• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Tebessümleri, Bakışları ve Yaşamları

4 May 2020
in ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Çayı elinde oturmuş öylece duruyordu. Kalakalmıştı, derinliklerdeydi. Ne etraftaki bağırtılar ne de dört beş defa ona seslenen ve en sonunda onu kolundan tutarak bu düşten uyandıran arkadaşını fark etmişti. Yıllar sonra tekrar aynı noktaya gelmesi ve birlikte olduğu arkadaşlardan hiçbirinin olmaması onu o anlara götürmüştü.  ‘Ne garip şey yine yollardayım ve yine geçtiğim mekânlardan geçiyorum ama her seferinde olduğu gibi yeni yoldaşlar yeni tebessümler ve yeni bakışlar var, bu seferde de olduğu gibi’ diye düşünmüştü. Oysa her biri anılarında kendisine bir yer bulmuştu tıpkı her birinin diğerinden taşıdığı farklar gibi. Tıpkı gece olduğunda gökyüzünü dolduran yıldızların parlaklıkları gibi, yakınlık ya da uzaklıkları gibi…  Gökyüzündekilerden biri de Ş. Berwar arkadaştı. Anılarından kendisine de yer edinen narin sesi idi. Onunla da bu yollardan geçmişti.

O, molla verildiği sırada ısrarlara dayanamayıp söylemişti bir türkü. Gözlerini uzaklardaki dağların doruklarında gezdirerek bizim dışımızda yolların yolcusu olan diğer arkadaşlara da söylemişti türküsünü. Ve bu bir kaç molla da yani arada tekrarlanmıştı. Onun türküsü esen yelle birlikte tek tek her yoldaşın yüreğine konmuştu her seferinde. Kim etkilenmezdi ki o narin sesinden, patikaların yolcularının yaşamlarını anlatan o şarkıları kim unuturdu ki. Hele o şehid zilan papule üzerine söylediği o türkü… ‘Weki ava ferat xwum bi xwum dixwîne- wek bilbila rojhilat ji dil ji dil dinale’  diye başlamıştı söylemeye o günlere geri dönerek. Ve eşlik etmiş tüm doğa, asiman ritme tutulmuştu yürekten akan duygu seliyle. Bitiğinde ise her yoldaşın bakışında yüreğinde tebessümünde bir spas dökülmüştü Ve bu da yeterli olmuştu Berwar yoldaş için. O bakışlar o tebessümler onun için yeterli olmuştu. Hep birlikte kalkıp tekrar yolla koyulmuşlardı. Tüm bunlar onun yüreğine o kadar çok nakşedilmişti ki… o anlar her gittiğinde daha bir yürümesi gerektiğini düşünüyordu. Ne de olsa ayak izlerinin çıkması gereken çok yer vardı ve durmak ona ait değildi.

Yürümeliydi yeni yoldaşlarla yeni diyarlara doğru. Daha bir inançlı ve daha bir umutlu daha bir kararlı. Sonradan duymuştu Berwar yoldaş 2011 de kasım ayında çele de düşmana karşı gerçekleştirilen eylemde yer almış ve düşman yaşadığı ağır kaybı örtmek için onu ve otuz beş yoldaşını vahşice kimyasal silahlarla şehit düşürmüştü. Birden hain düşman deyi verdi bir anda. Kendi kendine mırıldanıverirken yanındaki arkadaş yine onu dürtmüştü  ‘iyi misin heval kendi kendine konuşuyorsun da’ diye onun durumunu sormuştu. Her ne kadar arkadaşa iyi olduğunu dile getirse de o hala geçmişin basamaklarında ilerliyordu. Her basamak ayrı diyarlara ayrı tatlara ve en önemlisi de merhaba deyip de görüşme şansı elde edemediği onlarca yoldaşının düşüncelerine tebessümlerine ve bakışlarına umutlarına götürüyordu. Ne çok şey anlatırdı o kabına sığmayan heyecan dolu bakışlar ve tebessümler ona.

Ayrılmak istemiyordu o, bu düşünceden ve tekrar geçmişin basamaklarında ilerlemek istiyordu.

Bu sefer farklı bir zaman diliminde farklı farklı mekânlardaydı ancak yine farklı yoldaşlarlaydı. Bıraktıklarına hoşça kal derken yeni guruba da merhaba diyordu daha bir heyecanla ve merakla. Tüm bunlara rağmen yine de biliyordu onlara da hoşça kal diyecekti yolun sonunda belki da bir daha merhaba diyemeden..

O yollar kimlerle tanışmasına vesile olmamıştı ki. Dağlara ayak basan Küt küt heyecanla yürekleri atan ve gerilla yaşamına merhaba diyen onlarca genç yüreğe, yıllarını bu dağlarda geçiren ve her bir yaşam karesi bir destan olacak, dağlarla bir bütün olan tecrübe, tarih dolu onlarca yoldaşla tanışmıştı. Her biri de ona kendisinden bir şeyler bırakmıştı sonra farkına varsa da.

Evet, bir şeyler bırakmıştılar kendilerinden.

Sevgi ve coşku dolu yürekli Gezgör yoldaş da kendisinden ona bir şeyler bırakmıştı. Ne kadar da heyecanlı, konuşkan ve moral doluydu. Hele kendisini hemen dışa vuran o kabına sığmayan hiper aktif hali ne çok dikkatin çekmişti. En zor anda bile o bir şeyler bulmuş ve ortama sıcak bir hava sağlamayı başarabilmişti. Yolculuk süresi içerisinde kuzey için neler yaptığını anlatmıştı ve her kuzeyden bahsettiğinde gözleri parlıyordu. ‘Gitmeliyim ‘diyordu durmadan. Bir kere o fırsatı kaçırmıştı ama ikincisini kaçırmak istemiyordu ve buna kesinlikle izin vermeyeceğini söylüyordu.

