Zilan yoldaşın düşman merkezinde patlattığı bomba, aynı zamanda erkek egemen sistem ve zihniyetine karşı da gerçekleştirdiği bir saldırı eylemidir. Kürdistan ve Türkiye başta olmak üzere, bölgenin ve dünyanın her tarafında kendisini sonsuz ve sınırsız bir zihniyet ve sistem olarak ilan etmiş olan erkek egemenlikli zihniyet ve sistemini, kökten sarsan bir eylem olmuştur. Çünkü Zilan yoldaşın eylemi, erkek egemen ordulara karşı gerçekleştirilmiş bir eylemdir. Ulus devletin orduları, egemen erkeğin ordularıdır. Durmadan ölüm yağdıran ordulardır. İşgalin, talanın, hırsızlığın, haksızlığın ve ahlaksızlığın ordularıdır. Zilan yoldaş gerçekleştirdiği görkemli fedai eylemiyle, egemen erkeğin bu ordularını hedeflemiştir. Bu erkek egemen orduları yaratan aklı ve zihniyeti hedeflemiştir.
Zilan yoldaşın gerçekleştirdiği bu eylem, kadın köleliğine karşı gerçekleştirilmiş bir patlamadır. Bir Kürt kadını olarak kendi şahsında ortaya çıkardığı, özgür kadın patlamasıdır. Kadında birikmiş özgürlük enerjisinin, Zilan yoldaş şahsında özgür düşünce ve özgür irade gücüne kavuşmuş halidir. Onun şahsında eyleme dönüşmesini ifade ediyor. Kadın bedenine ve aklına artık sığmayan ve patlamalar düzeyinde kendini dışa vuran bir özgürlüksel enerji düzeyidir. Her türlü kölelik dayatmasına ve kölece yaşamlara karşı, kadında gelişen öfkenin eylemsel olarak dile gelişidir. Bu anlamıyla Zilan bir çizgidir. Zilan çizgisi Önderliğimizin de belirttiği gibi Özgür Kadın Çizgisidir. Özgür kadının başkaldırısıdır. Bu nedenle Zilan, kadın özgürlük partimiz PAJK’ın sembolüdür. Partileşmenin ölçüsüdür. Zilan çizgisi, kadına dayatılan binlerce yıllık köleliğe karşı, Kürt kadınının başkaldırı tarzıdır. Özgürlüğe kalkma tarzıdır. Mektubunda belirttiği gibi Beselerin, Zekiyelerin ve Beritanların takipçiliğini yapıyor ve onlar şahsında başkaldıran özgür kadın enerjisinin, soykırımcı sömürgeci egemen erkek sistemine, her boyutta darbe indirme tarzı oluyor. Bu anlamıyla Zilan yoldaşın eylemi, özgürlüğe yürüyen Kürt kadınının intikam eylemidir. Beş bin yıllık erkek egemen sistemine karşı ve ürettiği soykırımcı sömürgeci yapılara karşı gerçekleştirilmiş, en büyük intikam eylemidir.
Zilan yoldaşın gerçekleştirdiği bu eylem, Kadın Harekemizin tarihinde çok ciddi bir dönüm noktası oldu. Özgür kadın ordulaşmasına temel teşkil eden Bêrîtan çizgisinin, Zilan şahsında kazandığı yeni saldırı ve intikam ruhudur. Bu anlamıyla özgür kadın ordulaşmasında yeni ve büyük bir adımın adı oldu. Kürt kadınının savaş ve ordulaşmada yakaladığı gelişme düzeyinin ifadesi oldu. Kadının maruz kaldığı binlerce yıllık kölelik tarihini ancak savaşarak ve zaferler kazanarak tersine çevirebileceğini kanıtlamış oldu. Dolayısıyla Zilan yoldaşın eylemi, kadın özgürlük yolunu aydınlatan büyük bir meşale ve yol gösteren temel pusulası oldu. Kadın özgürlük ordularını geliştirmeden ve binlerce yıllık erkek egemen ordular karşısında Zilanca zaferler kazanmadan, kadın köleliğinin sona ermeyeceğinin, derin ve canlı bilincini ortaya çıkardı.
Zilan yoldaşın çok çarpıcı bir biçimde ortaya çıkardığı diğer bir gerçeklik ise, özgür kadın ordularının sadece birer savaş ordusu olmadığı gerçeğidir. Özgür kadın ordusu, aynı zamanda kadının Parti gücü olmak durumundadır. Partileşmemiş bir kadın ordulaşmasının, tek başına özgürlük getirmeye yetmeyeceği de yeterince ortaya çıkmış bir gerçekliktir. Nitekim Zilan çizgisindeki özgür kadın ordusu, sadece savaşmak amacıyla kurulmuş bir ordu değildir. Büyük özgürlük, eşitlik, barış ve demokrasi amaçları olan, yeni tarz bir ordulaşmadır ve bu da bir parti gücü demektir.
Sonuna kadar kendini adama tarzıdır Zilan tarzı
Zilan çizgisi, Kürt kadınının özgürlük yolunda harcadığı emeğin, ödediği bedelin ve verdiği çabanın bütünlüklü adı oluyor. Bunu en çok anlamlandırıp sahiplenen ise başta Önder Apo oldu. Önder Apo, Zilan çizgisini, özgür kadın çizgisi ve Tanrıçalaşma çizgisi olarak tanımladı. Tanrıçalaşmanın Kürt dilindeki karşılığı ise Xwedavend oluyor. Yani kendini adamak anlamına geliyor. Kadının xwebunlaşması ve xwebunlaştıkça da kendini adaması anlamına geliyor. Yani xwebunlaşarak, sonuna kadar kendini adama tarzıdır Zilan tarzı. Kendini her şeyiyle özgürlüğe adamış bir yaşam ve mücadele çizgisidir. Tanrıçaların yolunda, özgür yaşam ilkesidir bizim için. Toprağını sevmenin, özgür düşünmenin ve özgür irade ile kararlaşmanın, her bakımdan örgütlü olmanın, aralıksız mücadeleciliğin ve hakikat yolunda güzelleşmenin, bizim için ilke haline gelmesidir. Dolayısıyla xwebunumuzdur Zilan çizgisi. Zilanlaştıkça “Xwe” oluyoruz, yani kendimiz oluyoruz. Kendi öz cevherimize kavuşuyoruz. Zilan yoldaştan bunları öğreniyoruz, bunları alıyoruz. Bunları yeni yaşamın ilke ve ölçüleri olarak geliştiriyoruz. Zilan tarzında savaşmaya, Zilan izinde özgürleşmeye, Zilan ölçüsünde sevilmeye ve Zilanca güzelleşmeye çalışıyoruz hepimiz. Ondan adını alıyoruz, ona sözlerimizi veriyoruz, ortaya koyduğu ilke ve ölçüler doğrultusunda onu özümseyerek, onu kendimizde çoğaltmaya çalışıyoruz. Zilan çizgisinin özgür kadın militanlaşması olarak ruh bulması, özgür kadın mücadelesi yolunda ortaya çıkardığı ideolojik, felsefik, tarihsel gelişmelere yol açmış bulunuyor. Daha bir yıllık bir savaşçıyken bu düzeyde bir anlama, kavrama düzeyine sahip olması çok çarpıcıdır. Daha o dönemde reel sosyalizmin bilimsel özünden saptığının ve geliştirdiği kadın politikasında nasıl bir yanılgı içerisinde olduğunun tespitini çok net yapıyor. Kadın sorununun yeterli bir özgünlükle ele alınmamış olmasını, insanlığın diğer genel sorunları ile birlikte ele alınmasını eleştiriyor. Kadın özgürlük sorununu nasıl ele almamız gerektiğini ortaya koyuyor ve bu konuda Kürt kadınının gelmiş olduğu düzeyin, temsilcisi olmak istediğini belirtiyor. Eylem öncesi hazırladığı ve bizler için hem talimat niteliğindeki hem de yolumuzu aydınlatan bir manifesto niteliğindeki mektubunda şunları belirtiyor:
“İnsanlığı her alanda özgürleştiren, sınıflar arasındaki çelişkileri ortadan kaldırarak eşit, özgür yaşam olanaklarının oluşturulması anlamında olan bilimsel sosyalist teori, kadının insanca yaşam olanaklarına kavuşturulması gerektiğini savunmaktadır. Ancak gerçekleşen sosyalizm, her ne kadar kadını bu yönlü biçimlendirmeye çalışmışsa da sosyalizmin bilimsel esaslarından sapma, kadın özgürlüğünün özgür bir temelde ele alınmayıp bütün insanlık sorunları ile birlikte ele alınması gibi nedenlerle kadını özgürleştirme çabaları sınırlı kalmıştır.
Kürdistan özgülüne baktığımızda kadının yitirilişi hem cins olarak sömürülüşü hem de diğer her yönden sömürülüşü, Kürdistan’da kadın sorununun daha derinden yaşanmasına neden olmuştur. Ulusal kurtuluş mücadelemiz başlamadan önce Kürdistan’da kadının varlığından, iradesinden bahsetmek mümkün değildi. Kadın bir hiçti. Türk şairi Nazım Hikmet’in belirttiği gibi “Sofrasındaki yeri öküzden sonra gelmektedir.” Bu kadar kötü pozisyonda kalan Kürt kadınının özgürleştirilmesi çabası da sorunun büyüklüğüne denk bir çabayı ve yaklaşımı gerektirmektedir. Kürt halkının nüfusunun nerdeyse yarısından fazlasını oluşturan kadın sorunu çözülmeden, Kürt kadınının özgürleştirilmesinden söz edilemez.
