B- Özel savaşta ideolojik silahlar: dincilik, milliyetçilik, bilimcilik ve cinsiyetçilik
15.yy’dan bu yana devlet yeni bir döneme girer. Kapitalizm çağı başlamıştır. Merkezi uygarlığın son aşaması olan kapitalizm, kendisinden önceki diğer uygarlık aşamaları gibi devletçi bir karakterde gelişmiştir. Bu karakteri gereği de devleti kutsamış, ulus-devlet çağını başlatmış ve biricik kılmıştır. Devlet, toplumu kontrol ve denetim aracı olarak gövdesiyle, kollarıyla ve beyniyle sarıp sarmalayan bir ahtapota dönüşmüştür. Önderlik; “demokrasi devletleşmemiştir. Halkın devlete karşı örgütlenmesidir. Devlet sorgulanmaz, dokunulmaz, tanrının yeryüzündeki aracı olarak örgütlendirilmiştir.” belirlemesi ile devletin bir kölelik veya kötülük kaynağı olduğuna işaret etmiştir. Hegel’in “devlet, tanrının yeryüzündeki cisimleştirilmiş halidir” belirlemesi devlete atfedilen kutsallığın kapitalizm ile birlikte güçlendirildiğini doğrulamaktadır. Kapitalizm, ulus-devlet tanrısı ile yeryüzünde cenneti de cehennemi de yaşatmıştır. Hâkim sınıflar cenneti, ezilen toplumlar ise cehennemi yaşamışlardır.
Önderliğimiz; “kapitalizmin felsefesi, insan ne kadar değersizleşirse o kadar çoğalır. Bu nedenle nüfus oranları bu sistemde düzelmeyecektir. Kapitalizm, herkesi herkesin kurdu yapmıştır. Toplumsal güvenlik kalmamıştır. Kapitalizm ile ulusların doğduğu bir aldatmacadır. Kapitalizm olmadan da ulus olur. Batı Avrupa’da 12 yy’dan beri ulusların olduğu görülmektedir” tespitinde bulunmaktadır. Dolayısıyla ulus-devlet kavramı ile geliştirilen içi boşaltılmış, çarpıtılmış ulus gerçeği kendini var etmenin yolunu devletleşme ideasında bulmuştur. Kapitalizmin kavram üzerinden sağladığı manipülasyon başarılı kılınmıştır. Ulus-devlet günümüzün putu olarak tapınılması gereken bir toteme dönüşmüştür. Ulus-devlet sahibi olmayan toplumlar ve halklar eksik ve yetersiz halklar olarak görülmüş ve değerlendirilmiştir. 20.yy ideolojileri de ağırlıklı olarak bu görüşün etkisine açık olarak şekillenmiş ve yürütülen mücadelelerde yansımasını bulmuştur. Kapitalizm etkisini sosyal demokrasi, ulusal kurtuluşçuluk ve reel sosyalizm çizgisinde göstermiştir. Her üçünde de kapitalizmin zihniyet yapılanması etkide bulunmuş ve kapitalizme soldan eklenmişlerdir.
Kapitalizmde inşa edilmiş gerçeklikler vardır, dolayısıyla bunlar toplumsal gerçeklikler değildir. Kapitalizmin oluşturduğu zihniyet, inkârcıdır. Kendinden öncekileri reddeder. Ezel ve ebed olduğunu düşünür. Bu nedenle tarihi öncesiz ve sonrasız kurgulayarak, tarihin sonunu kendi sistemi ile ifade etmektedir. Bilgileri eklektiktir, her şeyi parçalar, sınıflaşmayı meşrulaştırır, çıkarcıdır. Manevi alanın ölümüdür. İdeolojisi olan liberalizm ve neo-liberalizmle demagoji üretir ve muğlaklık yaratır. Kapitalizm manevi olan her şeyi metalaştırmıştır. Kapitalizm, ideolojisini özümsetmek için kültürel endüstriyalizmi, spor, sanat, seks, moda, festival, fiesta ve futbol üzerinden yayar. Orijinal olanı taklide ve sanala dönüştürerek, gösteri toplumunu ve popülizmi güncel bir ihtiyaç haline dönüştürür. Değer yargılarını, ahlaki ve politik alanı aşındırarak yitirmiştir. Toplumu toplum yapan temel öğeler, toplum karşıtı figürlere dönüştürülmüştür. Örneğin; inanç, manevi ve moral değerler materyalist ve maddi birikimler çarkında un ufak edilerek, paranın emir erleri olarak pazarın arz ve talep döngüsünde dolaşıma sokulmuştur.