Yaşamda en çok da dikkat çeken yanı Gezgör arkadaşın emek dolu olması idi. Dur durak bilmeyen ara verilen her noktada yoruldum demeden hemen birkaç taşı bir yana getirip çayı koyar ve kaynamasını beklerdi yoldaşları dinlenirken.  Onu öyle görmüş ve öyle de vedalaşmıştı onunla.  Aklının bir köşesinde kalmıştı işte onu görmeliydi ve bir çayın sıcak ve koyuluğunda derin sohbetlere tartışmalara dalmak için görüşmeyi umut etmişti. Öyle yoldaşlar vardır ki sen onlarla uzun süre kalmazsın ama tanıştığınızda onlarla uzun süre tanışıyormuşsunuz gibi gelir. Gezgör yoldaş da onun için öyle idi. Onu da ilk merhaba ve ilk hoşça kalın ardından görmemişti görememişti. O da şehit düşmüştü. Hayalin kurduğu ve dilinden düşmediği kuzey alanına gitmiş ve orada kısa bir süre gerillacılık yaptıktan sonra 2012 nin şubat ayında bestler de on beş arkadaşıyla birlikte girilen çatışmada şehit düşmüştü.

Tüm bunları düşünmek yüreğine ağır gelse de şu an bir bütünen etraftan kopup o anları tekrar yaşamayı o yoldaşlara tekrar sarılmayı ve gözlerinin içine bakarak ‘kendine iyi bak yoldaş’ demeyi o kadar çok istiyordu ki. Onlarca yoldaş her biri ayrı bir renk ayrı bir ses ve ayrı bir yaşamdı onun için.

Ve başka bir arkadaş geldi aklına onu hiç unuta bilir miydi ki deli dolu güzel yoldaşını hiç unutabilir miydi onu düşünmeden es geçebilir miydi? Doktor Amara’yı düşünmeden gidebilir miydi peki?  Onun o rahat kendisinden emin olan davranışları karşısında kendisinin çekingenliğini nasıl unutabilirdi ki. Onla benzer yanları vardı o da birçok yoldaşla tanışıyordu işi gereği ve birçoğuna merhaba deme fırsatını yakalarken birçoğuna merhaba bile diyemiyordu. Onu elbette daha iyi anlıyordu. Günün her saatinde ya da her görevde bir ihtiyaç duyuldu mu hemen yorulmayı bir kenara bırakıp işe koyulurdu. Cana yakın ve sempatik duruşlarıyla hasta arkadaşlara destek olmuştu. Ki her gidilen noktada karşılaştığı her hasta arkadaş ile sakin ve duyarlı bir şekilde ilgilenmesi herkeste güzel izlenimler yaratmıştı. Yaşına rağmen büyük bir emek ve çaba sahibi olan Amara arkadaş geniş bir tecrübeye de sahip olmuştu. Geliş gidişlerin olduğu sürede onu bir kaç defa görmüştü ayaküstü de olsa onu görmek yine siyah gözlerindeki o parıltıyı görmek hiç bir şey yapmamış gibi o dinç haliyle karşılaşmak o kadar iyi gelmişti ki ona. Pozitif enerji taşıyordu bulunduğu ortama. Onu da öyle tanıyordu yüreğinde öyle yer edinmişti. Ama sonra tekrar düşündü ve kısa süreliğine onun da şahadet haberini almıştı. 2011 in ekim ayında düşmanın Xakurke ye yaptığı hava saldırısı sonucu on bir arkadaşı ile birlikte şehit düşmüştü.  O da kendisinden bir şeyler bırakmıştı ona.

Ve hala yollardaydı. O, arkadaşları buradan geçirmişti tek tek. Ayrı dem ve mekânlarda buluşmuş olsalar da onlar da ondan öncekilerinin ayak izlerini takip ederek gelmişlerdi tıpkı kendilerinden önce gelen diğer özgürlüğe bilet almış yolcular gibi. Şimdi yeni yürekler yeni bakışlar yeni tebessümler onların ayak izlerinden ilerliyordu diye kendi kendine düşünüyordu.

Yine yola koyulma saati gelmişti O, geçmişin basamaklarını dolaşırken. Hareket saati gelmiş geçiyordu. Ama o kopmak istemiyordu daha görüşeceği onlarca yoldaş vardı. Yarım kalan o kadar çok şey vardı ki..

Ancak gitmeliydi acı gelse de. Yüreğine ayrılıklar daha da bir acı geliyordu. O anlara gitmek onu daha da bir inançlı ve kararlı kılmıştı. Her ne kadar yollar aynı yollar olsa ve aynı arkadaşlar olmasa da her zaman bu yolların yolcusu olması onu daha da bir hırslı kılıyordu. Daha çok yol ve daha çok yoldaş onu bekliyordu. O sevdaları birleştiriyordu o bu sevdalara tanık oluyordu. Her ne kadar ardında ayrılık ve özlemler olsa da.

Grup onu bekliyordu göz bebekleri parlak yeni yaşama adım atmak için heyecan dolu yürekler bekliyordu. Birden başını kaldırarak onlara baktı ve dudağından hafif bir gülümseme etrafa yayıldı sanki bekleten kendisi değil de bir başkasıymış gibi ‘eee hadi heval ne bekliyoruz kimi bekliyoruz? Geç kalmayalım daha çok yürüyeceğiz’ dedi. Yanındaki yoldaşlar da birbirine bakarak güldüler ve sonsuzluğa, özgürlüğe, umuda, aşka uzanan yolların yolcuları olarak başladılar yürümeye. Durmama üzere söz vererek başladılar.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk