15 Ağustosun direniş geleneğinin devamı olarak kadın öz-savunması
Her halkın kendi tarihinde dönüm noktaları vardır. Direniş ve başkaldırı ile başlayan, toplumsal mücadeleye dönüşen, yaşamın her alanına yayılan, geri dönüşü olmayan başlangıçlar. Zaman, mekân ve özgürlüğün bir arada anlama kavuştuğu, kendisini içinde var ettiği özgürlük anları. O günden bugüne anlamından hiçbir şey kaybetmeden sürekli kendini yenileyen ve insanlığa mal olan umut ve başarı anları. Evet, Kürt halkının tarihsel gelişim mücadelesinde yeni bir başlangıç olan 15 Ağustos atılımı biz kadınlar için daha farklı, başarı ve anlam dolu, kendi olmanın ilk adımlarının öz-savunması olarak tarihsel bir yere sahiptir.
Kürt halkının dirilişi olan 15 Ağustos hamlesi, görkemli bir duruşun yanı sıra Kürt kadının diriliş ve mücadele zeminine de temel olmuştur. Aynı zamanda kadın gerillacılığının örgütlenmesinde tarihi bir adımdır. Mücadeleyi en geniş alanlara kadar yayan gerilla hareketi, öz savunma ekseninde kadını toplum içinde doğru devrimci bir siyaseti geliştirmeye götürmüştür. Agit arkadaşın öncülüğünde gelişen silahlı direniş, bu biçimiyle günümüzde kadar daha kapsamlı bir hal almıştır. Kürt tarihinde yarattığı milat, Kürt kadını için yeniden kendini ifade etme hareketi olarak devam etmektedir. Özgür ve eşit bir yaşam için paradigmasal bir sisteme kavuşan adımların ilkiydi denilebilir. Yeni bir toplum yaratmanın, demokratik mücadelesi öz-savunma savaşıyla geniş bir cepheye yayıldı. Kürt tarihinin büyük diriliş hamlesi olan 15 Ağustos, Kürt kadını ve toplumunun bilinçli ve örgütlü yapısını her alanda geliştirme zemini olduğu kadar siyasal varlığının da derinleşmesine vesile olmuştur. Yaşamın özgürce yaşanabileceğine inananların kavgası olarak başlayan diriliş mücadelesi, Kürt kadının ve toplumunun direniş kimliği ile özgür yaşama kavuşma bilincinin kaynağıdır.
15 Ağustos direniş ruhu 20. yüzyıl da gelişen ulusal kurtuluş mücadeleleri gibi salt silahlı mücadele ile düşmanına karşı radikal bir süreç olarak başlayıp, siyasal devrim amaçlı silahlı mücadele yöntemi değildi. En azından salt bu amaçla gelişmedi. Başta toplumsal mücadele devinimini ortaya çıkaran, sosyal ve kültürel bir başlangıçtı. İlk kurşun ve ilk silahlı eylem, tarihin sömürgeci ruhuna ve kültürel yapısına, örgütlü iktidarına, kurumuna karşı atılan kurşun olmuştur. Aynı zamanda işbirlikçi Kürdün geriliğine karşı somut savaş anlamına gelmiştir. Özelde kadının içinde olduğu statüyü aşarak mücadelenin her boyutuna katılmayı kendisiyle getirmiştir. Kadının gerillada ve ordulaşmada kendi olma yolunda attığı ilk adımlardan biridir. O tarihsel mücadele mirası üzerinden bugün ordulaşma, siyasal alan, toplumsal alan, kültürel ve ideolojik alanda mücadelesini bir devinim içinde yükseltmektedir. Beş bin yıldır statüsüz bırakılan kadının var olma mücadelesinde gerillacılık önemli bir alt yapıdır. Dünya da örneği az görülen mücadele ve savaş koşulları, kendini tüm savaş ve mücadele alanlarında örgütlemenin, erkek egemen sistemine karşı var olmanın somut savaşımını bu mücadele zemini üzerinden geliştirmiştir. Kadınların kimliğinden ve varlığından yabancılaştığı, sindirildiği, statüsüz bırakıldığı bir gerçekliğe karşı savaş, başkaldırı, isyan mücadelesi oldu. Bu nedenle 15 Ağustos ruhunu ve amacını salt bir silahlı eylem, askeri bir mücadele alanı olarak değerlendiremeyiz. Agit arkadaşın öncülüğünde gelişen 15 Ağustos dirilişi toplumsal özgürlük ve ahlak kendi hakikatiyle buluşmuş kadının ve toplumun ifadesidir. Ahlaki politik toplumun kültür devriminin zemini, kadın devriminin harekete geçme gerçeği olarak ta ele alınabilir. Kadın gerillacılığı bu tarihsel zemin üzerinden gelişmiştir.
