Ekonomi, kelime anlamı Yunanca ‘aile yasası’ olarak tanımlanır. Toplamında ailenin maddi geçim kurallarını, çevresini, malzeme ve diğer materyallerini ifade etmektedir. Toplum kolektivizminin en temel dokusudur. Her ne kadar günümüzde kapitalist modernite, para ve aşırı kar elde etme amacına indirgemiş olsa da anlamı derindir. Kapitalizm her şeyi kendi doğallığından ve hakikatinden uzaklaştırdığı gibi ekonomiye de aynı şeyi yapmıştır.
Önderlik, kavramı daha da genelleştirerek, uygar toplumda küçük toplulukların ‘geçim kuralları’ olarak ifade edilmesinin mümkün olacağını belirtir. En az devletleştirilmiş, özelleştirilmiş toplumsal gerçeklik olarak ifade eder. Özelleştirilmesi, devletleştirilmesi düşünülemez . Ekonomiyi özelleştirmek ya da devletleştirmek temel toplumsal dokuyu tahrip etmek, toplumu en hayati yaşam kurallarından yoksun bırakmak demektir. Ancak toplumsal dokunun yaşam bulması ve yaşamını sürdürmesi demokratik komünal ekonomi ile gerçekleşir.
Özellikle demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmada, demokratik komünal ekonomi esastır. Paradigmanın bu üç ayağı demokratik komünal ekonomide yansımasını bulur. Özcesi komünal ekonomi, demokrasi, toplumsal ekoloji ve kadın özgürlüğü olmadan yaşam bulamaz. Bu bütünselliğe doğal toplum döneminde rastlıyoruz. Bunlar toplumun temel yaşam ilkeleri olarak yaşam bulmaktadır. Birbirini ötelemeyen, tamamlayan ve farklılıklarla bir arada eşit ve özgür yaşamak esastır.
Doğal toplum döneminde kadın ile doğa arasından büyük bir ahenk ve birlik vardır. Özellikle yaşamın kadın etrafında şekillenmesi, barınma ve beslenme kültürüne yansımaktadır. Tarım ve köy toplumunda kadın etrafında şekillenen beslenme olanakları ekonominin başlangıcıdır. Barınma, beslenme ve savunma toplumun ortak yaşam değerleridir. Özcesi komünal yaşam ilkeleridir. Bu komünal değerler ekonomiyi şekillendirir. Ekonominin kadın tarafından şekillenmesi adalet, eşitlik, demokrasi, özgürlük, birlikte yaşam ve paylaşım ilkelerini yaşamsallaştırarak sistemini de yaygınlaştırır. Şöyle bir soru sorduğumuzda, nasıl bir ekonomi ve nasıl bir yaşam? cevabımız demokratik komünal ekonomi ve komünal yaşamdır. Bunun ilkelerini oluşturmaya devam edelim. Özellikle doğa canlı hissedildiğinden simbiyotik ilişki ilke düzeyinde esas alınır. Emek verene ve üretilene saygı etik değer konumundadır. Birikim sevilmez. Herkes emek ve üretimin içerisindedir. Bu ilkeler toplumsallığın ve ekonominin esaslarıdır. Ekonominin gelişimi toplumsallıkla bağlantılıdır. Ekoloji ile ekonomi arasında kopmaz bir bağ vardır. Birbirini bütünleyen konumdadır. Ekonomik yaşam çevreyle karşılıklı bağımlılık ilişkisi içerisinde yürütülür. Ekolojiyi gözetmeyen ekonomi toplumsallıktan uzaklaşır. Tüm bu belirttiklerimiz demokratik komünal ekonominin olmazsa olmaz ilkeleridir.
Aşırı kar mantığı canavarlaştırır
Kapitalist modernite aşırı kar mantığından kaynaklı günümüzde ekolojiyi ekonomiye kurban etmiştir. Özellikle endüstriyalizm bu görevi üstlenerek geliştirilen teknoloji ile doğaya, tarıma kısacası tüm canlılığa karşı canavar rolünü yürütmektedir. “Sürekli birikim ve kar peşinde koşan bir faaliyet hem ekonomi hem de ekoloji karşıtıdır” diye belirtir Önderlik.
