız.
– Zorla göç ettirilen halkımızın ülkelerine geri dönmeleri için çalışmaları aktifleştireceğiz. Boşaltılan köylerin yeniden yaşanır hale getirilmesi için güçlü bir mücadele yürüteceğiz.
– Tüm alanların demokratik özerklik inşası ve mücadelesi temelinde kendisini örgütleyerek; etkili, yaygın, yaratıcı ve süreklileşen kitlesel eylem çizgisinin geliştirilmesi temelinde planlamalara ulaştık.
– ‘Bir toplum anadilini ne kadar geliştirmişse, o kadar yaşam düzeyini geliştiriyor demektir’ yaklaşımından hareketle, başta eğitim olmak üzere yaşamın tüm alanlarında Kürtçe dilinin kullanılması ve geliştirilmesi temelinde önemli kararlara gittik.
– Kadına karşı fuhuş, ajanlaştırma, uyuşturucu vb. saldırılara karşı öz savunma temelinde mücadelenin güçlendirilmesini kararlaştırdık.
Rojava devrimi demokratik ulus projesinin başarıya ulaşması ve somut olarak demokratik özerk sisteme dönüşmesi demektir. Bu devrim tüm halklara tarihsel bir deneyim ve çözüm modeli sunmaktadır. Halkların demokratik sisteminin kalıcı hale getirilmesi temelinde mücadelenin ve sahiplenmenin çok yönlü geliştirilmesi, tüm alanların örgütlü toplumsal mücadeleyi büyütmesi oldukça önemlidir.
– Kurultayımızda bir kez daha kadın hareketi olarak bu mücadelenin öncü gücü olduğumuzu en güçlü bir biçimde ifade ettik ve bu temelde kararlaşmalara gittik.
– Diğer halklardan kadın örgütleri ve şahsiyetleriyle demokratik ulus stratejisine uygun olarak ittifak ve ortak çalışma zeminlerinin oluşturulması için örgütlenmelere gitmeyi kararlaştırdık.
– Yine Kürt ulusal kadın birliği temelinde ortak örgütlenmelere giderek, bunun kalıcı kurumlaşmalara dönüştürülmesi için çalışacağız.
– Kürdistan’da yeniden inşa edilen baraj, karakollar başta olmak üzere tarihi ve kültürel soykırımı hedefleyen ve ekolojik dengeyi bozan her türlü yapılanmalara karşı örgütlü mücadeleyi büyüteceğiz.
B.Y: Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz.
B.H: Ben teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar.