Unutmayın ki, zifiri karanlık ve küfür dünyasından geliyorsunuz. Orada insanlığımızla, yurtseverliğimizle, hele insan haklarıyla, halk özgürlüğüyle ilgili hiçbir şey yoktur. Hep kaybettiren, düşüren o lanetle ve utanılası yaşama bizi zorlayan kuralların etkisi altındayız. İğrenç bir yaşamın kurbanıyız. Bundan kurtuluyorsunuz. PKK, bunu lanetleyen, bunu reddeden, bunu silip süpürmek isteyen ve bunun için her şeyini ortaya koymak isteyen hareketin adıdır. Dikkat edilirse, tamamen bir alternatif veya bir karşı koyma hareketidir. Karşı koymayla birlikte, yeniyi mükemmel yaratma, reddilecek, savaşla atılacak olanın yerine her alanda en iyisini, en doğrusunu, en güzelini inşa edebilecek kuvveti, düşünce gücünü, ruh büyüklüğünü de içerir. Bunu da esas alır. Bütün bunlar doğru PKK’lileşmek için kendinize sormanız, ulaşmanız gereken, bunun için son derece tutarlı olmanız gereken hususlardır. Çocukça söz vermeyeceksiniz. Özellikle de bizim toplumumuzda yaygınca yaşanan, kendi kendini ve çevresini kandırır gibi söz veremeyeceksiniz. Böyle alışkanlıklı bir yaşam, sizi son derece kararsız kılar, sözüne güvenilmez kılar. Sözüne güvenilmez, sözüne sadık olmayan, sözünü değiştiren kişi de beş para etmez.
Hayatta en itibar edilen kişilikler, sözüne sonuna kadar bağlı kalabilen ve onu hayata geçirmede sürekli çaba içinde olabilen kişiliklerdir. Bu kişilikler her zaman toplumda saygı görür. Bunlar, hayatı değiştirirler. Bizim toplumumuzun bireylerini biliyoruz; en zıt, en içi kof yaklaşımların sahibidir. Her gün kırk türlü fikir değiştirir, tavır değiştirir. Bunlar bir yere varamaz. Biz bunu aşmaya da çalışıyoruz. PKK’deki kararlılık, PKK’deki azim, PKK’deki uygulama gücü doğru ölçülerin sahibi olmak için büyük önem veriyor. Biz bazı yaklaşımları gösterdik, kırk defa üzerinde düşünüp taşınacaksınız, özümseyeceksiniz ve daha da fazlası uygulama gücü haline geleceksiniz.
Burada yeni bir insan tipi şekillenecektir. Bunun da bir çok yönüyle ölçülerini belirlemeye çalışıyoruz. Geleceğin bütün hukuki, ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki yenilikleri bu yaklaşımda gizlidir. Siz bunları yaratıcı uyguladığınızda, sağlam bir temsiline ulaşacaksınız. Onun için derslerin kaba bir bilgi birikimi anlamına gelmediği, köklü bir dünya görüşü ve giderek yeni bir toplumsal oluşumun bütün özelliklerini görmelisiniz. Hatta onun adım adım hayata geçirilişinin komutanları, emir gücü olmalısınız. Bu konuda önemli özgürlük ilkemiz, cinsler arasındaki eşitlik ilkesidir. Sorunlara ne köleliğin ortaya çıkışı gibi, ne feodalizmin ve ne de kapitalizmin ortaya çıkışı gibi yaklaşımlarla yaklaşamıyoruz.
Yaklaşımlar içerisinde insanın genel zayıflıkları da mevcuttur. Bu yaklaşımlar insanın genel zayıflıklarıyla birleşince mevcut toplumun eşitsiz, baskıcı, sömürücü karakteri de ortaya çıkıyor. Soruna zayıfça ve eşitsizce yaklaşım, daha sonraki sınıflı toplumların dengesiz gelişmesinde, uluslar arasındaki eşitsizlik, sınıflar arasındaki eşitsizlik, cinsler arasındaki eşitsizlik, hatta fiziksel eşitsizliğin çok kötü sonuçlara kadar varmasında etkili olmuştur. Cinsler arasındaki eşitsizliğin kötüye kullanılması, gerek sömürü aracı ve gerekse baskının rahat uygulayabileceği zemin haline getirilmesi, en despotik rejimlerin, köle imparatorluklarının, feodal despotizminin, kapitalist faşist rejimlerin ve irili ufaklı toplumlarda bir çok ağa, despot tipin ortaya çıkışının temel nedenini oluşturur. Dolayısıyla sağlıklı özgürleşmeye giden, her düzeyde özgürleşmeye, eşitliğe giden yaklaşım, soruna büyük bir fedakârlık, özverili mücadele yaklaşımıyla, basite almamayla sağlanır. Kolaya kaçan, zayıflıklarını kapatan, zayıflığını kapatmasının ürünü olarak işi geleneksel aile ölçüsüyle halletmek isteyen, bu konuda kendisini zorlamayan, bireysel, bencil, tutkularla yaşamak isteyen, güncel yaşam uğruna geneli ve uzun vadeli çıkarları bir kenara bırakan yaklaşımlar hayli etkilidir. Bütün bunlarda sorunların özünün bitirilmesine, fazla özgürleştirme imkanını elde etmemeye yol açar. Bizde bu alana uygulanması gereken birlik ölçülerini dağıtır, hatta silersek yarının daha değişik eşitsiz, sömürülü, baskılı toplumunun nedenini, etkenini şimdiden ekmiş oluruz ki, bunun da altından çıkılamaz.
Genelde kadının özgürleşme derecesi, toplumun özgürleşme derecesidir. Bu alana uygulayacağımız özgürleşme derecesi, yarın kuracağımız toplumun özgürleşme derecesini belirleyecektir. Kadını ne kadar özgürleştirirsek, yarınki toplumu o kadar da özgürleştirmiş olacağız. Bu konuyu ne kadar özgürlük yaklaşımı dışında tutarsak, yarın kuracağımız toplumda o kadar özgürlük dışı ve her türlü özgürlüğe aykırı, eşitsiz, sömürülü, baskılı bir düzenin kuruluşuna temel teşkil edecektir. Bu açıdan özen göstermek durumundayız. Parti bu konuda son derece ilkeli, kararlı bir mücadelenin sahibi olmak zorundadır.
Tüm davranışlarınızda çözüm gücü görülmelidir. Kendine güvenen, olgun, özgürlüğün genel anlamına sıkı sıkıya bağlı, özgürlüğün pratiğine sıkı sıkıya bağlı, ilkeli bir duruşunuz olmalı. Dediğim gibi büyük çaba, saygı sizi büyütür ve özeleştirinizin anlamı burada somutlaşır. Şüphesiz yaşamınız daha anlamlı hale gelir. Özgürlük değerlidir, sizler için daha da değerlidir. Özgürlüğe bu biçimde biraz ulaşacaksınız.
Unutmamalısın ki, matematiksel anlamda bile kadın toplumun sadece yarısı değil, yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Kadının gerçeğini bir de burada bu yönüyle görmek gerekir. Yaşamın ayrılmaz bir parçası, öğesi, öznesi, kararı, irade gücü olması gereken kadını, Kürdistan koşullarında nasıl örgütlersiniz? Bıçağı çekerek mi, köleliği göstererek mi? Hayır, bunlar olmamalı. Her zaman söylerim; “kadın yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır” derim. Ama sadece objektif bir parçası değil, bilinçli, kararlı bir öznesi olmayı da sağlamalıdır. Bu anlamda yalnız sizler için de çözüm geliştirmiyoruz, toplumun tümü bu konudaki özgürleşmeye şiddetle muhtaçtır.
Kadın olmak güzel bir şeydir.
Kesinlikle hor görülmeye gelmez. Biliniyor ve tarihsel gerçeklik olarak da ele alınıyor. Kadın ve güzellik iç içedir ve buna inanıyoruz da. Ama bunun dünyada ne kadar kötü kullanıldığı, her gün basına bile bakıldığında nasıl rezillane kullanıldığını görürsünüz. Parti saflarında kadın olgusu asla böyle değerlendirilemez ve asla böyle yaklaşılmamalıdır. Çünkü vatanseverliği işlerken, kadınla bağlantısını kurmak istiyoruz. Kürdistan toplumunda kadın yurtseverlikle de özdeştir. Nedenleri de vardır. Ulusal yönleri yabancılaşmaya en az uğrayan, Kürdistan toplumunun özelliklerini en fazla taşıyan kesimdir. Bugün yurtta en çok kalan kadınlardır. Kürdistan’da erkekler çoktan vatanı terk etmiştir. Bu yalnız fiziki anlamda terk etme değil; duygularıyla, inançlarıyla, düşünceleriyle ve çıkarlarıyla terk etmişlerdir. Onların çıkarı hep dışardadır. Kadın hep evin içindedir. Evin içinde olan kadın, vatanın içinde kalmıştır. Hem objektif, hem sübjektif olarak bilinci fazla yabancılaşmamıştır, ruhu yabancılaşmamıştır. Çünkü, üzerinde fazla yabancılaştırıcı uygulama yoktur. Bu nedenlerden ötürü yurtseverlik ile kadın arasında sıkı sıkıya bir ilişki vardır.
Kadın sevgisiyle, yurtseverlik arasında sıkı sıkıya bir ilişki vardır.
Nedenlerini koyduk. Biraz kavrayalım ve sosyalizmi esas alalım! Bu konudaki faaliyetlerimizi muazzam yanılgılardan, yanlışlıklardan arındıralım! Başarma gereği kaçınılmazdır. Sanıyorum bu konuda herhangi bir ikirciklik söz konusu olamaz. Bu temelde yaşantı birliği devam etmelidir. Çözümlemeler sizi ilerletecektir. Kesinlikle yoldaşlıktan kaynaklanan, vatanseverlikten kaynaklanan saygı ve sevgiyle birbirimize yaklaşma esas alınmalıdır, hor görme olmamalıdır. Kadınlar kendilerini köleler yerine koyarak yaklaşmamalıdırlar. Kadınlıklarını kötü kullanmamalıdırlar. Kesinlikle bir eserin sahibi olmalıdırlar. Yurtseverliği öğretmede, yurtseverliğin çağrısını oluşturmada son derece etkili olmalıdırlar. Bu konuda tamamen öncü olmalıdırlar ve kadın cinsinin bu konuda oldukça güçlü bir potansiyeli teşkil ettiğini bilerek, bilinç ve örgütleme faaliyetlerine güçlü yaklaşmalıdırlar. Devrimimizin çok hayati bir ögesi olduğunu, bunu harekete geçirmedikçe zaferi elde etmeyeceğimizi bilerek yaklaşmalıdırlar.
Önder Apo
(Nisan 1989 Tarihinde ki Değerlendirmelerinden derlenmiştir)