O kış Ramuran’da, yaşam eksenimiz olan Kar Tanrıçamız Cahide arkadaşın yanında: Sosun (Şırnax), Nujin (Xırbıkê-Bestalı-Vesile), Mahabat (Rojava), Menal ve Nefel (Avyan) arkadaşlarda vardı. Cahide arkadaşın çevresinde kenetlenmiş olan bu kadın arkadaşlarda Kar Tanrıçamızın melekleriydiler. Kar Tanrıçamız ve melekleri, o kış Ramuran’da kendi cinslerinin yüz akı, onuru olarak, kadının gerçek ruhsal ve fiziki gücünü, direncini açığa çıkarıp, gösterdiler. Örgütlü egemen zihniyet ve onun cinsiyetiçi, sınıflı yaşam sisteminde kadın, ruhsal, fiziksel her bakımdan zayıf, güçsüz, aciz görülür ve gösterilir. Egemen zihniyete göre kadın, korunup kollanmaya muhtaç olduğu gibi, aynı zamanda gözetilip denetlenmesi, zaptırapt altında tutulması gereken, tehlikeli bir cinstir…
Egemen erkek, kendi egemen zihniyetinin ters yüz edilmiş biçimi olan, karılık olgusunun kumpası içine bastırıp sıkıştırarak, kendindeki egemenlik olgusunu tersinden zorla içselleştirip tanınmaz hale getirdiği kadını, kendi ahlaksız zorbalığının sonuçlarıyla tanımlar. Cins bilincinden yoksun, örgütsüz halde, erkeğin hizmet kölesi ve haz avadanlığı olarak, karılık kıskacında kıvranan biçare kadın karşısında bildiğini okuyan egemen erkek zorbaları, o kof kabadayıları doğrusu o kış bir de Ramuran’da görmek gerekirdi. Kar Tanrıçamızın ve onun meleklerinin cins biliçli, onurlu, saygın direnişlerine karşın, bu eğe men zorbaların durumu ne olurdu? Kendisini dört metre karla gösteren doğa karşısında panikleyerek çıldırırlar; daha ilk kobra saldırısında da ödleri patlayarak ölürlerdi! Oysa o kış Ramuran’da, kar Tanrıçamız ve melekleri, doğaya ve düşmana karşı direnişte, yaşamda ve savaşta ruhsal ve fiziksel yetersizlik gösterip sorun olmak bir yana, yaşamda doğaya, savaşta düşmana karşı sarsılmaz bir eksen olarak duruşlarıyla, biz erkeklere sürekli çok güçlü bir yaşam ve mücadele gücü ve dayanağı oldular.
Yönetim ya da tek tek erkek arkadaşlar olarak, kadın arkadaşlara yaşam da ve savaşta elden geldiğince korumacı yaklaşıyor, kendimizce onları koruyup kollamaya çalışıyorduk. Ramuran’da dört metre karla kendini dayatan doğa karşısında, kadın, erkek fiziki açıdan hepimiz eşitlenmiştik. Yaşamda ve savaşta dört metre karın içinde kimsenin kimseye korumacı yaklaşımı, fizik desteği mümkün değildi. Ancak ruhsal olarak birbirimize moral destek verebilirdik. Kar Tanrıçamız ve melekleri o koşullarda kendi kendilerine yettikleri gibi, düşmanın hava saldırılarında üzerlerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiler. Sayısal olarak ezici çoğunlukta olan erkek arkadaşlardan ve yönetimden, herhangi bir fizik yardım ve ayrıcalık “Pozitif ayrımcılık” talebinde bulunmadılar. Erkek arkadaşların, mesela gece su içinde yapılan zorlu yürüyüşlerde, silah ve öteki ağırlıklarını geçici olarak taşıma önerilerini asla kabul etmediler.
Özgüç ilkesi
Sabah erken saatlerde başlayıp, öğleye kadar süren kobra saldırısını suyun içinde savuşturduktan sonra, akşama kadar kar üstünde bekleyip, ardından gece boyu Ramuran suyunun içinde Herekol’un ağaç seviyesine tırmanışlarımızın birinde; Cahide arkadaşa usulca yaklaşıp, omuzundan silahını almak istediğimde (istesem vermezdi), o da usulca elimi tutarak beni geri çevirdi. Gece yürüyüşünün ardından, o gün Herekolda gizlendiğimiz kayalıklarda, o gece boyu donmuş giysilerimizle iliklerimizi, Herekol üzerinde yükselen kış güneşinde ısıtarak çözerken, yanıma gelen Kar Tanrıçamız: “Akşamki tavrımdan dolayı gücenme sakın. Özel olarak sana karşı ve seninle ilgili değil” dedikten sonra: “Koşullar ne olursa olsun, kadının kendi gücünü açığa çıkararak, kendi işlerinin ve sorunlarının üstesinden gelerek, kendi ayakları üzerinde durmayı başarması gerektiğini; kadının ancak bu temelde yeniden özgürleşebileceğini, iyi niyetli dayanışmaların bile kabulü halinde, bunun kadının erkeğe tarihsel bağımlılığını besleyip güçlendireceğini” ifade etti. Sonrada: “Eğer bir gün çok zorlanır da artık taşıyamaz hale gelirsem, silahımı taşımanı, ben senden kendim isterim. Senin, silahımla birlikte gerektiğinde beni de hiç karşılıksız sırtında taşıyacağını biliyorum,” dedi. Kar Tanrıçamız ve onun melekleri, cinsiyetçi, sınıflı yaşam dünyasında kadına yüklenen zayıf, aciz, yük, ayak bağı, bela vb. nitelemelerin örgütlü erkek egemenlerin kadına karşı yürüttükleri tarihsel cins mücadelesinde uydurdukları, sinsi ve alçakça yalan ve iftiralar olduğunu, Ramuran’da sergiledikleri pratikleriyle kanıtladılar!
Mücadele Arkadaşları