• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Tanrıça Zilan Tarzıyla Zaferi Garantileyelim

30 June 2024
in DEĞERLENDİRME
A A
Tanrıça Zilan Tarzıyla Zaferi Garantileyelim
Share on FacebookShare on Twitter

Özgürlük mücadelemizin büyük fedaileri Zilan, Sema ve Gulan yoldaşlar şahsında tüm mücadele şehitlerimizi büyük bir saygı ve minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Şehitlerimiz her zaman için yolumuzu aydınlatan meşaledir. Bizleri her an düşman gerçeği karşısında direngen kılan, bizlere her an direnme gücü kazandıran; şehitlerimize olan bağlılığımız ve onlara layık olma çabamızdır. Şehitlerimizin, kendini uğruna adadıkları kutsal amaçları, mücadele yürüyüşümüzü belirleyen temel pusulamızdır. Onların izinden yürümek, onların yarım bıraktığı amaç ve hedefleri başarıya ve zafere ulaştırmak, bunun kesin karar ve azmini göstermek, yegane yaşam ve mücadele gerekçemizdir.

Ülkemizi soykırımcı sömürgeci sistemin işgalinden kurtarmak ve kadın özgürlük devrimini gerçekleştirmek gibi büyük amaçlarla yola çıkmış bir hareketin kadrolarıyız. Zilan çizgisinin militanları olarak, Önderlik çizgisinin militanları olarak amaç ve hedeflerimizdeki netliğimiz, şehitlerimizin izindeki yürüyüşümüzden geliyor. Özgürlükteki ısrar düzeyimizi Zilan, Sema, Gulan ve onların ardılları olan kahraman şehitlerimize bağlılık düzeyimiz belirliyor. Her birimizin yaşamdaki duruşunu, mücadeledeki katılımını belirleyen, yine bu kahraman yoldaşlarımızı temsil etme düzeyimiz oluyor.

Yaşanmış tarihin bize her zaman gösterdiği gibi güçlü öncü kişilikler, tarihsel eylemlerin yaratıcısı ve yeni yaşamın temsilcisi olurlar. Tıpkı tarihte olduğu gibi günümüzde de böylesi güçlü öncü kişilikler Zilanların, Semaların ve Gulanların fedai ve direnişçi ruhunu kendi duruşunda yaşatarak Özgürlük tarihini yazmaya devam ediyorlar. En başta da Fedai Kadın Ordumuz olan YJA Star güçlerimiz, tüm savaşçı ve komutasıyla beraber Zilan, Sema ve Gulan çizgisinde her an direnerek Önder Apo’nun fikir ve felsefesinin yaşam bulması için mücadeleyi her gün biraz daha büyütüyorlar. Tanrıçaların yarattığı mekanlarda Tanrıçalığa yeniden ruh kazandıran, Tanrıçalığı yeniden dirilten tüm yoldaşlarımızın mücadelesi ve özgürlük yolunda eylemleşme düzeyleri gün geçtikçe daha da zirveleşmektedir.

Böyle bir gün vesilesi ile bu Zilanca çıkışı anlayabilmek için Zilan’daki kararlaşmayı, içinde şekillendiği dönem koşullarını görüp bilince çıkartmak gerekir. Çünkü Zilan yoldaşı bu fedai eylem çıkışına götüren çok derinlikli içsel bir yoğunlaşma düzeyi vardır. Kürdistan’ın içinden geçtiği çok yakıcı bir imha ve soykırım süreci vardır. Kürt halkının tek umudu haline gelen bir Önder Apo gerçeği ve geliştirdiği gerilla ordusu vardır. Önder Apo’yu ve geliştirdiği gerilla ordusunu bağrına basarak serhildana kalkan bir halk gerçekliği vardır. Zilan yoldaşın bu tarihi çıkışını daha iyi anlamak ve bilince çıkarmak için o dönemi biraz hatırlamakta ve anlatmakta fayda vardır.