Parti Önderliği bütün sorunlara yaklaşımında olduğu gibi, kadın sorunu konusunda da derin çözümlemeler ve bu sorunun çözümlenmesi yönünde asıl öncülüğü yapmıştır. Bugün gelinen düzey, kadının gelişimi ve özgürlüğü noktasında çok ileri bir düzeyi ifade etmektedir. Ancak kadının yitirilişi o kadar kötü ve ciddidir ki, neredeyse insanlık tarihi ile birlikte başlıyor. Bu noktada kadının özgürleşmesi ve kendi ayakları üzerinde durması, öyle bir çırpıda gerçekleştirilecek bir olgu değildir. Uzun bir sürece ihtiyaç vardır. Partimiz PKK’nin bu konuda attığı adımlar, bu süreci yakınlaştırma temelindedir. Kadını özgürleştirme çabaları çok kutsaldır, çok öğreticidir. Bu açıdan Parti Önderliğine en çok bağlı olması gereken, çok savaşması, can vermesi, emek harcaması gereken kadının kendisi cevabını vermiş, akın akın saflara koşarak özgürleşmenin adımlarını atmaya başlamıştır. Ancak kadın olarak korkunç geriliğimiz, Parti Önderliğinin bu yönlü çabalarına denk düşen bir gelişmeyi sağlamaktan uzak kalmamıza neden olmuştur. Mevcut durumumuzla savaşımızın genel seyrine denk, dönemsel görevlerimizi yerine getirmekten uzağız.
Özgürleşmenin yolu savaşmaktan geçmektedir. İyi savaşabilmek için iyi örgütlenmek gerekiyor. Güçlü bir örgütlenmeyi gerçekleştirebilirsek, güçlü bir iradeden de bahsedebiliriz. Kadın özgürlüğünün savaştan geçtiği, bugün kanıtlanan bir gerçektir. Öyle ise hedeflerimiz bellidir. Kürt kadınına özgü olan yurtseverlik, bağlılık, kararlılık, cesaret gibi olumlu özelliklerimizi devrim lehimize kullanarak, korkunç bir çabanın sahibi olmamız gerekiyor. Özgürlük için emek harcayan, gelişim sağlayan ve bu uğurda kanını döken binlerce bayan şehidimiz var. Berivan, Rahime, Besê, Ronahi, Zekiye, Mizgin ve Rahşan yoldaşlar bu şehitlerimizin içerisinde zirveleşen, yaşamları ve şahadetleri ile hem ulusal kurtuluş mücadelemiz içerisinde hem de kadın özgürlüğü konusunda, önemli süreçlerin yaşanmasının öncülüğünü yapmışlardır. Bu yoldaşlarımız savaşan bütün kadın özgürlük savaşçılarına, özelde bireysel olarak bize büyük moral ve cesaret vermektedirler. Kürdistan toplumunun geri bırakılmışlığına, özelde ise kadın köleliğine olan o büyük öfkemizi düşünceyle, ideolojiyle ve politikayla birleştirerek dönemsel görevlerimizi yerine getirmeli, ulusal kurtuluş mücadelesi içindeki rolümüzü oynamalı, hem de özgürleşmenin pratik adımlarını atmalıyız.
Bu temelde bireysel olarak aldığım ‘intihar’ gerillası olma kararını sadece kendi şahsım adına değil, başta Başkan APO ve partimiz PKK’nin çabalarına layık olma, genelde sömürülen bütün insanlığa, özelde Kürdistan halkının özgürlüğü ve Kürt kadınının özgürlük istemlerine cevap olmak ve onların temsili olmak amacıyla aldığım bu karar, bana büyük bir moral ve cesaret veriyor. Tarifi imkansız güzel duyguların sahibi olmama neden oluyor. Kadın özgürlük şehitlerimiz ve büyük direnişçilerimizin izinde yürümek, onların mirasına doğru bir şekilde sahip çıkmak, çok şerefli bir duygudur. Bu şerefli görevin sahibi olacağım için kendimi şanslı görüyorum. Bin bir türlü sıkıntıya ve zorluğa katlanarak fedakarlık gösteren, emek ve çabanın sahibi olan, Kürdistan dağlarında özgürlük mücadelesi veren bütün kadın savaşçılarımıza, partimiz PKK’ye ve başta Başkan APO’nun çabalarına, bu temelde daha fazla örgütlenerek, güçlenerek, söz ve iradenin sahibi olarak, bunun zeminini yaratmak için de ordulaşarak cevap vereceğine ve özgür yarınları kendi elleriyle yaratacaklarına olan inancımla selamlıyorum.”
PAJK Koordinasyonu
Devam edecek