Kapitalizm ideolojisini milliyetçilik, bilimcilik, dincilik ve cinsiyetçilik üzerine kurmaktadır. Bilimcilik adına geliştirilen post-modernizm, tarihi kendisiyle başlatıp sonlandıran anlayışla toplumu öncesiz ve geleceksiz bırakmıştır. Tarihi kabaca şimdiye sıkıştıran kapitalizm, ‘yaşadığın kadarsın, hayatını yaşa ve kendini yaşat’ felsefesi üzerine oluşturduğu bakış açısıyla hafızasız birey ve toplum yaratmayı hedeflemiştir. Kışkırttığı güdülerle ‘anı yaşa’ felsefesini buluşturarak cinsel güdüleri doyumsuz kılmış, arayışları bireysel tatmini mümkün olmayan bir yanılsama ile tüketim kültürüne yöneltmiştir. Tüketim kültürü ile hem ihtiyaç tespitine büyük bir darbe indirmiş hem de ihtiyaç fazlasını mutluluk ve rahatlama belirtisi saymıştır. Daha fazla mal-mülk, daha fazla elbise, daha fazla araba, daha fazla para, daha fazla kariyer, daha fazla eğlence, daha fazla yeme-içme ve daha fazla çığırından çıkma halini doğal bir görünüme büründürmüştür. Bireyin tüketim çılgınlığı üretimden kopuş, emeksizlik ve kendine yabancılaşma sürecini derinleştirmiştir. Sırtına binen kapitalizm yüreğine, beynine, bilincine binmiş olmasına rağmen var olan ağırlığın asıl sebebi olarak görülmemiş, aksine bunun sorgulanmaması için eğlence kültürü, tüketim kültürü, cinsellik ve para bağımlılığı öne çıkartılmış ve örgütlendirilmiştir. Kapitalizm yaşam tarzını meşrulaştırırken psikolojik savaş yöntemlerinden oldukça yararlanmıştır. Kapitalizm liberalizm ideolojisiyle kuşkusuz toplumun canına okumuş, bireyciliği soykırıma kadar tırmandırarak yaşam tarzını ve ilişkilerini vazgeçilmez kılmıştır. Yine pozitivizmle bilimi iğdiş edip bireyin ve toplumun inanç ve ahlak dünyasına saldırarak, inanç ve ahlakın ilerlemenin önünde engel olduğunu deneycilik ve rasyonel akıl ile kabul ettirmiştir. Kapitalizmde devlet ideolojisi, insanları karılaştırma ve sürüleştirme sistemidir. Liberalizm, toplum düşmanı bir ideolojidir. Bencilliklerin yaşam bulması özgürlük olamaz. Psikolojik savaş 24 saat süren bir savaştır. Fiili savaş dışında daha etkilidir. Sinir savaşı ve soğuk savaş, psikolojik savaş kapsamındadır. Kapitalizmin alternatifini kendisine benzetmesi, psikolojik savaşın başarısıdır.
Sınıflı uygarlık ideolojik saldırı araçlarını, güç ve iktidar biriktirme aygıtları olarak etkili kullanmıştır. Kendini, oluşturduğu kavram ve kuramları hem anlam oluşturmada hem de yapısallaştırma temelinde örgütleyebilmiştir. Esasında oluşturduğu güç odakları ile çıkarlarını sürekli kılma ve devamlılığını sağlama temelinde her dönemin yol-yöntem ve araçlarını bir sonraki zamana taşımada devlet aklını ve araçlarını etkili politikalarla ve ideolojik saldırılarla kullanmıştır. Sınıflı uygarlık sistemi din, milliyetçilik, bilimcilik ve cinsiyetçilik olarak formüle ettiği zihniyet dünyasını ve teorisini bu kavramları dışlamadan, iç içe kullanma becerisine sahiptir. Bu temelde kendini kurumlaştırmış ve örgütlemiştir.
Ş. Zeynep Kınacı Özgür Kadın Akademisi
Ş. Medya Mawa Devresi