Gerilla, Kürdistan’da büyük bir umut hareketine dönüştü

Bilindiği üzere, Özgürlük mücadelemizi klasik Kürt isyanlarından ayıran ve onu yenilmez kılan bazı temel özellikleri vardır. Bunların en başında, yürüttüğü profesyonel gerilla mücadelesi gelmektedir. Soykırımcı sömürgeci TC işgal sisteminin Kürdistan’da ortaya çıkardığı siyasal ve toplumsal sorunların derinliğine bıkıldığında, profesyonel bir gerilla mücadelesi yürütmeden bu günkü siyasi, sosyal, ideolojik ve kültürel gelişmenin yaşanması mümkün olamazdı. Ülkemizde yaşanan derin ulusal, siyasi, sosyal, kültürel ve tarihi sorunlara çözüm yaratmanın tek yolu gerilla mücadelesini başlatmaktan geçiyordu. Nitekim Kürdistan’da bugün yaşanan yeni özgürlüksel gelişmeler, gerilla mücadelesinin gelişip sistemli hale gelmesi ve kendisini sürekli modernize etme kabiliyetini kazanması sayesinde ortaya çıkmaya başladı. gerilla mücadelemiz kalıcı ve sistemli hale gelmeseydi ve kendisini sürekli büyütme ve yenileme kabiliyeti kazanmasaydı, Kürdistan’da bugün yaşanan gelişmelerin ortaya çıkması pek mümkün olmayacaktı.

1984’ten itibaren partimiz PKK önderliğinde devreye giren gerilla mücadelemiz, Kürtlerin ve Kürdistan’ın hem güncel durumunu hem de dayatılan ölümcül kaderini kökten değiştirmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren soykırımcı sömürgeci işgal rejiminin Kürtlere dayattığı “Varlık olmaktan çıkarılma” durumunu, köklü bir biçimde değişikliğe uğrattı. Kürdistan Özgürlük gerillası, 1990’lı yıllarla beraber halkın kitlesel serhildan gücüne kavuştu ve gerilla-halk bütünlüğünden doğan büyük bir iradi güç haline geldi. Kürdistan ve bölgede yeni bir iradi güç haline geldikçe de ciddi bir aktöre dönüşmeyi başardı.

En temel Parti gücümüz olarak özgürlük gerillasının, her gün biraz daha büyüyerek ve derinleşerek günümüze ulaşmasında ve güncel kazanımları elde etmesinde, 1990-1995 yılları arasındaki mücadele dönemi büyük önem arz etmiştir. Bu dönem, gerilla gücü olarak halkla bütünleştiğimiz, halkın gücüne kavuşarak büyüdüğümüz bir dönemdir. Halkımızla buluştuğumuz, savaş ve örgütlenme tecrübesi ve birikimi kazandığımız ve Kürdistan coğrafyasına kök saldığımız bir dönemdir. Gerilla mücadelesine dayanarak büyük bir güç ve irade kazanan Kürt halkının, kendisine dayatılan inkar ve imha kaderini artık yüksek sesle ret ettiği yıllar olmaktadır. Beklenmeyen bazı yeni gelişmelerin her an yaşanabildiği bir dönemi ifade etmektedir. Bu durum hem bizler için hem de düşman güçleri açısından böyledir. Soykırımcı-sömürgeci TC’nin Kürdistan’da OHAL rejimini geliştirdiği ve kurumlaştırdığı, faili meçhul cinayetlerin işlendiği, köy yakmaların yaygınlaştığı yıllardır. Yine Türkiye’nin kendi içinde bazı subay ve generallerin öldürüldüğü yıllardır. Hatta Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’ın öldürülmesine de sebep olan yıllardır. Tüm bu nedenlerden dolayı, önemli bir dönemi ifade ediyor. Aslında bir başka deyişle, Kürt halkının, yakılan gerilla ateşi etrafında yeniden varlık kazanmaya başladığı yıllar oluyor. Kürdistan’da ortaya çıkan tüm gelişmelere gerillanın damgasını vurduğu yıllar oluyor.

Bahsini ettiğimiz bu dönemde hem bizim cephemizden hem de düşman cephesinden ortaya çıkan tüm gelişmeleri, yürütülen gerilla mücadelemiz belirlemiştir. Çünkü gerilla ordumuz, bu yıllar arasında, artık Kürdistan’dan söküp atılması mümkün olmayan kalıcı bir savaş ve savunma gücü haline geldi. Halkımızın kimliksel, tarihsel ve kültürel açıdan yeniden varlık kazanmaya başladığı bir süreç oldu. Bu sürecin ardından gerilla ordumuz, Kürdistan’da büyük bir umut hareketine dönüştü ve yeniden var olmanın vazgeçilmez tek çaresi haline geldi. Kürdün adeta karartılmış duygu ve düşünce dünyasını, kökünden sarstı ve aydınlık bir yeniden doğuşa yol açtı. Gerillanın yaktığı özgürlük ateşi, kendi etrafında yeni ve özgürlükçü bir yaşamı geliştirmeye başladı. Dolayısıyla bu yıllar, Kürdistan’da gerilla öncülüğünde yükselen aydınlığın yüz yıllık karanlığı yırttığı, iyinin doğrunun ve güzelin yeniden anlam kazanmaya başladığı, kaybedilen anlamın kendini yeniden zihinlere ve ruhlara yerleştirdiği bir dönem oluyor.

Özgürlük gerillası, Kürdistan coğrafyasındaki konumunu kalıcılaştırmak üzere savaş ve ordu sorunlarını yine yaşam ve ilişki sorunlarını gündemine alıp tartıştıkça ve gerillacılık tarzını ülkenin her yerine taşıdıkça, Kürdistan toplumu içerisinde de çok ciddi bir kitlesel destekle karşılanmaya başlıyordu. Önder Apo’dan günlük olarak dinlediği perspektifler temelinde, savaş ve ordu sorunlarıyla yine kişilik sorunlarıyla, yaşam ve ilişki sorunlarıyla mücadele ettikçe hem gerillacılıkta hem de özgür yaşam çizgisinde hızla yetkinleşiyordu.

Kendi içinde kurumlaşıp kalıcı ve sistemli bir gerilla gücüne dönüştükçe, Kürt toplumu içerisinde büyük umut ve beklentiye yol açıyordu. Ülkesi toprağı işgal edilmiş, dili kültürü yasaklanmış, maddi manevi tüm varlığına el konulmuş olan Kürt halkı tarafından büyük bir umutla, heyecanla ve coşkuyla karşılanıyordu. Halkımız ülkenin her tarafında gerillayı büyük bir umut ve beklentiyle kucaklıyor ve hesapsızca bağrına basıyordu. Özgürlük mücadelemizin günümüze büyüyerek ve derinleşerek ulaşması bu sayede gerçekleşti. Yani Kürt halkı, kendi varlığını ve özgür geleceğini artık gerillanın varlığında ve başarısında görmeye başlıyordu. Ulusal toplumsal kaderini ve geleceğini, gerillanın direnişine bağlamaya başlıyordu. Gerilla direnişi olmadan Kürdistan’da yaprağın bile kımıldayamayacağı artık anlaşılmıştı. Çünkü halk olarak yeniden var olma sürecinin, gerilla mücadelesinin başlamasına paralel olarak geliştiği ve ilerlediği görülüyordu. Bu yüzden gerilla mücadelemizin Kürdistan toplumundaki karşılığı; yeniden var olma şansını yakalamak ve yeniden ulusal, siyasal, toplumsal, kültürel bir varlık ve kimlik haline gelmek oluyor. Aslında yeniden doğmak gibidir. Ama eski tarzda değil de yeni bir tarzda varlık kazanıp yeniden doğmaktır. Soykırımcı sömürgecilikten kaynaklı gericileşmiş yönlerini aşarak, klasik-geri- geleneksel öğelerden kurtularak, yeniden ama daha aydınlık bir fikir ve düşünce dünyası etrafında ideolojik bir düzey kazanarak, tekrardan varlık haline gelme sürecidir. Bu yüzden gerilla ordulaşması, Kürt halkında ve Kürdistan toplumunda büyük bir umut ve güven hareketine yol açtı. Gerek kırda gerekse kentte yaşayan tüm kesimleriyle beraber halkımız, gerilla mücadelesini adeta ekmek ve su kadar vazgeçilmez bir yaşam kaynağı olarak görmeye başladı. Bu boyutuyla Kürt toplumu içerisinde yaşanan çok ciddi bir boşluğu doldurduğunu söylemek, yerinde olur. Böylelikle Kürdistan gerillası, doksanlı yıllarla beraber Kürt halkının büyük kitlesel serhildan gücüne de kavuşmaya başladı.

“Zafer ve Özgürlük”

Gerillacılığa dayalı gelişen özgürlük mücadelemizin bu biçimde halklaşması ve giderek bir serhildan gücüne kavuşması, soykırımcı sömürgeci TC devletini büyük bir korkunun içine soktu. İşgalci TC devleti, Özgürlük Hareketimizi ilk süreçlerinde klasik Kürt isyanlarına benzetmiş, onlar gibi ele alıp yaklaşım belirlemiş, strateji ve taktiklerini buna göre geliştirmişti. Ancak Hareketimizin, uzun süreli halk savaşı stratejisini esas alması ve bu temelde gerilla mücadelesini başlatma kararına ulaşması ardından, durumun hiç de öyle olmadığını görüp anlamış oldu. Mücadele saflarımızda gerillacılığın gelişip serpildiğini ve giderek tüm Kürdistan’da mücadeleyi kalıcı hale getirdiğini ve artık sökülüp atılmasının mümkün olmaktan çıktığını gördükçe, kavradıkça hareketimize karşı yürütmüş olduğu strateji ve taktikleri de ona göre değiştirmeye başladı.

Soykırımcı sömürgeci TC devleti, özgürlük gerillası karşısında artık devletin normal kanun ve kurallarıyla, normal yol ve yöntemleriyle başa çıkamayacağını anlamaya başlamıştı. Artık eski normal ordusuyla istediği sonucu alamayacağını görünce, seksenli yılların sonlarına doğru Kürdistan’da çok yönlü bir özel savaş rejimini ve bunun kendi içinde gizli ve karanlık çete kurumlaşmalarını geliştirmeye başlamıştı. Kürdistan’ı OHAL bölgesi (olağanüstü hal bölgesi) ilan ederek, kanunlara adını süper vali olarak geçirdikleri OHAL valisi ve onun komutasında, bir özel savaş rejimi kurmuşlardı. Bakur Kürdistan, OHAL valisi ve onun komutasındaki JİTEM çete yapılanması tarafından yönetilmeye başlanmıştı. Kürdistan gerillasına karşı gizli ve kanunsuz kontrgerilla birlikleri ve özel tim yapılanmaları oluşturulmuştu. Halkımız tarafından “CAŞ” olarak adlandırılan köy koruculuğu sistemi kurularak, Kürdün Kürde karşı savaştırıldığı, Kürdün Kürde öldürtüldüğü yeni bir süreç başlatılmıştı. Yurtsever ve devrimci insanlarımızı yargılamak üzere DGM denilen, Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuştu. Gençleri devşirmek için YİBO’ların sayısı çoğaltılmıştı. Genç kızların mücadeleden alıkonulması ve sistem sınırları içine hapsedilmesi amacıyla çok sayıda dikiş-nakış kursu gibi sivil görünümlü, sömürgeci eğitim kurumları geliştirilmişti. Kürt çocukları, kurulan bu sivil görünümlü asimilasyon merkezlerinde sosyal-kültürel açıdan sömürülerek, sistemin birer ajanı ve muhbiri haline getirilmeye çalışılıyordu.