15 Ağustos atılımı özgürlük saflarına akın eden kadın için bir yandan kadın ordulaşmasının alt yapısını oluştururken, diğer yandan ise toplumsal hafızada yeniden canlanma yaratmış diğer yandan, birikmiş iktidar yapılarına, kapitalist moderniteye karşı kendi örgütlenmesiyle karşı koymuş, yeni bir direniş kültürü ve geleneği ortaya çıkarmıştır. Her tür egemenliğe karşı olduğu kadar Türk faşist devletinin argümanlarına, rejimine karşı geri dönülmez bir mücadele ortaya konulmuştur. Günümüzde Kürt halkına ve gerilla hareketine karşı hala son hızla devam eden imha ve inkâr politikasına karşı kadın gerilla, tüm kadınların öz savunması olarak kendisini derinliğine örgütlemektedir.
15 Ağustos hamlesinin yarattığı mücadele bugün Kürt kadını üzerinden tüm dünyaya yayılan bir umuda dönüşmüştür. Korku barajının yıkıldığı, toplumsal ruhun özgürlükle bağının yeniden kaldığı yerden devam etmesini sağlayan atılım, dünya faşizmine karşı mücadele yürütmektedir. Bugün sadece etkisi Kürdistan da değil günümüzü aşarak tüm direnişçi ve mücadeleci topluluklara kadar, halklara kadar yansımaktadır. Parçalanmış, kadavraya dönüştürülmüş toplumların yeniden kadınlı erkekli kendi olmada ve birlikte toplumsal yaşamı örgütleme de varlık bulmasını sağlamıştır. Bugün kadın gerilla gücünün varlığı kolektif bir kültüre dönüşmüştür. Özgürlük ve mücadelenin en somut hali olarak ortaya çıkmaktadır. Özelikle kadın ordulaşması, fedai kadınların örgütlenmesini net olarak bu anlam dolu eylem ve mücadele tarihine dayandırmak yerindedir.
Önderlik çizgisinde gelişen direniş hamlesi, Kürt toplumunda ve kadın mücadelesinde büyük değerler açığa çıkarmıştır. Kadının bilincinde ve yaşamında yarattığı değişim ve dönüşüm en önemli direniş biçimi haline geldi. Öz savunmasını geliştiren Kürt kadını oluşan bilinç ve birikimle toplumu her anlamda sosyal, siyasal, ekonomik örgütlemeye başladı. Önderlik çizgisinin birinci ve en büyük savaş eylemi olarak açığa çıkan 15 Ağustos hamlesi, biz kadınların yeniden dirilişi ve kendini var kılmanın eylemi olmuştur. Kadın özgürlüğü ve gerilla eylemciliği, direniş ruhu ve eylemiyle bir kimlik, umut haline gelmiştir.
Faşist, tekçi devlete karşı gelişen direniş eyleminin açığa çıkardığı yapılanma, kadın öz savunması ile büyüyen mücadele geleneği toplumda, devrimci halk savaşı kapsamına kadar ulaşmıştır. Yaşamın her boyutunda gelişen devrimci savunma ve direniş somut toplumsal örgütlenmesi ve yapılanması olarak devamını demokratik öz savunma olarak büyütmektedir. Toplumsal boyutta da her tür çürümüşlüğe alternatif olarak demokratik- ekolojik cinsiyet özgürlükçü toplum mücadelesinin gerçek hafızası haline gelmiştir. Bugün o miras üzerinden kapitalist moderniteye karşı çok boyutlu bir karşı savaş yürütülmektedir. Kadın gerillacılığının gelmiş olduğu düzey iktidarcı egemen zihniyete karşı ezilen tüm halklar için ve özelde de kadınlar için büyük umut olmaktadır. İlk kurşunla eylemi gerçekleştiren devrimci ruh bugün eşit ve demokratik bir toplum için en kirli savaşa, faşizme, yıkıcılığa karşı çok daha büyük bir direniş içerisindedir. Devrimci halk savaşı ile kadın gerillacılığı ve özgürlük çizgisi dünya da özgürlük sembolü ve öncüsü haline gelmiştir.
Çarçel Engizek