Tarih yaşandıkça anlam gücüne kavuşur. Yaşamın anlamından uzaklaştığımız an kadın olarak anlam dünyasından da uzaklaştığımız anlamına geliyor. Kadın toplumunun ayrı gayrısı yoktur. Biz tüm kadınlar farklı mekan ve zaman dilimlerinden geçsek te ruhta, duyguda, düşüncede yaşadıklarımız aynıdır. 8 Mart kadın mücadelesinin sembolik günü olsa da aslında tüm günler ve zamanlar 8 Mart’ın ruhu olarak yansır. Bu güzelliklerle kadın mücadelesi anlam ve ivme kazanıyor. Toplumun esas belirleyici dinamiği kadın gücünün açığa çıkmasıdır. Onun için tüm güzelliklerde kadın ruhu canlı olarak yaşar ve yaşatır. Bundandır ki tüm hakikatlerde kadın olgusu öne çıkmaktadır.
Özgürlük eğilimi veya tercihi kadın dünyasında daha anlamlı hale gelmiştir. Çünkü özgürlüksüzlüğün ne anlama geldiğini derinliklerine kadar yaşamıştır. Köleliği, baskıyı, aşağılanmayı, iradesizleşmeyi ve tecavüz kültürünü kadın beyni (zihni), kadın dünyası daha fazla kaldıramamıştır. Bu anlamda yaşama aşkla katılmayı, özgürlük tercihini yapmayı tereddüt etmeden, her hangi bir ikircilik yaşamadan daha rahat yapıyor. Çünkü kadında özgürlük birikimi ve somutlaşması gün be gün somutlaşıyor. 21.yyda toplumlar kadın özgürlüğünün kokusunu, ruhunu, güzelliğinin tadına varmıştır. Bu özgürlük tercihini sadece 8 Mart’la sınırlı değil, bunu an be an yaşayarak yaşamsallaştırıyor. Günümüzde giderek kadın özgürlük eğilimi ve tercihi nefes borusu olmaktadır. Bu nefes borusu biz kadınlara ilham kaynağı oluyor. Bir örnek vermek istiyorum. Biz kadınlar birbirimizle paylaşımlar yaparken seni seviyorum demeyiz. Seni anlıyorum deriz. Çünkü sevginin kaynağında anlam var. Anlamsız bir sevgi olayından bahsedebilir miyiz? Cevabımız hayır olduğuna göre, her yerde özgürlük eğilimini büyütmek için halen neyi bekliyoruz?
Kadın anlayışının ve kadın bakış açısının olduğu tüm toplumlar özgürlüğe daha yakındır. Kadından uzaklaşan veya kaçanlar esas olarak özgürlükten kaçmış oluyor. Çünkü kadının olduğu her yerde eşitlik, demokrasi ve adalet hakimdir. Kadının doğasında bunlar zaten var. Esas olarak yapılması gereken, yönümüzün hep kadına dönük olması gerektiği gerçeğidir. Bundandır ki biz kadınlar olduğumuz her yerde ve zamanda kadın örgütlülüğümüzü büyütmemiz elzem bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Dünyada örgütsüz, bilinçsiz bir kadın bırakmayalım. Zaten bize ait olanı tekrar iade alma zamanıdır. Bunu yapacak olan yine kadın mücadelesidir. Onun için kadınca bir yaşam için yaşamımıza daha fazla başarı sığdırma zamanıdır. Bu anlamda her bir başarı bizleri hakikat yolcusu yapacaktır.
Kadın gerçekliği hep yeniliklere gebedir
Kadında anlam ve his hep canlı olarak yaşanıyor. Empati olayının somut ifadesi kadındır. Empatisiz bir kadın olamaz, ki olsa da ona kadın denilemez. Dikkat edelim biz kadın toplumu ne zaman duygularımızdan, hislerimizden, düşüncelerimizden uzaklaştık, işte o zaman kendimiz olmaktan çıktık. Çünkü kadın yaşamla özdeş olduğu için vicdanı onu yanlış yöne sevk etmez. Hisle olsa dahi onu muhakkak doğru yolun yolcusu yapmıştır. Bu anlamda her günümüzü kadınca bakış açısı ile donattığımızda zaten xwebun oluyoruz. Yani kendimiz oluyoruz. Ayrıca kadın doğası zaten sıradanlığı ve durağanlığı kabul etmiyor. Bu anlamda çatışıyor, mücadele ediyor. Farklılıklar ve çeşitlilikler mevcudiyetini kadında bulur. Onun için biz kadınların avantajı daha çoktur. Aslında biz kadınlar dünyaya kadın cinsi olarak geldiğimiz için çok şanslıyız. Çünkü kadındaki enerji akışkandır. Hep ileriye doğru akıyor. Kendini tekrar eden bir enerji olayı yoktur. Kadın gerçekliği hep yeniliklere gebedir. Doğa ile hep simbiyotik ilişkisini kurabilmiştir. Doğadan bir an kopmamıştır. Çünkü doğanın ve evrenin hakikatinden pay almıştır. Bu anlamda hep özgürlüğün peşinden gitmiştir ve özgürlükten bir an olsun uzaklaşmamıştır. Çünkü biliyoruz bunlardan uzaklaşmak aslında xwebun olmaktan vazgeçmektir.
Tarihten günümüze kadar İştar’dan, İnanna’dan, Afrodit’ten ve Tiamat’tan, mücadele mirasını alarak Rosa Luksemburg, Clara Zetkin’lere kadar ve 21.yy tanrıçaları Saralardan, Zilanlardan, Beritanlardan, Arin Mirkanlardan, Jina Eminiden, Axin Muşlardan, Leyla Amedlerden, Hejar Zozanlardan, Şervin Serdarlara kadar kadın özgürlük mücadelesini bizlere devreden tüm şehit yoldaşları sevgi ve minnet ile anıyor, özgürlük önderi Önderliğimizi; kadınların gerçek dostu ve yoldaşı olarak büyük bir sevgi ve özlem ile selamlıyorum.
8 Mart dünya kadınlar günü vesilesi ile tarihten şimdiye kadar bize kadın özgürlük mücadelesinin mirasını devreden tüm kadınları saygı ve sevgi ile anıyor, tüm çağların ve 21.yy. daki tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyorum. Özgürlükler muhakkak bizimdir, bizimledir. JİN JİYAN AZADİ.
Nupel Dîjle