• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Kadını Eve Mahkum Etmek De Bir Zulümdür

6 December 2013
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Zilar Stêrk

Bugün 25 Kasım. Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü.

Domining Cumhuriyetini, 1930’dan 1961’e kadar faşist bir general olan Trujillo yönetti. Faşist bir diktatör olan Trujillo uzun süre iktidarda kalışını kilise, aristokratlar, entelektüel takımı ve basınla kurduğu gizli ittifaklara borçlu. Diktatörlüğünü ayakta tutmasının temel yöntemi ise şiddetin her türlüsünü kullanmak olmuş. Kendisine karşı çıkanı işkencelerden geçirmiş, ya diz çöktürüp kendisine yalvartmış ya da öldürüp ortadan kaldırmış. Bilindiği kadarıyla uyguladığı terör rejimi boyunca otuz binden fazla insanı idam ettirmiş. Hüküm sürdüğü terör rejimi boyunca kadın erkek demeden kendisine itiraz eden, kendisinin diktasını kabul etmeyen herkesi

kendi kanununca cezalandırmış.

Cezalandırdıkları arasında üç devrimci kız kardeşin öyküsü, Domining cumhuriyetinin demokratikleşme tarihinde bir başka anlatılır. Üç kasabalı kız kardeş olan Mirabal kardeşlerin vahşice katledilme öyküsü oldukça acı ve bildik bir gerçeği ortaya sermektedir. Kadını istediği gibi kullanmayı dayatan Trujillo diktatörlüğüne, itirazcı bir tutumla onurlu cevaplar veren Mirabal kardeşlere, çok çirkin bir komplo kurar. Her üç kız kardeşi büyük bir erkeklik öfkesiyle vahşice katlettirir. Bu devrimci kız kardeşlerin, Trujillo’nun çirkin komplosuyla katledilmesi, diktatörlüğünün sonunu getirir. Bu komplodan kısa bir süre sonra kendisine suikast düzenlenerek öldürülür.

O gün bugündür, Mirabal kardeşlerin çirkin bir erkek komplosuyla katledildiği gün olan 25 Kasım, Latin Amerika ülkelerinde “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü” olarak kutlanır. Dünyanın belli başlı kadın hareketleri de bugünü, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede önemli bir dayanışma günü olarak kutlarlar.

Orası Domining cumhuriyeti. Dünyanın öbür ucunda. Peki ya Türkiye cumhuriyetinde kadına yönelik şiddetin durumu nedir?

Türkiye Cumhuriyeti, son 12 yılını AKP hükümetinin hükmü altında yaşadı. Türkiye cumhuriyetinin en uzun iktidarını elinde tuttu. Hala da iktidarda. İnmeye de niyeti yok. Erdoğan,  birçok konuda Trujillo’nun izinde ilerliyor. Hem uzun yıllar iktidarı tek başına elinde bulundurmak bakımından hem de başka açılardan benziyor.

Mesela kendisine karşı itiraz kabul etmeme konusunda oldukça benziyor. Herhangi bir konuda itirazcı yaklaşan vatandaşı tutup zindanlara atıp üzerine bir yığın suç yığdırıp yıllarca çürütebiliyor. Toplumu kendisine bağımlı hale getirerek açlıkla, işsizlikle, muhtaciyetle terbiye politikaları biliniyor. Emriyle gerçekleşmiş katliamları iki de bir dile getirmek bir maharet değil belki ama yaptı. Toplumun her türlü yaşam alanına karışıyor. Kendini tek başına yasa yapıcı ilan etmiş. Ötekiler, istediği kadar itiraz etsinler. Ya bağımlı el pençe divan yaşayacaklar, ya itiraz edip zindanda çürüyecekler, ya da arkasına bakmadan dağlara çıkacak, isyan edecekler.

Ya kadınların durumu?

AKP hükümetinin 12 yıllık iktidarı boyunca kadınlara uygulanan şiddette müthiş bir artış var. Şiddettin yönü Kürdistan’dan biraz da Türkiye’ye kaymış. Televizyon ya da gazetelerde yeni bir kadın cinayeti haberinin olmadığı gün neredeyse yok gibi.

Topluma kanıksattırılmaya çalışılıyor. Önlenmesi yerine normalleştiriliyor. Toplum alıştırılıyor. Şiddetle yaşam zemini neredeyse kaçınılmaz kılınıyor. Meşrulaştırılıyor, teşvik ediliyor. Cadde ve sokaklarda, okul ve iş yerlerinde kadına yönelik uygulanan şiddetin dışında, ev içi aile içi şiddetin zemini resmen teşvik ediliyor.

Politik düetli toplu nikahların, öğrenci evliliği için ödenen teşvik kredilerinin hepsi kadına, ölünceye kadar şiddetle iç içe bir yaşamı armağan ediyor. Evliliğin bu kadar teşvik edilmesi kadın aleyhine bir faaliyet olarak geliştiriliyor. Toplumun artık gericileşmiş geleneksel, muhafazakar yanlarını derinleştirip, Kürdistan’da ortaya çıkan devrimci değişim ve dönüşümün önünü almak istiyor.

Politik teşviklerle yapılan evliliklerin kazananı erkek, kaybedeni ise ömür boyu kadın olmaktadır. Klasik evlilik sözleşmelerinin, kadının ömür boyu evinin “direği”, “reisi” olan erkeğe kölece sadakati ve hizmeti dışında, kazandırdığı pek bir şey olmamaktadır. Üstelik evlilik içi şiddet, şiddetten sayılmamaktadır. Evlilik içi tecavüz tecavüzden sayılmamaktadır. “kocandır, döver de sever de” öğüdü, bu konuda tam da AKP kadın politikasını ifade eden bir öğüt olmaktadır.

Fatma Şahin kusura bakmasın, kadını eve ve evliliğe mahkum etmek, kendi başına en büyük zulümdür. Çünkü ataerkil dünya, farkında olunmayan mahkumiyetlerle doludur. Bunu bir kadın olarak kendisi de iyi bilir. 

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk