Önderliğimizin özgürlüğü, sağlık ve güvenlik koşullarının sağlanması amacıyla zindanlarda başlatılan süresiz, dönüşümsüz açlık grevleri bir ayı aşmış bulunmaktadır. Kürdistan ve Türkiye illerinde bulunan tüm zindanlardan her gün yeni katılımlarla artarak, büyüyen bu direnişi selamlıyoruz.
AKP devletinin savaştaki ısrarı çok açık bir biçimde ve tırmandırılarak sürdürülmektedir. AKP Önderliğimizi saldırıların merkezine alarak hareket ve halkımızın kırk yıllık kazanımlarının tasfiyesini hedeflemektedir. AKP bir yandan savaş politikalarını tırmandırırken bir yandan da kötü polis ve iyi polis tarzında uygulamalarını gündeme koymaktadır. Bunun son örneklerinden biri de Amed’e yeni atanan emniyet müdürünün açıklamaları olmaktadır. Emniyet Müdürünün ‘ Teröriste ağlamayan insan değildir’ sözleri her şeyden önce en meşru özgürlük direnişini ve direnişçilerini terörize etmenin ısrarıdır. Terörize et, öldür ve ağla politikası. Bu politika özgür Kürde öldürülmek dışında hiçbir yaklaşımın olmadığının bir kez daha ve çok açıkça itirafıdır. Yani klasik En iyi Kürt ölü Kürttür anlamından başka hiçbir şeyi ifade etmeyen soykırımcı politikadır. AKP bu tarzlarla beklenti ve oyalama politikasının tutacağı ümidini taşısa da esas bu politikalarında ne denli dibe vurduğunu ve iflas ettiğinin göstermektedir.
AKP devletinin tasfiye saldırılarına karşı Önderliğimiz İmralı işkencehanesinde bir yıl üç aydır tarihi bir direniş tutumu sergilemektedir. Hareketimiz ve halkımızda bu direniş tutumunu her alanda yükselterek bu uluslararası komplo lanetini ve İmralı işkencehanesini tarihe gömme kararlılığı içerisindedir. Mücadelenin her alanında hareket ve halk olarak Önderliğimizin Özgürlüğü, sağlığı ve güvenliğine kilitlenmiş bir direniş yükselmektedir. Bu direnişin önemli halkalarından biri de gelişen zindan direnişi olmaktadır. AKP devletinin tüm insanlık dışı zulüm ve vahşetine karşı dört duvar arasında direniş yükseltilmektedir. Zindanlarda bir ayı aşan direnişe karşı tutsak yoldaşlarımıza saldırılar da artmaktadır. Bir ayı aşkındır bedenlerini ölüme yatıran yoldaşlarımıza karşı tek kişilik hücrelere atma, işkence, hakaret ve koşulları daha da ağırlaştıran uygulamalar geliştirilmektedir. Bu uygulamalarla direnişleri kırılmaya ve teslim alınmaya çalışılmaktadır. Tüm bu saldırılara rağmen zindanlarda direniş her geçen gün güçlenerek, büyüyerek yükselmektedir. Dört duvar arasında, tüm imkânsızlıklara karşı çıplak bedenini ölüme yatırarak bu imha konseptine karşı duran ve Önderliğimizin özgürlük, sağlık ve güvenliğine kilitlenmiş bu direnişin güçlü sahiplenilmesi gerekmektedir. Mevcut durumda yoldaşlarımızın sağlık koşulları kritik aşamaya gelmiştir. Ve bundan sonrası artık hayati riskin olması anlamına gelmektedir. Zindanlardan yükselen bu onurlu direniş çığlığına kendine insanım diyen herkes kulak vermeli ve bu direnişi sahiplenmelidir.
Bu temelde başta kadınlar olmak üzere, gençlik ve tüm halkımızı zindan direnişi ve talepleri etrafında kenetlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Tüm duyarlı, aydın, demokrat, insan hakları örgütlerini ve emekçi kamuoyunu da bu direnişe duyarsız kalmamaya ve zindan direnişini sahiplenmeye çağırıyoruz.
KJB Koordinasyonu
11 Ekim 2012