Savaş her sahada savaştır ve her devrimin de kendi güzelliğini yaratma savaşını verdiğini biliyoruz. Esas olarak devrimler güzellik içindir, daha kabul edilebilir bir yaşam içindir, yani sevgi içindir. Yalnız yıkarsan istilacı, anarşist olursun, bunlar da bir devrim için yeterli değildir. Yıkmak, dağıtmak gerekiyor, ama yapmakla ancak devrimi tamamlayabilirsiniz veya yapmakla birlikte ancak devrimin istilacılıktan, anarşizmden farkı ortaya çıkar.
Siyaset aşktır, örgütlenme aşktır, propaganda aşktır. Ben deli miyim bu kadar örgütsellik geliştireyim. Aşkımı kurtarmak için siyaset yapıyorum, örgütlenme yapıyorum, bu kadar savaş olanaklarını ortaya koyuyorum. Kadın özgürlüğünü geliştirmemin nedeni aşkımı kurtarmak içindir. Ama çok iyi biliyorsunuz ki, müthiş bir ajitatör, propagandacı, örgütçü ve her gün savaş olanaklarını arttıran biriyim. Madem aşk istiyorsunuz örgütlenin, siyasileşin, askerileşin, işte çarpıcı aşk budur. Aksi halde aşk inkar olur. Çok sevmek istiyorsanız sevmek istediğinizi yaratın. Kimi sevebilirsiniz? Çarpıcı bir biçimde sevmeye cesaret eden var mı? Evlilik, nişanlılık ne anlama gelir? Ben evliliğe zincirleme diyorum; birbirini zincirlemedir, bağlamadır. Geçmişte onun sembolik bir anlamı vardı. İlişkiyi meşrulaştırıp toplumun kurallarına uyarlamaydı. Bizde tam tersinedir, bu ilişki bağlamaya, köleliğe ve gayri meşruluğa götürüyor. Sömürgecilikle, 12 Eylül faşizmiyle bağlantısını kurduğumuzda görüldü ki bu ilişki görünüşte meşru, ama özünde en tehlikelisi. Duygularınız için de bunlar söylenebilir, görünüşte masum duygular, özünde ise ihanete çeken duygular. Çünkü örgütten, savaştan kaçıyorsunuz, bu objektif olarak ihanettir. Zaten ikinci gün sonunda da sübjektif ihanetle tamamlanıyor. O zaman nerede kaldı aşk, duygu? Örneğin, gelinlik meseleleri var, o da sembolik bir olaydır. Bir gelin nasıl kuşanır? Aslında güzellik olayını zirvede yaşamak istiyor. Ben ise kefeni giydi diyordum. Belki size zor gelir, ama benim teorilerim biraz böyledir. Doğru olduğu sonunda ortaya çıktı.
Aslında ne erkek kızdan ayrılmıştır ne kız kendini erkekten ayrı sanmıştır. Ayrılıklar öyle değil. Savaşa gitti diye birbirinden ayrıldı dememeliyiz. Ayrılık da birlik de biraz daha farklıdır. Biz birleşmek için bu kadar büyük bir özgürlüksel kalkışı esas alıyoruz. Büyük birliktelik için binlerce şehidi de olabilir. Ana-babayı, kızı, eşi-dostu feda etmeyi göze almadan büyük çıkışı yapamazsınız. Analar bile en değerli varlıklarını vatan için şehit verdiklerinde, bunun büyük bir birlik, buluşma için olduğunu bildiğinden katlanıyorlar. Bilindiği gibi ana-evlat sevgisi dayanılmaz boyuttadır. Kürdistan’da oluşan gelişmeleri göz önüne getirdiğimizde şahadetler de dahil, ayrılıklar birlik anlamına geliyor. Ruhunda bir birlik olayı var; işte bu ulusal birlik oluyor. Demokratik halkın özgürleşmesi, birleşmesi anlamına geliyor. Bunu peşmerge anlamaz. Peşmerge, kadından bir gün koptuğunda biter. Mutlak feodal kanunların etkisi altındadırlar, biz bunu reddediyoruz. Dolayısıyla o tip ayrılıkları fazla büyütmeyeceğiz. Birliği başka yerde arayacağız.
Aşkı geliştirmek isteyenlere, sevdiği kız-erkeğe ulaşmak isteyenlere büyük imkan sunuyoruz. Benden daha ne isteyebilirsiniz? Peygamberin cenneti vaat etmesi gibi değil, etle-tırnak kadar, ekmek-su kadar olabilecek bir şeyi veriyoruz. Aşkı kolay sanıyorsunuz, oysa Kürt’ün namusu ve yüreği yok. Zaten benim için “O, Kürt değil” veya “tektir” diyorlar. Eski Kürt’e, eski, yenilmiş-bitmiş ilişkiye devlet sahip çıkıyor ve yalnız beni affedilmez buluyor. Bunlar gerçeklerdir, ben icat etmiyorum. Zorla beni beğenin veya benimle yol alın da demiyorum. Hoşunuza gidiyorsa, karar vermişseniz nasıl bir savaşçı olduğumu, nasıl bir yoldaş olduğumu bilerek adımınızı atın. Yoldaşlığın çerçevesini anlatmak için ne yapmalıyım? Niye anlamaya yanaşmıyorsunuz? Kendimi tanıdığımdan beri, arkadaşlık ve yoldaşlıkla uğraşıyorum. Daha iyisini siz yapın, o zaman ben size katılayım. Zaten katılıyorum da. Ufak bir canlılık belirtiniz olduğunda ona müthiş katılıyorum. Siz de biraz yüksek katılım gücü gösterin. Bu kadar eleştiri geliştirdiysek, bunun nedeni çözümün o kadar yakın olduğundan dolayıdır. Sorun bu kadar çarpıcı konuluyorsa, çarpıcı cevapların da devreye girmesindendir. Bir yerde sorunlar ne kadar ağırsa çözümler de o kadar yaklaşmıştır. Dolayısıyla başarma gücünüze her zamankinden daha fazla inanabilirsiniz. Çabalar, isabetli sergilenen planlı devrimciliğin gereğidir. Bir devrimci her zaman planlıdır. Çabalarını bütünüyle hesaplayarak sergilemesini bilir. Onu şimdiye kadar fazla yapmadınız. Plan gereğimizi, hatta amaç ve taktik gereğimizi çok çok aştınız, bunun sonu yok.
Devrim her zaman yeniyi ifade etme sanatıdır. Yani onun içinde disiplin, kural kesinlikle vardır. Normal düzendeki kanundan, kuraldan çok daha fazla hükmünü amansız yerine getiricidir. Daha büyük sorumlulukla yüklenelim. Bazılarınız işleri gerektiği kadar yürütüp ileriye taşırma gücü gösterirse mutlaka başarır.
Konuyu kısmen ortaya koyabildik. Yetersizse bunun biraz edebiyatına yönelmek gerekebilir. Bize bir kaç romanlık anlatım gerekiyor. Çok daha geniş seminerler vermek gerekiyor. Bu konularda da bir ahlaki tutum belirtmek; bir güzellik anlayışı, bir cinsellik anlayışı, bir evlilik anlayışı gerekiyor. Tüm bunlar için yeni esaslar belirtmek gerekecek.
Önder Apo
Kaynak: Sosyal Devrim Ve Yeni Yaşam
19 Ocak 1994