Ekonomi dendiğinde bugün mevcut anlamıyla para akla gelmektedir. Diğer bir yönü ise ekonominin sahibi olarak erkek görülmektedir. Uygar toplumun yaratıcısı olan erkek tarafından kadının ekonomiden dışlanması cinsiyetçi bir yaklaşımdır. Özellikle eril zihniyet, kadın ekonomiden anlamaz algısı ve bilinci oluşturulup toplumda yaygınlaştırılmıştır. Sanki kadın hiçbir zaman ekonominin yaratıcı olmamış gibi. Beş bin yıllık erkek egemen zihniyet tarafından “ekonominin kadının elinden alınıp sırasıyla tefeci, tüccar, sermayedar, iktidar-devlet ve ağa gibi davranan yetkililerin eline verilmesi” komünal ekonomik yaşama en büyük darbe olmuştur. Ekonomi karşıtı olan bu kesimlerin derdi sadece aşırı kar elde etmek olduğu için canlılığa, toplumsallığa dair her şeyi yok ederek kanser hücresi gibi yaygınlaşarak her türlü krizi yaratmışlardır. Ekonomiyle alakası olmayanlara teslim edilen ekonomi sadece kağıt parçasına indirgenerek toplum üzerinde baskı ve sömürü aracına dönüşmüştür.
Kapitalizmin aşırı kar mantığını zirveye ulaşmasını sağlayan endüstriyalizm canavar rolünü iyi yürütmektedir. Kadının kutsal mesleği elinden alınarak kendisi tamamen dışlanır bu alandan. Meta olarak sunulmaya ve emeği görülmeyen ve sömürülen bir konuma indirgenir. Kadın üzerinden geliştirilen sömürü giderek, etik kural tanımayan endüstriyalizmin hizmetinde olan teknik-teknoloji aşırı kar için kullanılarak her türlü komünal değeri ve canlılığı yok etmeye devam eder. Ortaya çıkan tabloda doğaya, insanlığa zarar veren her türlü savaş araçları, çevreyi yaşanmaz hale getiren fabrika artıkları ve trafik araçları korkunç bir katliam gerçekleştirir. Aşırı derecede tüketim mantığını geliştirdiğinden temel insan ihtiyaçlarıyla pek fazla alakası olmayan kâr getiren gereksiz ürünler üreten fabrikalar, imalathaneler geliştirilir. Bireyciliği geliştiren kapitalizm insanlarda daha çabuk zengin olma hırsını geliştirerek her türlü borsa , faiz ve oyun alanları geliştirir. Her şey daha fazla para kazanmak ve daha fazla kar elde etmek için. Sanki yaşamın tek gerekçesi buymuş gibi.
Sonuç yerine, her ideolojinin kendisine göre bir ekonomi tanımlaması vardır. Yaşamın gelişmesini sağlayan ve yaşam biçimini belirleyen konumdadır. Tekrardan altını çizmek gerekirse, beslenmeyi, barınmayı ve yaşamın sürekliliğini sağlamayı içeren tüm faaliyetler ekonomi kapsamına girer. Komünal ekonomide, demokrasi, ekoloji ve kadın özgürlüğü esastır. Demokrasinin olmadığı bir toplumun ekonomi sisteminde, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve katılımcılıktan bahsedilemez. Genelde toplumun özelde kadının özgürlük düzeyinin yansımasını bulduğu temel alanlardan biri de ekonomidir. Ekonomiyi toplumsal yapılanma ve ilişkilerden bağımsız ele alamayız. Bu alanda geliştirilen cinsiyet eşitsizliğine ve sömürüye dayalı adil olmayan ilişkiler, demokratik komünal ekonomi sistemi ile aşılabilir. Bu aynı zamanda ekonomi üzerinde geliştirilen ve tüm toplumsal ilişkilere içerilen hiyerarşi ve iktidar yapılanmalarını etkisizleştirir. Yaşam kaynakları üzerinde ataerkil tekelin kalkması güçlü mücadele ile gerçekleşir. Demokratik komünal ekonomi, kar amacı gütmeyen, ekolojik, demokratik ve kadın özgürlükçü ilkeleri gözetir. Bu bakış açısıyla kurulan komün, kooperatif vb. yapılanmaları esas alarak örgütlenmeyi geliştirir.
Önderlik “Ekonomiden dışlanan kadın özünde ekonominin gerçek yaratıcısıdır. Kadın ve ekonomi et ile tırnak gibi birbirlerine bağlı öğelerdir. Ekonomik temel ihtiyaçlar için ürettiğinden dolayı ne bunalım tanır, ne çevreyi kirletir ne de iklimi tehdit eder. Kâr amacıyla üretime son verildiğinde dünyanın kurtuluşu gerçekten başlamış demektir. Bu da insanın ve yaşamın kurtuluşudur.” diye belirterek gerçek çözümü bize sunar.
Ronahi Malatya