Partimizin başlatmış olduğu gerilla mücadelesinin yetkinleşerek Kürdistan’da kalıcı bir güce dönüşmesi ve halkta taban bulması karşısında son derece zorlanan TC özel savaş rejimi, egemen bir ulus devlet olmanın yarattığı, uluslararası tüm imkanları kullanmanın arayışı içerisine girmişti. Özgürlük hareketi ve gerillasına karşı yürüttüğü bu kirli özel savaş stratejisini uygulayabilmek için, üyesi olduğu NATO’nun hem açık savaş gücünü hem de gizli GLADYO gücünü arkasına almıştı. Hareketimize ve gerilla güçlerimize karşı yürütülen kirli savaşın maddi gideri, NATO gizli GLADYO’su tarafından finanse edilmeye başlamıştı. Soykırımcı sömürgeci TC devleti, NATO ve ona üye olan devletlerin yüksek desteğini alabilmek için Hareketimizi Avrupa terör listesine koymanın arayışına da ayrıca girmişti. Bunun için uluslararası güçlerle derin ilişkiler geliştiriyordu. Hareketimizi Avrupa terör listesine sokmak için büyük bir siyasi ve askeri komplo hazırlığı içerisine girmişti. İsveç başbakanı olan Olof Palme bu temelde öldürülmüş ve bu cinayet, Hareketimizin üzerine atılmıştı. NATO gizli GLADYO’su ve MİT ortaklığında gerçekleştirilen Palme cinayetinden hareketimiz sorumlu tutularak, PKK’nin Avrupa terör listesine alınması sağlanmıştı. Bu olayın ardından hareketimizin Avrupa kapsamındaki faaliyetlerinin önemli bir kısmı yasaklanmış oldu ve Avrupa devletlerinin büyük baskısına maruz kalındı. Önder Apo ve Hareketimizin önde gelen kadrolarının kırmızı bültenle aranan terör listelerine girmesine yol açtı. Ortaya çıkan bu durum, yani PKK’nin Avrupa terör listesine girmiş olması, soykırımcı sömürgeci TC’nin sınır ötesi operasyonlar yapmasının da önünü açmış oluyordu.

Özgürlük hareketine karşı uluslararası açık ve gizli destekleri de almaya başlayan Türk özel savaş rejiminin hareketimiz karşısındaki zorlanması, 1995-1996 yıllarına gelindiğinde daha ciddi bir düzeye ulaşmıştı. Hem Türkiye içinden hem de uluslararası alandan elde ettiği her türlü siyasal, diplomatik, askeri ve teknolojik desteğe rağmen, Özgürlük Hareketini ve gerilla gücünü bir türlü tasfiye edemiyordu. Geliştirdiği özel savaş ve genel savaş yol ve yöntemlerine rağmen, gerilla karşısına çıkardığı ve adına Türk Gladyosu da diyebileceğimiz kontrgerilla gücü ve NATO desteğindeki sınır içi ve sınır ötesi askeri operasyonlarla tam sonuç alamadığını, gerillanın tasfiyesi üzerine kurduğu her türlü operasyonel girişiminin boşa çıkarıldığını görmekteydi. Gerillayı halktan kopartmak ve adeta balığı denizsiz bırakarak boğulmasını sağlamak için, olmadık yöntemler geliştiriyordu. Kürdistan’ın kent ve kırsalında halkımıza dönük akıl almaz baskı ve işkenceler uygulamaktaydı. Uluslararası GLADYO ve JİTEM’e bağlı olarak faaliyet yürütmek üzere gizli bir kontra yapı olarak geliştirilen HİZBULLAH’ın işlediği sayısız faili meçhul cinayetler, gün geçtikçe artıyordu. Hareketimizin desteklediği demokratik siyasi yapılar, devrimci-demokrat insanlar, bazen açık bir biçimde bazen ise gizli bir biçimde katlediliyordu. Kürt ve demokrat iş adamları, siyasetçiler, gazeteci ve aydınlar faili meçhul bir biçimde bu Türk Gladyosu tarafından, yargısız bir biçimde infaz ediliyordu. Yargı da kanun da, uluslararası GLADYO’ya bağlı olan bu gizli Kontra yapı olmuştu. Teslim olmamış, koruculaşmamış Kürt köyleri yakılıyordu. On binlerce insan zorunlu göçe mecbur bırakılıyordu. Teslim olmayıp onurlu durmak ve onurlu yaşamak konusunda ısrar etmek, ölüm ve faili meçhul yöntemler de dahil olmak üzere en büyük cezaları göze almak demekti. Tüm Kürdistan’a dayatılan “ya teslimiyet ya ölüm” çizgisiydi. Önder Apo, Özgürlük Hareketi ve gerilla gücümüz şahsında direnen ise, “Zafer ve Özgürlük” çizgisiydi. Bu çizgi, “Yan Azadî yan jî Mirin” şiarında ifadesini buluyordu.

PAJK Koordinasyonu
Devam edecek

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk